Yapay zekâ savaşlarına hoş geldiniz
Birisi çıkıp Çin’in güney kıyısındaki 2 milyonluk bir şehirde doğup büyüyen, babası ilk okul öğretmeni bir gencin Çin›de yapay zekâ girişimciliğine adanmış ilk yüksek riskli niceliksel yatırımcı olarak kabul edileceğini söylese birbirimize bakıp hadi canım oradan derdik muhtemelen.
“Çin’in yapay zekâ kuvvetlerinin komutanı” olarak karşımıza çıkan girişimci Liang Wenfeng’den bahsediyoruz. Çin’in alışılmış stratejisinin aksine ülkenin parlak beyinlerinden biri olarak dünyanın en iyi üniversitelerinde eğitime gönderilmemiş, tersine beyin göçü ile de ülkesine dönmemiş, daha ortaokuldayken kendi kendine kalkülüs öğrenmeye başlamış ve sonrasında Çin’in prestijli Zhejiang Üniversitesi’nde okumuş. Her haliyle sıra dışı bir hikâye.
Çin, yapay zekâda fiyat rekabetçisi
Geçtiğimiz günlerde tekrar başkan seçilen Donald Trump’a yaklaşık 1 trilyon dolarlık bir hoş geldin partisi düzenleyen Çin’li girişimci Liang Wenfeng’in kurucusu olduğu DeepSeek’le tanıştık.
Trump’ın tekno-oligarklarını yanına alarak açıkladığı 500 milyar dolarlık Stargate – Yapay Zekâ Endüstrisini Geliştirme Projesi’ne karşılık Çin’in ayırdığı 138 milyar dolarlık bütçe ise gözünüze az gelmesin. DeepSeek’in ön araştırma dönemi hariç 2 aylık geliştirme süreci sadece 6 milyon dolara mal olmuş. Çin tekstil, teknoloji ürünleri gibi pazarların yanında yapay zekâ endüstrisinde de fiyat rekabetçisi ana oyuncu olarak karşımıza dikilmiş görünüyor. İşte bu 6 milyon dolarlık yatırım ABD girişim ekosistemine yüz milyarlarca dolar değer kaybettirdi.
Trump ise kendisinden bekleneni yapmadı.
Yüksek tondan, krizi derinleştirecek bir tepki yerine muhtemelen ABD borsalarında devam edebilecek değer kayıplarını ön görerek Çinli DeepSeek’in Amerikan şirketleri için bir teşvik görevi görmesi gerektiği üzerine vurgu yapmayı tercih etti.
Çin'deki şirketlerin daha ucuz ve daha hızlı bir yapay zekâ yöntemi geliştirmiş olmasını olumlu karşıladığını belirtti, rekabetçilik vurgusu yaptı.
Trump bu pozisyonu alırken Beyaz Saray yetkililerinden David Sacks, DeepSeek’in kendi yapay zekâ teknolojilerini geliştirmek adına OpenAI modellerinin çıktılarından faydalandığına dair güçlü kanıtlar bulunduğunu iddia etti, ABD Donanması DeepSeek’in kullanılmasını askeri ve sivil personelde yasakladı ve karşı saldırıya geçti.
İtalya ise bir adım daha ileri giderek DeepSeek’e soruşturma açtı. Toplanan veriler ilgili bilgi talebinde bulundu. İtalya vatandaşlarının kişisel bilgilerinin ve diğer verilerinin Çin’e gitmesinden endişe ediyor.
Savaşlar dijital alanda algı yöntemleri ile oluyor
ABD ve Avrupa merkezli olarak “DeepSeek ne kadar güvenli?” “DeepSeek’te içerikler doğru mu?” Gibi sorular üzerinden itibar azaltıcı hamlelerin devreye sokulduğunu unutmayalım. Millî İstihbarat Teşkilâtı Başkanı İbrahim Kalın’ın bundan 1 yıl önce MİT’in 97. kuruluş yıldönümünde yaptığı konuşma ise şu an daha da anlamlı. İbrahim Kalın yapay zekâyı Dijital Çağın Atom Bombası’na benzeterek yeni bir risk alanıyla karşı karşıya olduğumuzu ortaya koymuştu.
İbrahim Kalın konuşmasının devamında yapay zekânın sunduğu büyük imkânların yanı sıra büyük tehditleri de beraberinde getirdiğine vurgu yaparak “Barışçıl ve insancıl amaçlarla kullanıldığında hayatımızı kolaylaştıran ileri teknoloji, her türlü manipülasyona da açık sınırı ve çerçevesi çizilmemiş yapay zekâ çalışmaları, insanlığın geleceğini doğrudan tehdit etmektedir.” diye de eklemişti.
Türkiye’nin yapay zekâ alanında yapacağı çalışmaların İtalya’nın kaygısına paralel olarak ulusal güvenlik ekseninde değerlendirilmesi oldukça doğal. Yeni tehditlerden bahsederken dünyada terör paradigmasının değiştiğini göz ardı etmemeliyiz. Artık savaşlar top ve tüfekle değil dijital alanda algı yönetimleri ile oluyor. MİT bünyesinde kurulan Siber İstihbarat Başkanlığı’nın da büyük ölçüde bu dış tehditlerle mücadele edeceğini varsayabiliriz.
Bilgiye hakimiyet günümüzde her şey.