Yapay zekâ ve doğal zekâ
Geçtiğimiz yıldan itibaren yaşadığımız yapay zekâ patlamasının ardından ortaya çıkan en büyük sorulardan biri de insan işlerinin geleceğinin ne kadar güvende olduğuydu.
İnsanların yerini teknolojinin alacağına dair artan bir korku olduğu yadsınamaz bir gerçek. Ancak HSBC'nin yeni yayınladığı Dijital Ufuklar (Digital Horizon) raporundan elde edilen araştırma sonuçları, durumun böyle olmayacağını öne sürüyor.
Raporda dünya çapında, sekiz farklı pazarda 2 bin 900 iş lideriyle anket yapılmış. Bulgular hakkında yorum yapan HSBC küresel ticari bankacılık CEO'su Barry O'Byrne’ın “Raporumuzun açıkça ortaya koyduğu şey, başarılı işletmelerin insan becerilerinde azalan bir rol görmediğidir. Rekabetçi kalabilmek için işletmelerin, ekiplerinin daha iyi, daha verimli ve daha yaratıcı performans göstermelerini sağlayacak yeni teknolojilerden yararlanmaları gerekecek. Bu çeviklik, yeni düşünme ve çalışma yöntemleri ile farklı yetenekler gerektirecektir" sözleri endişeleri azaltacak nitelikte.
Rapora baktığımızda katılımcıların yeni teknolojinin getireceği fırsatları en üst düzeye çıkarmak için iş gücüne yatırım yapmayı planladıklarını görüyoruz. Neredeyse on kişiden dokuzu (yüzde 86) gelişen teknolojilerin çalışanların becerilerini geliştirmeye nasıl yardımcı olabileceğini araştırıyor. Ayrıca yüzde 83’ü iş gücünü yeniden eğitmeyi planlıyor ve yüzde 82'si teknolojideki hızlı ilerlemelere yanıt olarak yeni yeteneklere yatırım yapıyor.
İş Birliği Çağı Başlıyor!
Raporun önemli önermelerinden biri de iş birliği. Rapor iş birliğinin önümüzdeki 10 yıldaki iş başarısının temeli olduğunu vurguluyor. Büyük bir çoğunluk kendi kuruluşları içinde daha fazla iş birliğinin (yüzde 85) olduğu konusunda hemfikir. Diğer yandan sektörlerindeki diğer oyuncularla birlikte (yüzde 84) büyümeyi destekleyecek.
Çoğu iş dünyası lideri, kendi sektörleri dışında (yüzde 82) ve ulusal sınırların ötesinde, uluslararası ortaklıklar ve ağlar (yüzde 83) aracılığıyla yapılan iş birliğinin başarının anahtarı olduğuna inanıyor. Bu arada katılımcıların yüzde 36'sı sektöre giren daha küçük ve çevik şirketlerle ortaklıkları benimsemenin önemli olduğuna inanıyor. Bu da rekabet yerine rekaberliğin ön plana çıkacağı bir döneme işaret ediyor.
Bu rekaberlik yaklaşımını yapay zekâ ve doğal zekâ arasında da göreceğiz. İnsan yani doğal zekâ, daha yaratıcı ve karmaşık problemleri çözmeye odaklanırken, yapay zekâ tekrar eden görevleri yerine getirecektir. Bu açıdan iş liderleri, çalışanlarını desteklemeli ve eğitim imkanları sunarak bu değişime uyum sağlamalarını sağlamalıdır. Bu uyum sağlanırken insanların kritik düşünme becerilerini koruması ve teknolojiye bağımlı hale gelmekten kaçınması da önemlidir.
Geleceğe Yatırım
Karar vericilerin yüzde 89'u otomasyon yazılımlarının fırsatlar yaratacağını düşünürken, yüzde 86'sı yapay zekâ, yüzde 83'ü makine öğrenimi, yüzde 79'u artırılmış gerçeklik, yüzde 78'i blok zinciri ve yüzde 76'sı kuantum hesaplamanın fırsatlar sunacağını düşünüyor.
Ankete katılan iş dünyası liderleri, teknolojinin önümüzdeki on yıl içinde işletmelerini büyütmek için merkezi bir öneme sahip olduğunu kabul ederek, teknolojinin rol oynayacağı en önemli alanların geliri artırmak (yüzde 27), müşteri hizmetleri ve deneyimini geliştirmek (yüzde 26) ve maliyeti azaltmak olduğunu vurguladı (yüzde 26). Robotik ve otomasyon, artırılmış (AR), sanal(VR) ve birleşik(MR) gerçeklik, makine öğrenimi ve üretken yapay zekânın yatırım ve büyüme için kilit alanlar olarak tanımlandı.
Gelecekte insan ve yapay zekâ iş birliklerini değerlendirdiğimde, bu ortaklığın büyük potansiyel taşıdığını söyleyebilirim. Yapay zekâ teknolojileri geliştikçe, insanların rolü değişecek ve işlerle birlikte yetkinlikler de evrim geçirecektir ancak adaptasyon ve esneklik, gelişimine yatırım yapmamız gereken en önemli unsurlar olmaya devam edec