Yakıcı probleme abes tartışma
Başbakan Tayyip Erdoğan ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği camiası arasında devam eden istihdam tartışması gittikçe anlamsızlığa doğru kayıyor. Kıdemli dil ustaları böyle tartışmaları 'abesle iştigal' fiiliyle anlatmayı uygun görürlerdi; yani, yararsız meşguliyet!
Gerçi, bu tartışmada 'abes' olan, istihdam-işsizlik probleminin 'yakıcı' varlığı ve Başbakan Erdoğan'ın yerinde vurgulamasıyla, Türkiye için 'milli soruna' dönüşmüş olması değil.
Tartışmayı yararsız ve daha başında sonuçsuz kılan husus, aslında ekonomi açısından çok bileşenli olduğu kadar 'matematik' içeriğe sahip bu problemin tüm elementlerinden soyutlanarak tartışma ortamına atılması.
Hal böyle olunca 'Her TOBB üyesi 1 işçi alsa…' tavsiyeli çözüm önerisi, bir zamanlar milyarlık nüfusuna bakıp 'Her Çinli100gram fındık yese…' (Yoksa, 1 portakal mıydı?) ümidine bağlanan 'ihracat hamlesi' fantazyasına benzemekten kurtulamadı.
Çünkü, her Çinli'ye 100 gram fındık veya 1 portakal yedirmek ne kadar zor hattâ imkânsız idiyse, Türkiye'nin çoğunluğu ortalama 1-3, bilemediniz 1-9 çalışanlı ekonomisinde her işletmeye özellikle kriz şartlarında ilave 1 işçi sokmak da o kadar zor hattâ imkânsızdı.
Hiç olmazsa…
Ancak, tartışma bu haliyle çözüme hizmet etmese de istihdam-işsizlik probleminin gerçek boyutlarıyla kavranmasına katkıda bulundu: İşsizliğin 'yapısal' bir problem olduğu keşfedildi. Problemin 'milli" karakter kazandığı kabullenildi. Milli karakterli yapısal işsizlik probleminin, mevcut ekonomik yapı içinde çözülemeyeceği anlaşıldı.
Şöyle anlaşıldı:
Hükümetin kriz nedeniyle aldığı bazı özendirici tedbirler istihdam üzerinde beklendiği ölçüde etkili olamadı. Türkiye İstatistik Kurumu'nun verileri ortada; işsiz sayısı ve oranı azalmadı, aksine arttı.
Hangi şartlarda? Türkiye ekonomisinin 2009 yılı son çeyreğinde durgunluktan çıkıp hafiften de olsa büyümeye başladığı söylenen şartlarda. İstihdamda anlamlı bir artış 2009 yılı son çeyrekte başlayan büyümenin 2010 yılında hızlanarak devam edeceği savunulan şartlarda da pek mümkün görünmüyor.
Kanıt TOBB anketi. Soruluyor oda ve borsa başkanlarına: 2010 yılında şirketinizdeki istihdam ne olacak? Soruyu 501 kişi cevaplandırıyor. Sonuç, yüzde 60 değişmez, yüzde 26 azalır, yüzde 14 artar.
Arka planı görmek
Belki şu da anlaşıldı: İstihdam-işsizlik problemi, ekonomide kısa vadeli ya da nispi dönemsel iyileşmeler dışında, uzun vadeli çözüm planlaması gerektiriyor. Ekonominin üretim tabanını yeni bir ölçeklemeyle yeniden düzenlemeyi öngören bir program, teşvik ve yönlendirme sürecinden söz ediyorum.
İzlediğimiz tartışma verimsizliğine rağmen arka planında bu ihtiyacı barındırıyor. İllerin, bölgelerin ekonomi kanaat önderleri, iş dünyası liderleri istihdam-işsizlik problemi bağlamında kilit bir noktaya dikkati çekiyorlar:
Mevcut teşvik sistemi ekonominin üretim tabanını iller, bölgeler ve yöreler ölçeğinde yenileyici, ölçek büyütücü, iş yaratıcı, yaygınlaştırıcı etki yaratamıyor. Dolayısıyla sil baştan yapılandırılmalı.
Diğerine de ben dikkati çekeyim: İşsizliğin yapısal bir problem olduğunu nihayet fark edenler bu kavramdan ne anladıklarını da açıklamalılar. Çünkü, bu lâf Türkiye'de çok su kaldırmıştır. Ülkece, milletçe 30 yıldır 'yapısal reform' sarhoşuyuz, halimiz ortada!