Yapması zor yıkması kolay

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ [email protected]

İçerdeki çalkantılı dönemlere karşılık, dış politikamızda yakın zamana kadar istikrar hakimdi. İki savaş arasındaki dönemde ülkemiz Avrupa’daki statüko-revizyonist saflaşmasından uzak durdu, taraflara mesafesini korudu, büyük savaşa girmedi. Güç kullanımı yerine, müzakere ve devletler hukuku araçlarına başvurma gibi, ülkeyi tüketmeyen dış politika araçlarını kullandı. İkinci Dünya Savaşı sonrasında Sovyetlerin yayılmacı hedefleri arasına girmemiz, ülkemizi yeni kurulan iki kutuplu dünyada kutup tercihine zorladı. NATO’ya girdik, Soğuk Savaşın en yoğun dönemlerinde kendimizi güvende hissettik. Soğuk Savaş sonrasında iktisadi ilişkileri öne çıkaran, Avrupa Birliği içinde yer almayı ve bölgemizde bir istikrar adası ve unsuru olmayı öngören bir politika izledik. Ülkemiz yayılmacı değildi, başka ülkelerin içişlerine karışmamayı şiar edinmişti; başkalarından da aynı tavrı bekliyorduk. Dış politikamız değişen koşullara uyum sağlıyor, ülkemizin güvenliğini tehlikeye atacak adımlardan uzak duruluyordu. Zaten politikamız kurumların egemen olduğu bir çerçevede belirleniyordu. İçinde Dış İşleri’nin, silahlı kuvvetlerimizin ve diğer güvenlik kuruluşlarının yer aldığı bu çerçeve, Rahmetli Özal’ın Irak’a müdahale arzusunu dahi engellemeyi başarmıştı. Bu engellemenin isabeti daha sonraki yıllarda fazlasıyla anlaşılmıştır sanıyorum.

AK Parti iktidarı başlangıçta geleneksel dış politikamıza bağlı kaldı. Hatta, komşulara sıfır sorun yaklaşımıyla, bu politikayı daha da rafine hale getireceği izlenimi yarattı. 2009’dan sonra her şey değişmeye başladı. Gerek Balkanlar’da gerek Orta Doğu’da dost ülkelerin iç işlerine karışmak olarak görülen işler yapmaya başladık. Buralarda tarihten gelen bağlarımız nedeniyle söz sahibi olduğumuzu ilan ettik. Seçimlerde bazı partilere yardım ettik, bazı adaylara destek olduk. Din bağları dış politikada etkili bir unsur olarak görülmeye başlandı. Arap Baharı ise değişimi tahrik eden en önemli gelişme oldu. Bu ülkelerde yeni düzene geçişlerin yumuşak olmasını, taraflardan hepsini kapsayan istikrarlı rejimler kurulmasını öngören bir yaklaşım yerine, taraflardan birinin yanında yer almayı yeğ tuttuk. Ülkelerin iç işlerinde taraf olduk. Hiçbir yerde işlerimiz rast gitmedi. Herkesle ilişkilerimiz bozuldu.

Şu anda izlenen politika bizi komşularımızdan uzaklaştırıyor, geleneksel müttefiklerimizle bağlarımızı zayıflatıyor, kaynaklarımızı tüketiyor, güvenliğimizi güçlendireceği ileri sürülse de, zayıflatıyor. Dış politika kurumların oluşturduğu ve uyguladığı bir alan olmaktan uzaklaşıp, az sayıda kişinin takdirine tabi bir uygulamaya dönüşüyor. Dış politikada istikrarlı, güvenilir, giriştiği işlerin uzun vadeli sonuçlarını değerlendirebilen bir ülke olma şöhretimizi uzun yıllar sonucu elde etmiştik; kısa sürede kaybettik. O şöhreti tekrar nasıl inşa ederiz bilemiyorum ama, zor olduğundan kuşkum yok. Yapması zordu, yıkması kolay oldu.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
G7 nereye gidiyor? 04 Eylül 2019