Yapay senaryo ve eğilimleri yaşatmak zorlaştı!
Geride bıraktığımız nisan ayının ilk haftası genelinde, iyimser senaryolara yönelik ilginin azalmaya başladığı ve riskten kaçınma eğiliminin yeniden sahne almaya başladığı gözlendi. Fiyat hareketleri son bir ay içindeki dalga aralıklarının dışına çıkmadı; fakat sağlam liman olarak benimsenmiş değişkenler lehine olan eğilimler ön plana çıktı. Dolar diğer paralara karşı kısmen güçlendi, faizlerdeki yükseliş beklentisine rağmen gelişmiş ekonomilerin orta vadeli devlet tahvilleri prim yaptı; altın liderliğinde emtia fiyatları toparlarken hisse senetleri mevcut değerlerini korumakta zorlandı. Açığa alım ve satım amaçlı pozisyonların azaltılıyor olması, kısmen çelişkili görünümlere sebep oldu.
2017 yılı ilk çeyrek bilançolarını olduğundan iyi gösterme çabalarının geride kalmış olması, işlem hacimlerini zayıflatarak riskten kaçınma eğiliminin daha belirleyici olmasına katkı yapmış olabilir. Son iki iş gününde Suriye konusunda yükselen gerginlikler, kafaların iyice karışmasının ve algıların olumsuz yönde değişmesinin en önemli sebebi sayılabilir; bu ve ABD para otoritesinin bilanço küçültmesine ilişkin endişeler nedenleriyle, beklenenden oldukça düşük çıkan ABD Tarım Dışı İstihdam verileri fiyatlamalar konusunda yeterince ön plana çıkamamış olabilir. Ülkemizde ise ek olarak, umulandan yüksek çıkan enflasyon rakamları ve Referandum sonrasına ilişkin görmezden gelindiği için fiyatlanmamış beklentilerin piyasaları etkilemeye başladığı iddia edilebilir.
Kırılganlık yaratan ağırlaşmış sorunlar ve buna bağlı olarak görünür hale gelen çıkar çatışmaları nedeniyle, jeopolitik risklerin ve dış politika alanındaki gelişmelerin daha belirleyici olacağı bir süreçten geçiyoruz. Bu durum, ekonomik ve finansal eğilimleri de kaçınılmaz olarak etkileyecek; asıl önemlisi piyasaları yapay şekilde yönlendirmek giderek zorlaşacak! Bu nedenle Suriye konusunda ABD ve Rusya arasındaki gerginliğin yakından takip edilmesi ve tedbirli olunması gerekiyor. Ayrıca ABD ve Çin arasındaki üst düzey temasların sonuçları konusu basında pek yer almadı, fakat bir ABD uçak gemisinin Kore açıklarına yollandığı bilgisi hafta sonunda servis edildi! Bu aşamada sormak gerekiyor: ABD’nin Rusya ile ilişkilerindeki olumsuzlaşmanın ve Çin ile olanlardaki sessizliğin sebepleri nelerdir? Neler oluyor ve hangi kazanlarda ne tür gerginlikler pişiriliyor?
Piyasalar taşınan pozisyonlar gereği, hemen yukarıda dikkatinize sunduğumuz konuları gerektiği oranda ciddiye alamaz ve olması gerektiği gibi fiyatlayamaz. Yaşananların kontrollü gerginlikler olduğunu ve aşırılık sınırlarının zorlanmayacağını varsayar; günü kurtarmak adına gittiği yere kadar böyle devam edileceği önermesinin arkasına saklanmayı tercih eder. Bir an için haklı olduklarını ve bunların iç siyaset açısından iktidarları güçlendirmek için kurgulandığını varsayalım! Bu durumda, korumacı eğilimlerin güçlenebileceğini ve pazarlanmaya çalışılan iyimser senaryoların anlamsızlaşabileceğini hesaba katmak gerekmiyor mu? Tüm olasılıklar, ağırlaşmış sorunlar ve iyice büyümüş çıkar çatışmaları nedeniyle uzlaşıya dayalı çözüm şansının tükendiğine işaret etmiyor mu?
Piyasa oyuncuları nezdindeki güvenli liman arayışı oldukça ciddi bir sonuçtur. Geleceğe yönelik belirsizlik ve kırılganlık algılarının tehlikeli olabilecek şekilde güçlendiği, güvensizliğin yaygınlaştığı anlamındadır. Bugüne kadar 1995 yılı sonrasında yaşanan benzeri durumların bir şekilde kontrol altına alınmış olması, bundan sonrakiler için de benzeri olacağı anlamına gelmeyebilir. Son beş sene genelinde seçmen ilgisinin radikal ve korumacı eğilimleri dile getiren siyasilere doğru kayıyor olması, böyle gelmiş olsa da böyle gitmeyeceği anlamında olabilir! Orta ve uzun vadeli bazı eğilimler, piyasaların desteksiz kalmaya ve kontrolünü kaybetmeye doğru koştuğunu düşündürüyor; orta vadeli ve yönlendirme amaçlı ekonomik tahminleri itibarsızlaştırıyor.
Ağırlaşan küresel koşullar, bir öneki yüzyılın ilk yarısında ve iki Dünya savaşı arasındaki sıkıntılı dönemi anımsatıyor. Ağırlaşmış sorunlar, gelir ve servet dağılımındaki anormal sayılabilecek bozukluklar, toplam borç artışındaki büyük dengesizlikler, artan arz fazlası nedeniyle rekabet ortamındaki yozlaşmalar, korumacı eğilimlerin güçlenmesi, uzlaşmazlığı ve kutuplaşmayı besleyen çıkar çatışmaları orta vade açısından olumlu düşünmeyi olanaksızlaştırıyor. İyi niyet önemlidir, fakat bu koşullarda yeterli olmasını beklemek anlamsızdır!