Yaptığı açıklamalara iki ay önce uymayan şimdi uyar mı?
Çarşamba günü (bugün) Para Politikası Kurulu toplanacak ve aldığı kararları açıklayacak. Bazı olguların altını çizmek istiyorum.
1. 21 Ocak 2014’te Merkez Bankası’nın normal Para Politikası Kurulu toplantısında aldığı kararların piyasalar tarafından ‘sevimli’ bulunmaması sonrasında, 27 Ocak 2014’te yarısı euro yarısı dolardan oluşan döviz sepeti 2.78 liraya sıçramıştı. Bu değer, 21 Ocak tarihine göre yüzde 5.2, yılbaşına göre ise yüzde 8.7 daha yüksekti. Bu büyük sıçrama neticesinde Merkez Bankası Para Politikası Kurulu 28 Ocak 2014’te olağanüstü toplandı ve politika faizini 4.75 puan, faiz koridorunun üst sınırını ise 4.25 puan yükseltti.
2. Döviz kuru sepeti pazartesi günü 2.80 liraya yükseldi. Bu değer yeni bir kur rekoruna işaret ediyor. 2.80 elbette 2.78’den çok farklı değil. Ama zaten 2.78 de çok yüksek bir kur düzeyiydi. Ayrıca, bu değer yılbaşına kıyasla yüzde 8.6 oranında daha yüksek.
3. Ya da şöyle bakılabilir. 2013 Mayıs ayının ortasında ABD Merkez Bankası Başkanı’nın “ileride parasal genişlemeyi aşamalı olarak sona erdirip faiz artırımına başlayacağız” açıklamasından bu yana sepet kuru yüzde 34 oranında arttı. Aynı tarihten bu yana Türkiye’de tüketici fiyatları ise yüzde 16 oranında yükseldi. Yani, enflasyonun çok üzerinde bir kur artışı ile karşı karşıyayız.
4. Geçen yıl, 2013’e kıyasla yüzde 40 oranında daha az net dış kaynak (net sermaye girişi) oldu Türkiye’ye. Şubat ayında ise 2.2 milyar dolarlık net sermaye çıkışı yaşandı. Muhtemelen mart ayında da çıkış sürdü; nisanda da sürüyor. Yani, daha az net sermaye gelmiyor; üstüne üstelik net çıkış var.
5. Merkez Bankası çeşitli defalar sermaye girişlerindeki büyük azalmalara ve büyük artışlara karşı, faiz koridoru silahını kullanacağını açıkladı. Büyük artışlarda faiz koridorunun alt sınırını aşağıya çekip, kısa vadeli piyasa faizlerinin koridorun alt sınırına doğru dalgalanmasına izin vereceğini ve böylece kısa vadeli sermaye girişlerini caydırmaya (liranın aşırı değerlenmesini önlemeye) çalışacağını belirtti. Net sermaye girişlerindeki önemli azalmalarda ise faiz koridorunun üst sınırını yukarıya doğru genişletip, kısa vadeli piyasa faizlerinin üst sınıra yakın bir yere oturmasını sağlayacağını ve böylelikle sermaye çıkışlarını (kurdaki sıçramaları) engellemeye çalışacağını söyledi.
6. 24 Şubat 2015’teki, yani bundan sadece iki ay önceki Para Politikası Kurulu toplantısında faiz koridorunun üst sınırını aşağıya çekti. Politika faizini de düşürdü. O tarihte sepet kuru yılbaşına kıyasla yüzde 2.5 oranında daha yüksekti. Bugünkü düzey ile karşılaştırıldığında, bu artış oranı yüksek değildi ama tüm yılda fiyatların yüzde 5 artacağı (enflasyon) hedefi dikkate alındığında az da değildi: Hedefin yarısı kadar iki aylık kur artışına işaret ediyordu. Kaldı ki ABD Merkez Bankası’nın faiz artırım kararı, yani kura yukarıya doğru yeni bir baskı süreci de yaklaşıyordu.
7. O ortamda faiz koridorunun sınırlı da olsa aşağıya çekilmesi, kamuoyuna daha önce yapılan açıklamalar ile uyumlu değildi.
8. Kaldı ki o tarihten sonra yukarıda belirtilen büyük kur sıçraması, Merkez Bankası’nı, kısa vadeli piyasa faizini, aşağıya çekilen koridorun üst sınırına yapışmasına izin vermeye zorladı. 6 Mart’tan bu yana kısa vadeli piyasa faizi yüzde 10.74 düzeyinde; yani koridorun üst sınırında.
9. Şubat ayındaki toplantıda faiz koridoru aşağıya çekilmeseydi, çok muhtemel ki, Merkez Bankası mevcut kur hareketleri neticesinde kısa vadeli piyasa faizinin 6 Mart’tan bu yana yüzde 11.24 düzeyinde gerçekleşmesine izin verecekti.
10. Merkez Bankası’nın daha önce açıkladığı politika çerçevesinde bir değişiklik yoksa –ki olduğuna dair bir açıklama yapılmadı, çarşamba günkü Para Politikası Kurulu toplantısında, mevcut kur yükselişi ve sermaye girişlerindeki azalma karşısında faiz koridorunun üst sınırını yukarıya çekmesi gerekir.
11. Dikkat: ‘Böyle yapmalıdır’ demiyorum. Zira karmaşık bir para politikasından hoşlanmıyorum. Klasik bir faiz politikasından yanayım. Yani, faiz düşürülecekse politika faizinin (koridorun alt sınırının değil) düşürülmesinden, faiz artırılacaksa yine politika faizinin (koridorun üst sınırının değil) artırılmasından yanayım. Üstelik bu kararların sermaye girişlerindeki hareketlere ve kur artışlarına bağlanmasına karşıyım; doğrudan enflasyonla ilişkilendirilmeli faiz kararları diye düşünüyorum.
12. Ben, sadece Merkez Bankası’nın eski açıklamalarını hatırlatıyor ve mevcut gerçekleri gösteriyorum. Buradan da ‘eski açıklamalar ve mevcut olgularla uyumlu’ bir politika ne olabilir sorusuna yanıt arıyorum.
13. Peki, yakın zamanda (mesela Şubat ayında) bu uyumu gözetmeyen bir Merkez Bankası şimdi neden göstersin? Farklı bir ifadeyle, yakın zamanda kendi açıklamaları ile tutarlı bir davranış göstermeyen, şimdi neden tutarlılık sergilesin? Haklı bir soru ama yanıtım yok.
14. Yasası çerçevesinde temel amacı fiyat istikrarını sağlamak olan Merkez Bankası’na bir de hatırlatma: 2012’den bu yana enflasyon hedefi yüzde 5. Gerçekleşen enflasyon ise yüzde 8.4 etrafında bir o yana bir bu yana salınıyor. Şu anda ise yüzde 7.6 düzeyinde bir enflasyonumuz var. Mevcut kur artışları çerçevesinde, bu düzeyin daha düşük olmasını beklemek pek akla yatkın gelmiyor.