Yangına petrol dökmek...
Dünya piyasaları 2016 yılına Fed’in faiz artırımına başlayacağı nedeniyle güçlenen dolar ve Çin ekonomisinde sert iniş korkuları ile giriyor. Noel tatili öncesinde genelde sakin bir seyir izlemesi beklenen piyasalarda bu kez korku hakim.
Opec toplantısında kotalarda kesintiye gidilmemesi üzerine petrol fiyatlarının %10’un üzerinde gerilemesi piyasalardaki fırtınanın daha da sertleşmesine neden oldu. ABD ve Avrupa borsaları %3-%5 aralığında gerilerken ABD devlet tahvilleri değer kazandı.
Brent petrol fiyatının 38 dolar ile son yedi yılın en düşük seviyesine gerilemesinin enerji sektöründe toplu ifl aslardan, petrol üreticisi ülkelerde toplumsal başkaldırılara, Orta Doğu’da jeopolitik risklerin artmasına kadar bir dizi olayı tetikleyeceğinden endişe ediliyor.
Piyasaları tedirgin edecek bir fl aş gelişme de Çin cephesinden geldi. Çin Merkez Bankası Cuma akşamı web sitesine koyduğu bir notla renminbinin değerini sadece dolara karşı değil açıklanacak bir döviz sepetine karşı izleyeceğini açıkladı.
ABD dolarının değer kazandığı bir ortamda Çin’in parasının değer kazanmasını engellemek istemesi çok rasyonel bir tepki. Avro dolar çapraz kurunda sert dalgalanmalar görüldüğü önceki dönemlerde Çin Merkez Bankası’ndan benzer hamleler görmüştük.
Ancak Çin Merkez Bankası’nın yaptığı açıklamanın renminbinin dolara karşı son dört yılın en düşük seviyesine gerilediği bir dönemde, 16 Aralıkta’ki FOMC toplantısının hemen öncesinde yapılması Çin’in hamlesinin farklı bir gözle değerlendirilmesine yol açıyor.
Atılan adım ekonomisi yavaşlayan ve orta gelir tuzağındaki Çin’in devalüasyon yoluyla rekabet gücünü korumaya çalışacağı algısını güçlendiriyor. Söz konusu algı Fed’in faiz artışı korkusuyla tetiklenen, petrol fiyatlarındaki gerileme ile büyüyen gelişmekte olan ülke paralarındaki yangının kontrolden çıkmasına neden olabilir.
Bu zorlu tablo Türkiye için kötü bir 2016 yılına işaret etmiyor. Fed’in faiz artışının etkileri üzerine yeterince yazıldı. Faiz artışının sınırlı olduğu, Fed’in bilançosunun küçülmediği Avrupa Merkez Bankası’nın ilave genişleyici adımlar attığı bir senaryoda Türkiye sallanır ama yoluna devam eder.
Çin’in yavaşlaması nedeniyle emtia fiyatlarında ve özellikle petrol fiyatında görülen gerileme Türkiye için olumlu bir gelişme. Emtia fiyatlarındaki gerileme Türkiye’ye cari açık ve enfl asyon gibi iki kronik sorununu çözmek için zaman kazandırırken aynı zamanda büyümesini de destekler.
Ancak Çin’de sert iniş endişesi ve petrol fiyatlarındaki gerileme nedeniyle küresel risk iştahında kalıcı bir bozulma yaşanırsa veya Ortadoğu’daki iç savaş yayılırsa işin rengi değişir.
Büyümesini dış tasarrufl a yapmak zorunda olan Türkiye küresel risk iştahına göbeğine bağlı. Risk algısındaki bozulma nedeniyle küresel sermayenin merkeze dönme eğiliminde olduğu bir konjonktürde Türkiye büyümek için ihtiyaç duyduğu dış kaynağa ulaşamaz.
Düşük petrol fiyatlarının Ortadoğu’da ve Rusya’da yaratacağı tahribata geçen hafta değindik. Tekrarlamamak için detaya girmeyeceğiz. Ancak Ortadoğu’da iç savaşların yayıldığı bir konjonktürde Türkiye’nin ucuz petrolden kazandığının daha fazlasını kaybedeceğine emin olabilirsiniz.