Yapay zekâ için tarihi karar
Geçtiğimiz günlerde Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu herkes için sürdürülebilir kalkınmaya fayda sağlayacak "güvenli, emniyetli ve güvenilir" yapay zekâ (YZ) sistemlerinin desteklenmesine ilişkin, dönüm noktası niteliğinde bir kararı kabul etti.
ABD liderliğindeki bir karar taslağını, 21 Mart 2024 tarihinde oylama olmadan kabul eden meclis, aynı zamanda yapay zekânın tasarımı, geliştirilmesi, konuşlandırılması ve kullanımında insan haklarına saygı gösterilmesi, korunması ve desteklenmesinin altını çizdi. Metin, Türkiye’nin de içinde bulunduğu 120’den fazla üye devlet tarafından ortak sponsorlukla destekleniyor. Bu durum yapay zekâya ilişkin ilk küresel karar olması açısından önemli bir adım olarak görülüyor.
Bağlayıcı olmasa da bu karar aynı zamanda gizlilik politikalarının güçlendirilmesini ve verilerin korunmasını da savunuyor. Karar, diğer zararların yanısıra demokratik süreçleri bozabileceği, milyonlarca işi ortadan kaldırabileceği veya savaşta rol oynayabileceği endişeleri arasında, dünya genelindeki hükümetlerin yapay zekânın gelişimini etkilemeye yönelik önemli bir girişim olarak kabul ediliyor. BM Yapay Zekâ Danışma Kurulu’nun geçtiğimiz sene sonunda yayınladığı “İnsanlık İçin Yapay Zekâyı Yönetmek” başlıklı ara raporunda da, bu hafta alınan kararın öncü ibareleri yer alıyordu.
O raporda öne çıkan ve yeni küresel yapay zekâ yönetişim kurumlarının oluşumuna rehberlik etmesi gereken ilkeler, kapsayıcılık, kamu yararı, veri yönetiminin merkeziliği, evrensel, çok paydaşlı ve uluslararası hukuk normlarına dayandırılması olarak tanımlanmıştı. Bu çalışmalar bana bilim kurgu yazarı Isaac Asimov’un üç robot yasasını da anımsatıyor. Asimov'un "Robot Yasaları"na göre, bir robotun yapabileceği her şeyin ilk kuralı, insanlara zarar vermemesidir.
İkinci kural, bir insanın emirlerine itaat etmesidir, ancak bu emir insanın zarar görmesine neden olmamalıdır. Üçüncü ve son kural ise, bir robotun kendi varlığını korumasıdır, ancak bu kural, birinci ve ikinci kuralları ihlal etmemelidir. Asimov, sonradan "Sıfırıncı Yasa" adını verdiği, hepsinden öncelikli bir yasa daha eklemiştir: Bir robot, insanlığa zarar veremez ya da insanlığın zarar görmesine izin veremez!
Bu yasaları da doğrularcasına BM meclisinin karar onayı sonrasında yaptığı açıklamada, tüm üye devletlere ve paydaşlara "uluslararası insan hakları hukukuna uygun olarak çalıştırılması mümkün olmayan veya insan haklarından yararlanma konusunda aşırı risk oluşturan yapay zekâ sistemlerinin kullanımından kaçınmaya veya bunları kullanmayı durdurmaya" çağrıda bulundu.
Yapay zekâ bizi değil, biz onu yönetelim!
Kararın kabulünden önde konuşan ABD Büyükelçisi ve BM Daimi Temsilcisi Linda Thomas-Greenfield’in tespitleri alınan karar kadar kıymetliydi. Ülkeler arasındaki ve içindeki teknolojik gelişmenin farklı seviyelerini ve gelişmekte olan ülkelerin inovasyonların hızına ayak uydurma konusunda zorluklarla karşı karşıya olduklarını vurguladı.
Uluslararası toplumun "bizi yönetmesine izin vermek yerine bu teknolojiyi yönetme" fırsatı ve sorumluluğunun altını çizerken "Öyleyse yapay zekanın insanlık, onur, emniyet, insan hakları ve temel özgürlükler merceğinden yaratılıp, kullanılacağını yeniden teyit edelim. Uluslar içindeki ve arasındaki dijital uçurumu kapatmaya ve bu teknolojiyi sürdürülebilir kalkınma etrafında ortak öncelikleri ilerletmek için kullanmaya kararlı olalım” cümleleri önemliydi.
Bu kararda dile getirilen prensiplerin uygulanması ve bu hedeflere ulaşılması için uluslararası iş birliği ve koordinasyonun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu teknoloji hayatımızın içine entegre oldukça yeni robot yasaları üretecek ve sürekli gelişim içinde bunu deneyimleyeceğiz. Bu açıdan gelecekle şimdiden bütünleşik olmayı önemsiyorum. Güzel bir gelecek için…