Yapay zekâda çip savaşı
Teknoloji dünyasındaki tarihsel gelişime 2023 yılı yapay zekâ yılı olarak adını yazdıracak. OpenAI’ın ChatGPT’si ile başlayan yapay zekâ çılgınlığına Google’ın “bard”ı eklendi.
Her geçen gün yeni yapay zekâ duyuruları ile karşılaşıyoruz. Bunun yanında sayıları her gün katlanan yapay zekâ uygulamaları hayatımıza giriyor.
Ben, 150-160’tan sonra, bu uygulamaların sayısını saymayı bıraktım. İşin model, uygulama ve yazılım tarafında rekabet tüm hızı ile devam ederken, bu hesaplamaların yapıldığı donanım cephesinde de işler karışmaya başladı.
Mevcut durumda, Nvidia, yapay zekâ işlemcilerinde lider konumda. Grafik işlemcilerle çıkış sağlayan, daha sonra kripto para madenciliğinde önemli yer elde eden Nvidia, sunduğu işlemcilerle yapay zekâ pazarının hakimi durumunda.
Şirketin piyasa değeri, trilyon doları aştı. Ancak, Advanced Micro Devices yani AMD, pazarın liderini yakalamak üzere. MosaicML isimli bir yapay zekâ şirketi, Nvidia’nın A100 işlemcisi ile AMD’nin MI250 işlemci performanslarını karşılaştıran bir araştırma raporu yayımladı.
Rapora göre AMD’nin işlemcisi, Nvidia’nın sunduğu hızların yüzde 80’ine ulaşmayı başarmış durumda. AMD’nin Meta yardımı ile geliştirdiği yazılım, çipin performansını daha üst seviyelere ulaştırıyor. AMD’nin yapay zekâ çiplerindeki bu gelişimi, Nvidia’nın pazar hâkimiyetini tehdit eder boyutta.
Diğer tarafta ise yıllık cirosu, AMD ve Nvidia’nın toplamından daha fazla olan Intel var. Intel, yıllardır grafik işlemcileri ve bilgisayar işlemcilerini birlikte sunmak üzerine bir strateji güdüyordu. Şimdi, o stratejisini bir kenara bırakarak, ayrı grafik işlemci geliştirme stratejisine odaklandı.
Yani yapay zekâya özel işlemci geliştirecek. Zaten geçen hafta başında "Falcon Shores" kod adını verdiği yapay zekâ işlemcisini 2025 yılında pazara sunacağını açıkladı. Intel’in son yıllarda ürünlerin pazara sunma konusunda gecikmeler yaşadığı biliniyor. 2025 yılında 288 gigabyte hafızaya sahip bu işlemcisini yetiştirebilir mi? Bekleyip göreceğiz. Ancak, Intel’in elinde çok önemli bir güç olarak yaygın üretim tesisleri bulunuyor.
Geçen ay içerisinde duyurduğu Almanya, İsrail ve Polonya fabrikaları yatırımları Intel’in üretim alanında elini daha da güçlendirecek gibi duruyor. Biz, yapay zekânın bize yansıyan tarafı uygulamalara odaklanmışken, işin arka planında da ciddi bir savaş var. Bu savaş ve rekabet, yapay zekâ çiplerinin daha hızlı, daha yüksek kapasiteli ve daha ucuz olması ile sonlanacak.
Eş zamanlı ilerleyen diğer bir savaş ise ülkeler arasında. Çin, bu alanda var olmak için işlemci teknolojilerine ve üretim teknolojilerine sahip olmak, kendisini bu alanda geliştirmek istiyor. ABD, bu alandaki teknolojinin Çin’in eline geçmesini istemiyor. Mevcut durumda AMD, Nvidia ve Intel üç ABD şirketi. Ellerindeki teknolojiler ve imkânlar ile ABD’yi yarışta bir adım öne taşımış görünüyorlar. Ancak, Çin de bu konuda boş durmuyor.
Hem işlemci cephesinde, hem de yapay zekâ uygulamaları alanında Çin kesenin ağzını açmış durumda. İngiltere ya da daha geniş kapsamlı olarak Birleşik Krallık da bu alanda var olmak için bir program açıkladı. Avrupa Birliği, uzun süredir geride kaldığı teknoloji yarışına bir şekilde dahil olmak istiyor.
Güney Kore ve Japonya’nın hem teknoloji, hem cihaz hem de yazılım alanındaki gelişmeleri malum. İşte bu rekabet ve savaş alanında Türkiye olarak biz ne yapacağız? Her şey dâhil konsepti ile Avrupa’nın dar gelirli bireylerine ucuz turizm hizmeti vermeye, ucuza tekstil ve otomobil üretip üç kuruş kazanmaya devam mı edeceğiz? Yoksa geleceği şekillendirecek olan yapay zekâ pazarından pay almak için harekete geçecek miyiz?