Yapay zekâ: Dördüncü sanayi devrimi
Yapay zekâ, Dördüncü Sanayi Devrimi’nin diğer yenilikleriyle toplumu büyük ölçüde değiştirmeye hazırlanırken, bu yenilikler aynı zamanda hepimizde artan gelecek kaygısını da körüklüyor.
Dördüncü sanayi devrimi
Dördüncü sanayi devrimi, yaşama, çalışma ve birbirimizle ilişki kurma biçimimizde köklü bir değişikliği getiriyor. Birinci, ikinci ve üçüncü sanayi devrimleri ile orantılı olarak olağanüstü teknoloji gelişmeleriyle değişim hızı, ülkeleri ve coğrafyaları etkilemeye devam ediyor.
Günümüzde yapay zekâ, dar bir görevden diğer bir deyişle sadece yüz tanıma veya internet aramaları veya bir araba sürmek için tasarlanmışken genel AI (AGI veya güçlü AI) neredeyse her bilişsel görevde insanlardan daha iyi performans göstermeyi hedefliyor.
Mavi yakalarla birlikte beyaz yakalar açısından da toplumda artan işsizlik şu aralar otomasyonla birlikte en sık tartışılan konular arasında yer alırken, ekonomistlerin tümü, yapay zekâ ile işsizliğin eşi benzeri görülmemiş bir ölçek ve hızda yerinden edilebileceği, bunun da eşitsizliği daha da kötüleştirebileceği, sosyal uyumu zayıflatabileceği ve yoksulluğu artırabileceği yönündeki endişelerini dile getiriyor.
Gelişmiş ekonomilerin üretimi yeniden canlandırması ve otomasyonu benimsemesi nedeniyle gelişmekte olan ekonomilerin “erken sanayisizleşme”, ekonomik çıktıdan payı olarak sanayinin düşüşü riskiyle karşı karşıya olabilir.
Yapay zekânın gücü dünya coğrafyasının gelişimini nasıl etkileyebilir
Dördüncü sanayi devrimi gelişmekte olan ülkeleri hem olumsuz hem de olumlu etkilerken, kalkınmanın gücü olan imalat sektörleri otomasyon riskiyle ve robotik süreç otomasyonu ile istihdam artışını tehdit ediyor. Bu tehdit yapay zekâyla orta sınıftaki milyonlarca kişiyi yeniden yoksulluğa sürükleyebilirken, diğer taraftan da oluşan yeni ekosistem ile ülkelerin yeni gelirler sağlamasına olumlu etkide bulunacak. Yapay zekânın değişime ve gelişime yönelik ilerlemeyi yeni ekosistemde hızlandırma potansiyeline sahip olduğu anlamına geliyor.
Yeniliklerin etkileri ve insan tercihleri, bu teknolojik değişim çağının getirdiği toplumsal sonuçları şekillendirirken, ülkelerin ve şirketlerin, sürdürülebilir kalkınmanın üç alanı olan ekonomik, sosyal ve çevresel alanda riskleri yönetmek ve otomasyon ile yapay zekânın avantajlarını en üst düzeye çıkarmak için adımlar atması gerekliliğini daha da öne çıkacak.
Ülkeler, teknolojik, jeopolitik ve politika araçlarından, yeni fırsatlardan yararlanarak, çevreye verilen zararları azaltan da dahil olmak üzere yeni ekonomik kalkınma politikalarıyla büyüme stratejileri geliştirecekler.
Gelişmekte olan ülkeler için yapay zekâ bir tehdit mi?
Gelişmekte olan ülkelerin gelişmiş ülkeleri yakalaması ve onunla rekabet etmesi uzun zaman alırken, üretimden farklı olarak, yeni ekosistem, yapa zekâ, otomasyon, dördüncü sanayi devrimi yerel şirketlerin kendi pazarlarına hızla hakim olmalarına olanak tanıyor. Dijital platformların artışı ile arz ölçek ekonomileri yerine “talep” ölçek ekonomilerinden yararlanan özellikle güçlü yenilikler, tüketicileri daha da değerli hale getiriyor.
Yapay zekânın gelişen yeni dijital ekonominin sosyal sonuçları üzerinde olumlu etkisi de güçlü olacak. Ülkeler yapay zekâyı, makine öğrenimini, büyük verileri işleyerek benimserken, verimliliği artırarak ve maliyetleri düşürerek, kritik alanlara odaklanmak ve en çok ihtiyaç duyanlara ulaşmak için kaynaklarını verimli kullanmada daha serbest hale gelirken, Sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşılmasını destekleyecek.
Sürdürülebilirlik yapay zekâ ile daha sürdürülebilir olacak
Yeni gelişen teknolojiler sayesinde enerji verimliliğini artırma, verimli kullanım, geleneksel üretim süreçlerine göre daha mikro üretim ve ürün tasarımlarına imkan tanırken, verimlilik artışı sürdürülebilirlik ve israfının azaltılması açısından güçlü faydalar sağlayabilir ve otonom sistemler güvenliği artırarak mobilite de adımları desteklenebilir.
Ülkeler çevrenin korunmasını desteklemek ve sürdürülebilirliği teknolojiler geliştirebilir ve uygun düzenlemeler geliştirerek, yerel üreticilerin yeni teknolojilerden faydalanmasını sağlayacak mekanizmalar sağlayabilir. Riskleri yöneterek ve olumlu ekonomik, sosyal ve çevresel sonuçları desteklemek için inovasyona rehberlik ederek, Dördüncü sanayi devriminin yansımalarını etkileyebilir. İleriye dönük ve proaktif bu yaklaşım refahı artıran, kapsayıcı ve üretken toplumlara yol açacaktır.