Yapay zekâ meselesi bekâ meselesi olarak MGK’da
Milli Güvenlik Kurulu’nun, 28 Mayıs 2024 tarihli olağan toplantısında, olağan dışı bir şey gündeme geldi; yapay zekâ. Ulusal güvenliğimizi tehdit eden ve edebilecek, dahili ve harici konuların tartışıldığı, buna ilişkin stratejiler belirlenip kararlar alınan MGK’da, yapay zekâ alanında kaydedilen ilerlemenin, insanlık tarihinde yeni bir merhaleye geçilmesini mümkün kılabilecek büyük fırsatlar sunduğuna, bununla birlikte bahse konu sahadaki potansiyelin birtakım sınamalara ve siber alanda oluşan yeni tehditleri de beraberinde getireceğine dikkat çekildi.
Türkiye’nin yapay zekâ çalışmalarının, ilmî, askerî, iktisadi ve içtimai neticelerine hazırlıklı olmasının ve bu alanda ileri kabiliyetler geliştirmesinin önem ve önceliğine işaret edildi. Elbette, böyle bir konunun MGK gündemine girmesi bile ülkemiz açısından önemli bir konu. Toplantıda konuşulanları, ancak kamuoyuna açıklanabildiği kadarı ile biliyoruz. Ancak, açıklanılandan anladığım, konunun sadece bir uyarı ve doğabilecek tehlikelere karşı tedbir alınmasına yönelik tavsiye olduğu.
60 yıl önce
Tam 60 yıl önce, 18 Mayıs 1964 yılında toplanan 42’inci MGK toplantısında ise daha proaktif bir karar çıkmıştı. Elektronik sanayii ile ilgili. Gelin o karara göz atalım. “Memleketimizde elektronik sanayinin kurulması için, Sanayi Bakanlığı’nın koordinatörlüğü altında Milli Savunma, Maliye, Ticaret, Ulaştırma, Enerji ve Tabii Kaynaklar bakanlıklarının ve Devlet Planlama Teşkilatı’nın (DPT) müşterek çalışmaları, bu çalışmalarda üniversitelerden ve ilgili diğer teşekküllerden de faydalanılması Milli Güvenlik Kurulu yolu ile yeniden Bakanlar Kurulu’nda müzakereye arzı...” 60 yıl önce, elektronik sanayii kurulmasının gerektiği, bu konuda çalışacak kurumlar belirlenip, Bakanlar Kurulu’nda bu konunun gündeme alınarak görüşülmesi karara bağlandı.
Sonraki dönemde, PTT’nin Araştırma ve Geliştirme Laboratuvarı 1965 yılında AŞ’ye dönüştürüldü. Daha sonra Teletaş ismini alarak Fransız Alcatel şirketi ile Alcatel-Teletaş olarak faaliyetlerine devam etti. Günümüzde, Nokia’nın bir alt kuruluşu. 1966 yılında, Kanadalı Northern Elektrik Şirketi ile PTT’nin ortaklığı ile kurulan NETAŞ, 1969 yılında üretime başladı. Bugün NETAŞ, Çinli ZTE şirketinin bir parçası olarak çalışmalarına devam ediyor. MGK’nın, elektronik sanayii kurulması için bu konuyu gündeme almasına sebep olan Askeri Elektronik sanayii, yani bugün Aselsan ise ancak 1975 yılında kurulabildi. 1964 yılındaki MGK ve Bakanlar Kurulu kararları sonrasında, elektronik sanayii konusunda etüt çalışması yapma görevi verilen PTT, konu ile ilgili raporunu ancak 1967 yılında tamamladı.
Daha hızlı, daha somut
Geçmişte, tam 60 yıl öncesinde, elektronik sanayii ile ilgili olarak tespitlerimiz ve çalışmalarımız bunlar. Günümüzde, o kadar çaba ile kurulmuş olan kurumlarımızın yabancı şirketlere devrine değinmeyeceğim. Zamanında, doğru olarak tespit ettiğimiz bir alanda ne kadar yavaş çalıştığımıza dikkat çekiyorum. Günümüzde, dünya daha hızlı dönüyor. Teknoloji daha hızlı ilerliyor. Bundan 60 yıl önceki reflekslerimiz ile hareket ederek, üç yıl sonra durum raporu, beş yıl sonra, teknoloji transferi ile üretim yapacaksak işimiz çok zor. Konu, MGK gündemine bile girmişken, çabuk oynayarak, kısa paslarla neticeye gitmemiz gerek. Ancak, kısa boy ve teknik üstünlüğüz varken bunu havadan paslarla yapmaya çalışırsak, golü kendi kalemizde görürüz. Bunu da açayım.
Yapay zekâ modellerinin eğitilmesi ve gelişmesi için veriye, bilgiye ihtiyaç var. Kısaca, bilgi çağında, yapay zekânın yakıtı da veri. Geçtiğimiz hafta, MGK kararı ile aynı gün, 28 Mayıs’ta, Kişisel Verileri Korumu Kurumu, Huawei isimli Çinli şirkete, kişisel verilerimizi yurtdışına çıkarma ve yurtdışında işleme izni verdi