Yanlışlar daha büyük yanlışlarla düzelmiyor!..
Olumsuz baskılar altında bunalan, kayıplarını kısmen de olsa geri alabilmek için içeride bulamadığı teselliyi dışarıda arıyor, fakat bulamıyor. Sermaye piyasalarındaki her yukarı hareketin satış, dövizdeki her aşağı hareketin ise alım fırsatı olarak kullanılmasının önü alınamıyor, durum böyle olunca beklentilerin bozulmaya devam etmesi kaçınılmaz oluyor, ekonomiye ilişkin olumsuz etkilenim sinsince güçlenmeyi sürdürüyor. Özetle söylemek gerekir ise özel birikimleri etkisi altına alan riskten kaçınma eğilimini terse çevirmek pek mümkün olamıyor.
Euro Bölgesi’ndeki tahvillerin değerlenmesinde, altının az da olsa yükselmesinde, ABD’de beklenenin altında çıkan tarım dışı istihdam rakamlarında veya kendi çıkarlarını korumak adına hazırlanan yatırım bankası raporlarında teselli aranıyor. Çelişkiler artar iken, bilgi kirliliği yeni rekorlara koşuyor; güvensizliğin büyümesi önlenemiyor.
Evet Euro Bölgesi’nde çok sorunlu olduğu tescil edilmiş üyeler dahil olmak üzere devlet tahvilleri değerleniyor. Fakat bu durumu işlerin düzelmeye başladığı şekilde yorumlamak pek gerçekçi görünmüyor. Zira denizaşırı risklerden kaçınmanın, artan deflasyonist baskıların da benzer sonuçlar üretebileceği görmezden geliniyor. Sorunlar artıp çaresizlik büyüdükçe gerçekçi olma şansının giderek azalması ihmal ediliyor. Bankaların durumu ve bütçe açıkları sorunu ne zaman çözüldü?
ABD’de aralık ayında net tarım dışı istihdam artışı beklentilerin çok altında kalarak 74 bin düzeyinde gerçekleşmiş. Birileri bunu parasal genişlemedeki kısma eğiliminin yavaşlayacağı şeklinde yorumlamaya çalışıyor. Fakat yüzde 6.7 oranında gerçekleşen işsizlik rakamının faizlerdeki yükselişi öne çekmiş olabileceğini gözlerden uzak tutmaya çalışıyor. Eğer faiz yükselişi daha erken olabilecek ise parasal genişlemenin kısılması hızlanmaz mı? Diğer yandan borç tavan konusu piyasaları nasıl etkiler?
Uluslararası yatırım bankaları raporları ise ağız birliği etmişçesine bu yılın ilk yarısında olumsuz eğilimlerin etkisini koruyabileceğini fakat ikinci yarıda durumun düzeleceğini iddia ediyor. Kendi risklerini azaltmak ve müşterilerini korumak adına böyle konuşmak ve beklentileri yönlendirmeye çalışmak zorunda kalmış olamazlar mı? Neler yaşanacak da eğilimler düzelecek sorusu neden yanıtsız kalıyor? Yoksa gelişmiş ekonomilerin toparlayamayacağı ve yeniden parasal genişlemeye yöneleceğini mi öngörüyorlar?..
Hepsini bir kenara bırakıp küresel düzeyde bir normalleşme yaşandığını varsayalım; yargının katledildiği ve keyfiyetin anormal düzeylerde gezindiği bir ülke özel tasarruflar için çekim merkezi olabilir mi? Gelmeyi düşünmeyenler daha önce aldıkları varlıkları ellerinde tutmaya devam eder mi? Sermaye piyasalarında her yukarı hareketin satış, dövizdeki her aşağı hareketin ise alış fırsatı olarak değerlendirilmesi yönündeki eğilimler, mevcut koşullarda değişebilir mi, yoksa güçlenir mi?
Durum kesinlikle iyiye gitmiyor ve önümüzü göremiyoruz. Genel bir düzelmenin ne zaman, nasıl ve neler yaşandıktan sonra gelebileceğini ise hiç bilmiyoruz. Belirsizlik ve kırılganlık temenniler veya hayali varsayımlar ile kaybolmuyor…