Yapısal Çelişki 4: Büyük firmalar

Osman Ata ATAÇ
Osman Ata ATAÇ İŞLETMECİLİK SOHBETLERİ [email protected]

İhracata dayalı kalkınma modelinin bir politika kararı da “kalkınmanın” büyük firmalarca gerçekleştirilmesidir. Bu ilkeye göre ekonomi saat gibi çalışmalı! KOBİ’ler olanak ölçüsünde büyük firmalara tedarikçi olarak çalışmalı ama büyük firmalar uluslararası rekabetçiliği yakalamak amacıyla girdilerini istedikleri yerden alma konusunda serbest bırakılmalıdır. Tedarikçi olarak çalışacak KOBİ’lerin kurulumu ve gelişimi için tedbirlerin alınması bu politikanın bir parçasıdır. Aynı ürünü ne kadar çok tedarikçi yaparsa o kadar rekabet olacağından bu alıcı (son tüketici) için o kadar olumludur. Bu politikada KOBİ’ler değil üstü örtülü veya açık büyük şirketler desteklenir.

Önce büyük firmalara verilen ve destek denmeyen desteklere değinelim. İlk sırada krediler gelir. İşletmelerin bol ve ucuz finansman bulmaları için alınacak önlemler büyük firmalar lehine düzenlenmelidir. Elbette ister resmi olsun ister özel finansman kurumlarının kime hangi şartlar altında finansman sağlayacakları bu kurumların menfaatleri de gözetilerek düzenlenir. Yüzyılın gerektirdiği teknoloji yatırımları, alt yapı ve fiziki tesisler, vs. için gereken finansman eskiye oranla daha fazladır. Bu nedenle finansmana karşı istenen garantiler de yüksektir. KOBİ’lerin bu garantileri bulması ve vermesi zordur. Kaldı ki bir finansman kuruluşunun on tane KOBİ’ye finansman sağlayarak kazanacağı parayı bir büyük şirketten bir kerede kazanacağı düşünülürse yüzlerce, bunların binlerce ufak alıcı ile uğraşacağına az sayıda büyük şirketle çalışmayı yeğleyeceği de ortadadır.

Bu eşyanın tabiatı icabı oluşan tarafgirlik yetmeyebilir. Bu nedenle büyük firmaların kendi bankalarını kurmaları engellenmemeli, bazı yasal engellerin ufak tefek ihlalleri veya göz ardı edilmesi o kadar da ciddiye alınmamalıdır. Bu arada büyük firmaların sadece bankacılık değil sigortacılık gibi kaynak yaratacak sektörlere girmelerine olanak sağlanmalıdır. 

Büyük firmalar arasındaki rekabeti önleyici mahiyetteki anlaşmalar, söz gelimi fiyat konusundaki anlaşmalar, pazar paylaşmalar olanak ölçüsünde göz ardı edilerek piyasalarda oligarşik bir yapılanmaya gidilmelidir. Küçük firmaların kıyasıya rekabeti faydalı, büyük firmaların rekabeti zararlıdır. Girdiler ya devlet tarafından tahsis edilmeli ya da tahsisi devletin kontrolü altına alınmalıdır. Böylece özellikle ithal girdiler büyüklere elverişli koşullarda verilmelidir. Devletin işlerinden (ihaleler gibi) büyük firmaların yararlanabilmesini sağlayacak idari ve ekonomik önlemlerin yanı sıra yasal düzenlemelerle bu tür teşviklerden sadece belli bir boyutun üstündeki şirketlerin yararlanabilmesi sağlanmalıdır. Büyük firmaların borç-sermaye oranlarının başını alıp gitmesine göz yumulmalı, bu firmaların daha da borçlanmaları sermaye piyasası yolu ile olanaklı kılınmalıdır. Borç-sermaye oranlarının kağıt üzerinde elverişsiz görünmesini önlemek amacı ile muhasebe kolaylıkları getirilmelidir. Büyük firmaların işlerini öz sermaye ile beslemeleri yerine, gelirlerini gayrı menkul spekülasyonu, borsa oyunları gibi faaliyet dışı işlere yatırmalarının önü açılmalıdır. Küçük firmaların, özellikle yan sanayi firmalarının büyüklerce ezilmeleri sonucu ortaya çıkacak durumlarda olanak ölçüsünde taraf tutulmamalı, bu olmuyorsa büyüklerin tarafını tutacak yasal düzenlemeler getirilmesine gayret edilmelidir.

Şimdi burada yapısal çelişki nerede? Açıkça büyük firma tarafını tutan bir rejim KOBİ’leri zayıf tutar. Bundan alâ çelişki olur mu? Dedim ya siz bir düşünün tüm bunlar oldu mu? Olmadı mı? Olmadı diyorsanız 1980 yılından bu yana ya daha doğmamıştınız ya da Mars gezegeninde yaşıyordunuz. 

Sağlıcakla kalın. 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Teknokrat-Politikacı 30 Ekim 2019
Strateji mi? 23 Ekim 2019
Tenkisat 16 Ekim 2019
Kasvetli ilim 02 Ekim 2019
Zombiler 25 Eylül 2019
Yeni Bull 18 Eylül 2019
Bull 11 Eylül 2019
Neden olmuyor? 04 Eylül 2019
Olmayacak duaya... 28 Ağustos 2019