Yapabilen istemiyor; isteyen yapamıyorsa…
Prof. Burak Küntay… “Üniversiteler reel/üreten ekonomi ile iç içe olmalı/hayattan kopuk olmamalı” tezini savunanlardan… Ve başarılı modelleri yerinde inceleyip, o modellerin bizde de uygulanması için çaba harcayanlardan…
***
Gelişmiş bir ülkedeki modeli anlattı: “Üniversite, fabrika gibi… Üretiyor ve ürünlerin satışını da yapıyor… Öğrenci üretimin içinde, ister istemez yeteneklerini geliştiriyor ve o süreçte para da kazanıyor… Bu yapı, teknolojik gelişime temel oluyor…”
***
Bu başarı modelleri bilinmesine rağmen… İlginçtir, tam tersini uygulayanlar var dünyada…
***
Örneğin: Meslekli/uzman/teknik olanın itibarsız; Sade diplomalının itibarlı olduğu… Veya… Yetenekli olanın “evrensel eğitim” alamadığı; eğitim alanın, farklı alanlara yönlendirilip, olan yeteneğini de kaybettiği… Veya… Yapabilenin istemediği; İsteyenin yapamadığı…
Bilenin yapmadığı; Yapanın bilmediği… Veya Üretenin umutsuz; “Başkası üretir” diye bekleyenin umutlu olduğu… Veya Memurun ayrıcalıklı; Üreten / işçinin “emeklilikte dahi” ikinci planda olduğu…
***
Bu nedenlerle: Üreten sektörlerin, “çalışan” bulamadığı; Çalışmak isteyenin, üretimde olmak istemediği bir yapı…
VELHASIL
25 yıldır bu köşede anlatmaya çalıştığımızı tekrar edeyim… Beşeri sermayenin ‘değerlendirilemediği’, ‘yanlış yönlendirildiği’, ‘verimsiz’ olduğu bir yapıda: Merkez Bankası faiz artırsa ne olur, düşürse ne olur? Yabancı sermaye akışı hızlansa ne olur, düşse ne olur? Asgari ücret 1 birim olsa ne olur, 5 birim olsa ne olur?
***
‘Finansal sermaye’… Dünyada ihtiyaç olan/olacak ürünü/hizmeti/fikri geliştirip/üretip kâr ederek pazarlayan beşeri sermayen çoğunluktaysa, kalkınmaya/refaha aracılık edebilir… Tersi durumda, “gelişimin temeli olacak” gençler, “Asgari ücret ne kadar olur?” gibi sorularla hayat tüketir…