Yapay zekâ, hiyeroglif okuyacak
Google ile video oyun yapımcısı Ubisoft ve Avustralya/Macquarie Üniversitesi ortaklığında başlatılan Hiyeroglif Girişimi (Hieroglyphics Initiative), Antik Mısır’ın yazıtlarını yapay zekâya “öğretmeye” başladı. Amaç, kısa bir sürede yapay zekânın, hiyeroglifl eri kendi başına okumasını sağlamak. Böylece, Antik Mısır uzmanları, hiyeroglif çözeceğim diye uğraşmak yerine konunun daha akademik kısımlarına zaman ve enerji ayırabilecek. Proje, yapay zekânın onbinlerce röntgen filmine bakarak tümör ile sağlıklı doku arasındaki farkı “öğrenmesi” gibi (Bu işleme zaten makine öğrenmesi deniliyor). Antik Mısır’ın resim yazısındaki en az 800 şeklin okunması, anlam çıkartılması hâlâ gayet zahmetli, gayet yavaş. İşin hammallığını yapay zekâ hiç sıkılmadan, bıkmadan, maaşına zam istemeden yapacak, bilimciler sonuca bakacak.
Projede oyun şirketi niye var?
Fransız oyun şirketi Ubisoft’un, Türkçede de “Assassin’s Creed Origins” adıyla bilinen oyunu Antik Mısır’da Kleopatra döneminde (!) geçiyor: Bu, bir oyun. Senaryosu kurmaca. Oyundaki olayların gerçek tarihle ilgisi önemli değil. Ama dekor olarak her yer hiyeroglif dolu. Hiyeroglif Girişimi Projesi, şu cin fikri ortaya atarak oyun şirketini projeye kattı: Oyuncular, bu heyecanlı, başarılı görselli oyunda gördükleri hiyeroglif “şekillerini” bize yollasınlar. Elimizde bir hiyeroglif veri tabanı oluşsun... Bu öneriyi oyunculara yaptıktan 24 saat sonra 80 bin hiyeroglif görüntüsü yollanmış. Yapay zekâ işte bunları şimdi okumayı öğreniyor.
217 yıl önceki buluntu
Hiyeroglif okumak, bir tür dedektifl ik işi. Antik Mısır’ın bu dili, 1799’da Mısır’da Rosetta kasabasında kazılarda bulunan yarısı kırık bir yazıt sayesinde taa 1821’de az-biraz çözülebilmişti. Çünkü yazıt üç ayrı alfabeyle yazılmıştı: Eski Yunanca, demotik ve hiyeroglif. İlk ikisi okunabildiği için, hiyeroglif karşılaştırmalı olarak çözülebildi. Bunun başarısı iki dilbilimciye Fransız Champollion ve İngiliz Thomas Young’a ait. Taşı Fransızlar bulduğu halde, öyküsü bir alt paragrafta özetli nedenlerle 1801’de Rosetta Taşı İngilizlerin oldu. Halen İngiliz Arkeoloji Müzesi’nde (British Museum) en çok ziyaret edilen eserdir.
Napolyon Mısır'da 1798
Fransız İhtilali’nden sonra Fransa ile bu ihtilali yüzünden savaşa girişen Avrupa devletlerine karşı üst üste zaferler kazanan 28 yaşındaki General Napolyon, İngiltere’nin Hindistan yolunu kesmek amacıyla 1798’de Mısır’a bir sefer düzenledi: 400’ü aşkın gemi, 40 bin askerle, 167 bilimci, mimar, mühendis, ressamla birlikte. Napolyon, hazır Mısır’a kadar gitmişken tarihi, coğrafyası, kültürü, mimarisi hakkında da bilgi toplamayı düşünmüştü. Çünkü Mısır, Avrupa için bir efsaneydi. Orada bir uygarlık olduğu biliniyor ama bunun “nasıl bir şey olduğu” sadece tahmin ediliyordu. Bilimciler, Mısır’ı keşfedecekti.
Hem savaş hem bilim
Bu sefer, tam Hollywood’luk bir film senaryosu gibidir. Burada ancak pek kısa bir özete yer var: Hiyeroglifl erin okunması, mumyalama tekniğinin keşfi, piramitlerin nasıl yapıldığının anlaşılması, Mısır mimarisinin yapı tekniği gibi bilgiler Napolyon’un Mısır Seferi’ne katılan bu bilimciler sayesinde ortaya çıktı... Onların topladıkları veriler, yaptıkları çizimler, Fransa’ya dönüşlerinden sonra 1802-1828 arasında bilgiye dönüştürüldü. 26 yılda yazılan, dünya tarihindeki en önemli bilimsel kitaplar arasındaki 23 dev (100 x 70 cm!) ciltlik “Description de l’Égypte” böyle ortaya çıktı. Avrupa, o tarihe kadar resmini görmediği Mısır’ı 900 fotoğrafik tabloyla bu kitapla gördü.
Taş, Paris'e değil Londra'ya
Fransız bilimciler, modern arkeolojinin temelini attı. Avrupa’da oryantalizm merakı bu seferle başladı. Ama, İngiliz Donanması Napolyon’un gemilerini Ebukir’de yakıp da Napolyon, Mısır’dan 1799’da Filistin’e yönelince Akka’da Cezzar Ahmet Paşa’nın Osmanlı Ordusu’na da yenildi. Mısır, Napolyon için askeri bir kayıp, ama dünya bilimi için büyük bilgi kazancı oldu. Bu arada Rosetta Taşı da İngilizlere geçti. Paris yerine, Londra’ya gitti.