Yapay eğilimler ve yapısal sorunlar
Küresel düzeyde ekonomik beklentiler olumsuzlaşıyor, bu durumu fiyatlaması gereken finansal piyasalar olduklarından daha iyi görünmek için yarışıyor! Dostlar kendi arasında alışveriş yapıyor! Sistemi oluşturan kurumsal yapı bu anormalliği doğal karşılıyor, hatta elinden geldiğince desteklemeye çalışıyor! Hiç kimse de dönüp sormuyor: kimi veya kimleri aldatmaya çalışıyorsunuz? Sistem sağlıklı çalışıyor ve ne sebeple olur ise olsun şeffaflıktan uzaklaşma anlamına gelen her türlü eğilimi engelleyebiliyor olsa idi, yapısal sorunlardan ve eşitsizliklerden bugünkü kadar rahatsız olur muyduk?
Herkes olduğundan daha başarılı görünmeye çalışıyor, karşılığında hak edilmemiş olanaklar peşinde koşuluyor. Sistemi oluşturan kurumsal yapı, bu sahtekarlığa izin verdiği sürece süratlenen bir şekilde yozlaşıyor ve yıpranıyor.
Sonra günün birinde artık böyle devam edilemeyeceğini öngören bazı haramzadeler, risklerini azalttıktan sonra kral çıplak demeye başlıyor ve ortalık karışıyor! Bu süreçte eşitsizlikler büyüyor ve oluşan yapısal sorunlar ağırlaşıyor; artan kırılganlık krizlere ve istikrarsızlığa davetiye çıkartıyor. Birikerek devasa boyutlara ulaşan fatura, bu olumsuzluklar zincirini yaratan ve destekleyenlere yansıtılamıyor! İnsanlığın geleceğindeki ipotek büyüyor!
Her krizin ardından aynı teşhis temcit pilavı gibi tekrarlanıyor: şeffaflık eksikliği ve yapısal sorunlar! Gerek siyasiler ve gerekse iş dünyasının, kolay başarı ve kazanç merakı yaşanmışlıklardan ders alınmasını engelliyor. Küreselleşme denilen kuralsızlık ise haksız edinimlere daha kolay erişimi mümkün kılabiliyor! Ortalık karışınca ya örgütlenmiş sorumsuzlukların temsilcisi konumundaki piyasa söyleminin arkasına saklanmak, ya da siyasiler ile finansçılar arasındaki sahte kavga ile geniş kesimlerin öfkesini kontrol altına almak gerekiyor! Sormak gerekiyor: olunduğundan farklı görünerek ekonomik kırılganlık azaltılabilir mi, yoksa artar mı? Gelişmeleri kısa vadeli bakış açısı ve günü kurtarmak adına değerlendirenler ile diğerlerinin vereceği yanıt tam aksi yönde olabilir.
Eğer siyasi irade faizleri olması gerekenden daha düşük tutmak ve başarılı görünmek istiyor ise, yapısal sorunların oluşması veya ağırlaşmasının önlenmesi yönünde herhangi bir hassasiyet yok demektir. Bu olumsuzluk para otoritesinin de dengesini bozar, yerli paranın aşırı değerli olması için çaba harcanmasına ve israfa sebep olur. Bu ortamda varlık değerleri de şişer ve bilançolar, geçici bir süre için olduğundan daha iyi görünebilir. Sonuçta ekonomi hızlanan bir şekilde kırılganlaşır, ne finansal istikrarı ne de fiyat istikrarını korumak mümkün olmaz.
Etkili ve yetkili kesimlerin hem faizlerin yüksekliğinden hem de tasarruf yetersizliğinden ve yapısal sorunlardan şikayet etmesi, büyük bir şuursuzluktur. Ayağını yorganına göre uzatmayan ve başkalarına haksızlık yapmaktan kaçınmayanlar, bu süreçte yaşanacak krizlerin gerçek sorumlusudur. Küresel koşulların olumsuzlaşması veya büyümek zorunluluğu gibi gerekçeler, bu tür yanlış tercihlerin sebebi olamaz. Sürdürülebilir olmayan eğilimlerin ve beraberinde kronikleşen krizlerin sebebini bu açmazda aramak gerekiyor.
Eğer durum yukarıda ifade ettiğimiz şekilde olmasa idi, gerçeklere dönmeye çalışmayı boş ver günü kurtarmaya bak anlamına gelen tavsiyeler yapılmazdı! Enflasyonun kontrolüne ve yapısal reformlara odaklanacakmışız! Başka bir deyişle herkes birbirini aldatmaya çalışarak göz boyamaya ve günü kurtarmaya çalışmaya devam etmeliymiş! Bu aklı verenlere ve benimseyenlere sormak gerekiyor: riskten kaçınma eğilimini zamana yaymaya ve her bir sarsıntının yıkıcılığını azaltmaya çalışmak yapısal çözüm sayılabilir mi?
Ne dersiniz: hangi sebeple olur ise olsun, gerçeklere tahammül edemeyenlere güvenebilir misiniz? Eğer onların peşinden gitmek zorunda kalıyorsanız, aynaya bakmak ve yaptıklarınızı sorgulamak konusunda geç kalmış olabilirsiniz!