Yakınmak yok, ‘yekinmek’ var, ama...
Süreç değişim süreci... Sosyal yaşantıdan refah düzeyine, siyasetten ekonomiye, sinai üretimden teknolojiye hemen her alanda değişim yaşanıyor. Değişim esintilerinden Kayseri’nin de etkilendiği bir gerçek. Kent, bir yanda rekabete endeksli gelişimde “Anadolu Kaplanları” ile yarışarak sinai üretimdeki iddiasını sürdürürken, diğer yandan da ticari alanda, koşulların elverdiği ölçüde değişime ayak uydurmaya çalışıyor.
Ekonomik göstergelerin, değişime uyum çabasındaki işletmeleri zora soktuğu ortada. Nitekim ateşi yükselen döviz, özellikle sanayi sektörüne sıkıntılı günler yaşatıyor. Sanayici tedirgin, eli yatırıma varmıyor. İstihdam ve ihracatta da öyle... İhracatın aylardan beri düşüş trendi izlemesi ise kafaları karıştıran bir başka sorun...
Kayseri Sanayi Odası, ürün çeşitliliği bahsinde ‘ne yapabiliriz’in, katma değeri nasıl arttırabiliriz’in, değişik pazarlarda ürünümüzü nasıl satabiliriz’in peşinde... Başkan Mehmet Büyüksimitçi “İhracat rakamlarındaki düşüşün nedenlerini iyi biliyoruz. Oda olarak Ar-Ge’ye yoğunlaştık. Sıkı çalışacak orta ve uzun vadede, oda üyesi tüm işletmelerimizde teknoloji kullanımının önünü açmaya çalışacağız” diyor. Hemşehrilerine bir moral destek de, tüm iş dünyasına “Kayseri’de ‘yakınma, yekin’ derler. Biz yakınmıyor, yekiniyoruz; yani koşuyoruz, karamsar olamayız” diye seslenen TOBB’un Kayserili Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’ndan...
Hisarcıklıoğlu “yekinme” bahsinde haklı. Zira genç kuşak sanayicilerin gelişime uyum adına ortaya koydukları özverili çaba her türlü takdirin ötesinde. Ama yeterli değil. Çünkü Kayserili ticaretle yoğrulmuştur. Doğuştan ‘tüccar’ bilinir. Oysa günümüzde, hızını giderek artıran değişim esintileri karşısında bu imajı koruduğu söylenemez. Zira, artık ciddi rakipleri var. Her ne kadar gerek ticaret, gerekse sanayide ‘Kayseri etkinliği var’ denilse de, bu öngörü avunmadan öte bir anlam ifade etmiyor.
Evet doğru... Kayseri zengin işgücü ve potansiyel altyapısı ile hem ticaret, hem de sinai üretimde adından söz ettiren bir kent. Ancak ne var ki, bu avantajlarına karşın, değişim sürecine gereği gibi uyum sağlayacak adımları attığı pek söylenemez. Hele ki, ‘marka’ üretip,’prestij’ geliştirecek, teknoloji ağırlıklı yatırımlar bahsinde...