Yanardağı “sanat” yaptı: James Turrell
Amerikalı “ışık mimarı” James Turrell’in Arizona’da çöl ortasında yükselen bir yanardağı var. Sönmüş bu yassı volkanın tepesindeki kraterin adı Roden... Turrell, 1979’dan beri krateri “sanat eseri”ne dönüştürüyordu.
Nihayet dönüştürdü. Burayı görmek için 6 bin 500 doları gözden çıkartmak gerekiyor. Bunun 5 bin doları, Turrell’in vakfına “bağış”, gerisi ise gecelemek için konaklama hizmetleri vs.
Kocaman beyaz sakalıyla bu sıradışı sanatçı, bu yıl 75 yaşında olacak. Işığı, mimari olarak olarak öyle bir kullanıyor ki, optik projeksiyonlarla öyle mekânlar yaratıyor ki, izleyenlerde bilinç kaybı gibi psikolojik sorunlar oluşabiliyor. Bu nedenle, bazı eserlerinin sergilendiği özel mekânlara izleyiciler sayı ile ve 15 dakikalık sürelerle alınıyor.
İzleyiciye acil servis
Algı yanılsaması ve bilinç kayması yaratan eserleri var: 1980’de bir sergisindeki ışık heykelleri karşısında bilinç tutulması yaşayanlar, “duvara dayanayım” derken yere düşüp yaralandılar. Duvar sandıkları şey, ışıktı. Kolunu kıran bir izleyici, müzeye ve sanatçıya 10 bin Dolarlık tazminat davası açtı. Bileği burkulan bir başkası müzeye 250 bin Dolarlık dava açtı. Ama sorunlar, mahkeme dışında çözüldü. Turrell, “müthiş yaratıcılığı”nın, kendisine 30 bin Dolara mal olduğunu açıkladı sadece. Gerisini bilmiyoruz. Ama, onu üzen, ödemek zorunda kaldığı tazminat değil, “eserinin anlaşılmamış olması.”
Kraterde sanatevi
Turrell’in ışık oyunlarına, optik yanılsamaya dayanan duyumsal (hissedilen=sensory) sanatı için bu krater ideal. Çünkü ıssızlığın ortasında. Kuş uçmaz kervan geçmez bir yerde. Daha da önemlisi, civarda gece aydınlatma yok. Yakındaki Flagstaff kasabası, önemli gözlemevi Lowell’e yakın olduğu için şehirde geceleyin “karartma” uygulanıyor. Işık kirliliği yüzünden Lowell’in gözü kamaşmasın, uzayı daha iyi görsün diye. Bu karanlık, Turrell’in dağda gökyüzüne açtığı pencerelerden yıldızları görmek için ideal.
Ay, 2025’te doğacak
Gündüzü ıssız, gecesi karanlık bu kraterde Turrell, sanatını istediği gibi icra ediyor. Finansman: Yanardağ çevresinde kendi arazisinde 587 kilometrekarede “organik” koşullarda beslediği en az 2,500 sığırı var. Bu işlerle uğraşsın diye bir de vakıf kurmuş: Skystone. Dağın içine öyle bir koridor açmış ki, her 18 buçuk yılda bir, Ay bu koridorun ortasına doğacak. Gelecek buluşma 2025’te. Burası bir tür Maya-İnka-Aztek-Mısır Piramitleri kıvamında astronomi astroloji gözlemevi gibi.
Renk ve ışıkla sihirbazlık
Kraterden göğe açılan pencerelerin biçimi, güneşin içeriye giriş açısını belirliyor. Yaptığı diğer optik ayarlamalarla ortam, renk ve ışıkla tanımlanan bir sihir ve büyüye dönüşüyor. Eserlerini başka adreslerde sergilemek pek mümkün değil. Ama denendi:
2013’te New York Guggenheim Müzesi’nde, pek acaip bir eseriyle dünyanın önündeydi. Müzenin 28 metre yüksekliğinde atriumunun içine, tepesi kesik 5 tane koni tarzı tak-çıkart plastik yapıyı sallandırdı. Bunları, bir yazılıma göre çalışan bir sistemle aydınlattı. Yazılım, aydınlatmayı kobalt mavisinden leylak rengine, koyu kırmızdan fıstık yeşiline dönüştürüyordu. Müzenin, yukarıya doğru genişleyerek yükselen 6 katlı sarmal rampasının önünde, atriumun ortasında bir ışık mimarisi oluştu: Toplam 8 bin 547 metrekare bir alanda Turrell’in ışık heykeli.
Berlin’de iki eser
Sanatçının bir başka eseri, önümüzdeki ay Berlin’de Yahudi Müzesi’ne yerleştiriliyor. Göz kamaştıran, perspektif ve boyut duygusunu yok eden, pürüzsüz mavi renkten başka bir şeyin görülmeyeceği “Aural” adlı eseri bu.
2016’da yine Berlin’de bir kilisede ışığı öyle bir konumlandırdı ki eser, güneşin batışından yarım saat önce görülebiliyor. “Görüş saatleri” her gün, günbatımına göre değişiyor. Yazın uzun Alman akşamları yüzünden eser “kapalı.”
Hakkında anlat-anlat bitmez bu yenilikçi sanatçının Arjantin/Buenos Aires’e uçakla 2 saat uzakta, oradan arabayla 4 saat ötede Colomé yaylasında bin 680 (1,680) metrekarelik müzesi de var. Az kalsın 2001 İstanbul Bienali’nde Kız Kulesi’nde bir eserini görecektik. 11 Eylül İkiz Kuleler işi bozdu.