“Yandım anam yetiş faizi”ni devreden çıkarma adımı
Son yazımın başlığı “ Allah tamamına erdirsin” şeklindeydi. Kısmen de olsa erdi. Merkez Bankası, döviz kurundaki hızlı yükseliş karşısında yaklaşık iki haftadır yaptığı işi, dünkü Para Politikası Kurulu toplantısında güçlendirerek sürdürdü. Bankalardan borç alma faizini (grafikte “alt sınır” olarak geçen -ki bizi ilgilendirmiyor şu anda) ve artık sadece adı “politika faizi” olan ve normal koşullar altında yaşayan ülkelerde bankaların merkez bankalarından aldıkları kısa vadeli borcun maliyetini ifade eden faizi (grafikte “repo faizi”) değiştirmedi. Buna karşılık, yaklaşık iki haftadır bankalara borç verdiği iki ayrı kanalın faizini yükseltti: Gecelik borç verme faizini 0.75 puan artırarak yüzde 9.25’e (grafikte “üst sınır”), saat 16’dan sonra geçerli olan “yandım anam yetiş faizini” yüzde 10’dan 11’e çıkardı (grafikte “geç likidite faizi”).
Merkez Bankası, son iki haftadır “repo faizi”nden borç vermiyordu. Buna karşılık, “üst sınır” faizinden ve şimdiye kadar hiç kullanılmayan “yandım anam yetiş faizi”nden borç vermeye başlamıştı. Bu nedenle, bankaların Merkez Bankası’ndan borçlanma maliyeti yüzde 8.5 (eski “üst sınır”) ile yüzde 10 (eski “geç likidite faizi”) arasında bir yerde belirleniyordu. Tam olarak nerede belirleneceğini, Merkez Bankası, geriye kalan iki borç verme kanalının her birinden vereceği borç para miktarını (likiditeyi) ayarlayarak belirliyordu. Dolayısıyla, faiz politikasını yukarıya doğru esnetmişti. Günlük olarak, (isterse her an “repo faizi”nden de borç verebileceğini düşünürsek) bankaların gecelik borçlanma maliyetlerini yüzde 8 ile 10 arasında tutma esnekliğini kullanıyordu.
Dün açıklanan kararların meali (Merkez Bankası ağzından) şu: İki hafta önce başladığım esnek faiz politikasını sürdüreceğim. Üstelik şimdi bankaların maliyetlerini, istersem eskisine kıyasla daha da artırırım. Gerekirse (kur daha hızlı yükselirse) bu maliyeti yüzde 9.25-11 bandının üstüne doğru yaklaştırabilirim. Gerekmezse (kur mevcut düzeyinde salınırsa) “yandım anam yetiş faizini” kullanmama gerek yok; onsuz da bankaların borçlanma maliyetini yüzde 9 civarında tutabilirim; dolayısıyla bankalar “yanmasın”.
Kıssadan hisse: Olan bitene gözünüzü kapatırsanız, olan bitenden kurtulmuyorsunuz; sadece onu görmüyorsunuz. Ama eninde sonunda gözünüzü açınca, olan biteni görmek istemeyip gözünüzü kapattığınız duruma kıyasla, daha da görmek istemeyeceğiniz bir durum oluştuğunu fark ediyorsunuz. Ne var ki bu sefer gözünüzü de kapatamıyorsunuz.
Son söz: Şu faiz artırma işi daha önce yapılsaydı ne faizin bu kadar yükselmesine gerek kalırdı ne de döviz kuru buralara kadar çıkardı.