Yapısal reformlar nasıl olmalı?
Yerel seçimler geride kaldı ve kesin olmayan ilk sonuçlara göre siyasi fay hatlarının hareketli olduğu gözlendi. Ötelenen belirsizliklere yenileri eklendi. Ekonomik gereksinimler ile dış politika ve güvenlik konuları arasındaki çelişkiler iyice karmaşık hale geldi. Ön plana çıkan sükûnet çağrıları ve dört buçuk yıl seçim olmayacağı hatırlatması ile buna eşlik eden yapısal reform zamanı türünden bazı söylemler, korku ve endişelerdeki yükselişi gizleyemedi.
İçeride önemli konularda genel bir uzlaşı ve dayanışmaya her zamankinden daha çok ihtiyacımız olduğu inkar edilemez bir gerçek olarak önümüzde duruyor. Yerel seçim sonuçlarının, bu gereksinimin karşılanmasını kolaylaştıracak unsurlar taşıdığını söylemek ise pek gerçekçi olmayabilir. Bölgemizdeki jeopolitik endişeler ve güvenlik sorunları, önemli konu başlıklarına yönelik bakış açılarını ve hedeflemeleri doğal olarak farklılaştırıyor; bu nedenle söylem beraberliğinin içerik ve hedefler konusunda devam edeceğini varsaymak pek anlamlı olamıyor. Siyasi İradenin beka ve dış güçler diyerek özetlediği, içini doldurmaktan kısmen kaçındığı bu durum nedeniyle yapısal reform algılarının sorgulanması gerekiyor.
Ülkemizdeki Siyasi İrade ile finansal piyasaların ima ettiği yapısal reform söylemi türdeş olmayabilir! Yapısal reformlar kavramının ekonomik yönü önemlidir, içine düşülen açmazlardan çıkış yolu aralanmaya çalışılır; fakat bu sürece destek veren dış güçlerin de sonuç üzerinde belirleyici olmaya çalışacağı, yeni bağımlılıklar tesis edebileceği ve diğer bazı konularda alınan mesafeyi yok etmek yönünde çaba harcayacağı unutulmamalıdır.
Dış finansman ihtiyacı kısmen teslimiyeti gerektiriyor
Finansal piyasaların, bugünün koşullarında yapısal reformlardan ne anladığını ve olası yan tesirleri dikkate almamız gerekiyor. Dış finansman ihtiyacı, konuya bu desteği verecek olanların çıkarları açısından bakılmasını ve kısmen teslimiyeti gerektiriyor. Uluslararası Para Fonu ise ihtiyaçlar ile finansal destek verecek olanların yönlendirmesi arasındaki paravan olarak görülüyor. Başka bir deyişle diğer seçenek köprülerinin yok edilmesi ve tüm sonuçlarına katlanmak üzere katı bir vesayet altına girilmesi, tek çıkış yolu olarak öneriliyor!
Bu seçenek ödemeler sisteminin işlerliğine daha hassas olduğu için ülkemizdeki yapısal sorunları, üretimi kaderine terk etmek ve topluma acı ilaç içirmek türünden zorlamalar nedeniyle çözemiyor; bulunduğumuz coğrafyadaki diğer ülkeler ile olan ilişkileri tehdit eden yapısı da başarısızlık sebeplerinden bir diğeri oluyor. Bu yola giren siyasiler yıpranmaktan, siyasi kariyerlerine veda etmek zorunluluğundan kurtulamıyor. Giderek olumsuzlaşan orta vadeli küresel koşullar ise, bu seçeneği büyük tuzak haline dönüştürüyor!
Eğer ülkemizdeki Siyasi İrade, önümüzdeki hafta başında açıklayacağı ekonomi programı ile bu dayatmaya boyun eğeceği türünden mesajlar verir ise, kısa vadede her şeyin iyiye gittiği yönünde geçici bir izlenim ön plana çıkmaya başlayabilir. Fakat daha farklı ve eksen değişikliği içeren bir yapısal reform paketi açıklar ise, küreselleşme denilen kuralsızlık yanlıları yeniden kazan kaldırmaya kalkışabilir; hem finansal piyasa oynaklıkları artar ve beklentiler olumsuzlaşır, hem de erken seçim olasılıklarını potaya sokan sürpriz zorlama türünden yeni gelişmelere tanık olabiliriz!
Gerek ekonomik ve gerek ise siyasi olarak ülkemizin ihtiyaç duyduğu yapısal reformların temel özelliği bağımlılıkları azaltarak sürdürülebilir bir yapının şekillenmesine hizmet etmesidir. Güvenlik ve dış politika yönleri, en az ekonomik tarafı kadar önemlidir. Ne zaman aşılacağı bilinmeyen küresel uzlaşmazlıklar ve yeni düzene ilişkin belirsizlikler, saygın ve güvenilir olmak konusunda başka bir olasılığa izin vermiyor. Bunları mümkün kılacak tasarımlara, Batının destek vermekte isteksiz olması ve yaptırım tehditleri ile bunu değiştirme çabası taşıması sürpriz sayılamaz.
Acil ihtiyaçlar, büyük çıkar çatışmaları ve şimdilik aşılamamış bağımlılıklar gerçekçi olabilmemizi zorlaştırıyor. Gerçek ve kalıcı çözümler öncelikle korku duvarlarının aşılmasını, gerçekçi olunmasını ve içeride kendi çıkarlarımız doğrultusunda geniş tabanlı bir uzlaşının tesis edilmesini gerektiriyor.