Yapısal reformların küresel sermayede kilit önemi
Ekonomimizin bir yüzü gülüyor, çünkü büyüyor. Öbür yüzüyse rekabet bunalımlardan bunalımlara savrulup duruyor. IMD’nin 2014 yılı sıralamasında ancak 40. sırayı elde edebiliyoruz. Oysa dünyanın 18. büyük ekonomisiyiz. Neden bu çelişkiyi kıramıyoruz? Çünkü büyümemizin gereksinimi olan buluş, sanayi, üretim eksenli ruhu büyüme balonunun içine üfleyemiyoruz. Balonumuzun içine üfleyebildiklerimiz tüketim ekseninde şekillenen sektörler olabiliyor. Bunlar da bizi küresel ekonomi içinde bir arpa boyu ileriye taşımaya yetmiyorlar.
Öyleyse ne yapmalı? Bir defa çözümün üç farklı boyutu bulunuyor:
1. İlk boyut zamandır. Kabul edilmelidir ki reformların uygulama süreleri uzun vadelidir.
2. İkinci boyut tercihlerdir. Kur, enerji, bölgesel hakimiyet, teknolojik üstünlük gibi birçok soğuk savaş kırıntısını yaşadığımız şu günlerde reformların kendileri kadar zamanlama tercihleri de öne çıkmaktadır.
3. Üçüncü boyutsa sürdürülebilirliktir. Başladığımızda reformların destekleyicileri ve karşı duranlarıyla bir arada uzun vadeli sürecek bir dönem yaşanacak.
Anekdotlarımızı süsleyen “Türk gibi başla, Alman gibi sürdür” notunu buraya not düşmeden edemeyeceğiz.
Yapısal reformlar ve yabancı yatırımlar
Yapısal reformlar küresel serbest sermaye açısından en anlama geliyor? Bu sorunun yanıtı 10 senede bir bölgesel ve 40 senede bir de küresel ölçekte krize girmekten kendini alıkoyamayan liberal ekonomide gizlidir. Liberalleşmenin tura yüzünde ahbap çavuş ilişkileri, yazı yüzündeyse vahşi doğasıyla kapitalizm yer almaktadır. Bu sistemin en can alıcı vuruşları küresel balonların büyüdüğü dönemlerde yaşanıyor. Nitekim 2010 yılına kadar gelişen ekonomilere oluk oluk para akarken, bu kaynak 2013 yılında Fed’in faiz artışı kararıyla birden değişti. Küresek ekonominin gelişmekte olan ülkelere bakan tarafı bizdeki reformların işlerliğini küresel ekonominin dengesizliklerini giderecek olması nedeniyle yakından takip etmektedir. Bizim için de çok büyük öneme sahip bu adımlar dışa bağımlığın kalıcı olarak ortadan kaldırılmasının temini olarak belirginleşmektedir.
Sonuç olarak yapısal reform, gelir geçer ya da uzun yıllar bekler küresel serbest sermayenin dünya ekonomisindeki dengesizlikleri ortadan kaldırabilmek adına bizim yapısal reformlarına büyük ihtiyaç duyuyor. Bizim için ise küresel kaynaklı her türlü bağımlılığın ortadan kaldırılmasında en sağlam araç olarak yapısal reformlar duruyor. Hem biz hem yabancılar kazanıyor. Öyleyse bize düşen, tüm siyasi açmazları rağmen uygulamaya almak oluyor.