Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak
Parlamentomuz geçen hafta anayasada geçici değişiklik yaptı. Değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihte milletvekilleri hakkında Adalet Bakanlığına, Başbakanlığa veya TBMM Adalet Komisyonu’na intikal etmiş ve yargı sürecinin işletilmesi için izin talep eden dosyalar, dokunulmazlıkların parlamentoda kaldırılmasına gerek kalmaksızın işleme konulacak. Bu değişikliK bizatihi anayasaya aykırı olabilir. Her dosyanın ayrı bir karar gerektirdiğini, bu yetkinin geçici bir madde ile askıya alınmasının yetki devri olduğunu, anayasaya aykırı olduğunu düşünmek mümkün. Kanaatimce, belirli bir dönem için istisna hükmü getirmek anayasanın eşitlik ilkesini de ihlal ediyor. Yasanın yürürlüğe girdiği günün ertesi günü suç işleyen bir milletvekilinin olağan dokunulmazlığa sahip olması gibi tuhaf ama eğlenceli olmayan bir durumla karşı karşıyayız.
Parlamentonun önündeki dokunulmazlık dosyalarını usulüne göre karara bağlaması mümkündü. Ancak Cumhurbaşkanımızın ısrarıyla harekete geçen parlamento, teröre destek verdiklerini ileri sürdüğü HDP milletvekillerinin bir an önce yargılanması için anayasa değişikliğine razı oldu. Haklarında yargılama talep edilen milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasının tek tek görüşülmesinin bir dizi sakıncası daha var. Dosyaların görüşülmesi esnasında bir kısım milletvekilinin pek de hoş işler yapmadıkları ortaya dökülecek, bu zevatın mensup olduğu partiler, başta iktidar partisi olmak üzere, ya mahcup düşmek ya da temsilcilerini feda etmek gibi bir tercihle karşı karşıya kalacaklardı.
Eğer ana muhalefetimiz desteklemeseydi, değişikliğin kabulü için halkoylaması gerekecekti. CHP lideri, bu olasılığın başkanlık sistemi önerisi ile birleştirilebileceğini, çok kutuplaştırıcı bir kampanya sonucu ülkenin istemediği bir duruma sürükleneceğini düşünerek, anayasaya aykırı olabileceğini teslim ettiği değişikliği destekledi. Şimdi, HDP yanında, partisine mensup bazı milletvekilleri anayasa mahkemesine başvurmuş bulunuyorlar. Ana muhalefet partimiz bir yandan siyasi bir sorunu anayasa yargısına göndererek onun da yıpranmasına, diğer yandan olaylar anayasanın bu defalık ihlalini gerektiriyor diyerek, hukuk devlet ilkesinin zayıflamasına zemin hazırlamıştır. Böylece kaçınmak istediği kutuplaşmayı önleyebilecek midir? Sanmam. Bir kere, HDP’li milletvekillerinin yargılanması ve üyeliklerinin düşürülmesi mümkündür. Bu eylemin nasıl bir kutuplaşma yaratacağını düşünmek bile istemiyorum. İkinci olarak, bu işlemin ardından gelecek bir ara seçim AKP’ne anayasayı halkoylaması ile değiştirebilecek bir çoğunluk verecektir. Üçüncü olarak, başkanlık sistemi için yapılacak bir halkoylaması sırasında iktidar partisinin yoğun bir kutuplaştırma siyaseti izleyeceği konusunda kuşkum bulunmuyor. Ana muhalefetimizin izlediği yol hepimizi yağmurdan kaçarken doluya tutulma tehlikesine atmıştır.