Yabancının portföyü hızlı eridi
İçeride siyasi tutuklamalar ve bunu protesto için başlatılan toplumsal eylemlerin damga vurduğu mart ayının son iki haftasında, yabancıların Türk hisse senetleri ve tahvillerindeki portföy yatırımlarından yaptıkları satışlarla 4 milyar dolara yakın sermaye çıkışı yaşandı.
Merkez Bankası verilerine göre, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı’nın 19 Mart’ta gözaltına alınması üzerine son iki gününde piyasalarda sert dalgalanmaların yaşandığı 14-21 Mart haftasında yabancıların hisse senedi portföylerindeki satışları ile 443,6 milyon, devlet iç borçlanma senetlerindeki (DİBS) satışları ile de 439,5 milyon dolarlık çıkış yaşandı. Aynı hafta yabancılar özel sektör tahvillerinde (ÖST) ise 3,4 milyon dolarlık bir alım yaptı. Böylece söz konusu haftada yabancı portföy yatırımlarındaki çözülme ile toplam net sermaye çıkışı 879,8 milyon dolar oldu.
Haftalık bazda tarihi en büyük çıkış
Türkiye’de siyaset sahnesindeki gelişmelerin yabancı yatırımcı açısından etkisi izleyen haftada artarak devam etti. Tutuklama kararının çıkmasının ardından İstanbul başta çeşitli illerde kitlesel eylemlerin başladığı, siyasal ve sosyal gerilimin zirve yaptığı 21-28 Mart haftasında ise yabancı çıkışları tarihi rekor kırdı. Anılan haftada yabancıların hisse senedi portföyünde 651,9 milyon, DİBS portföyünde 2 milyar 388,1 milyon ve ÖST’lerde 47,6 milyon dolar olmak üzere toplam çıkış 3 milyar 87,6 milyon dolara yükseldi.
21-28 Mart’ta yabancıların DİBS portföyündeki ve toplam portföy yatırımlarındaki haftalık çıkışların Merkez Bankası’nın ilgili verileri yayımlamaya başladığı 11 Eylül 2020’den bu yana gerçekleşen en yüksek hacim olduğu belirlendi.
Merkez Bankası’nın son 238 haftayı kapsayan veri setine göre, yabancıların DİBS portföyünde bundan önceki en yüksek haftalık çıkış 1 milyar 490,9 milyon dolarla 31 Ocak-7 Şubat 2025 haftasında yaşanmıştı. Anılan haftada yabancıların Türk menkul kıymetleri portföyündeki toplam çözülme de 1 milyar 530 milyon dolar olmuştu. Toplam portföyde bir haftada yaşanan en yüksek çıkış ise 2 milyar 4,5 milyon dolarla 19-26 Mart 2021’de gerçekleşmiş, bunun da 1 milyar 191 milyon dolarlık kısmı yine DİBS’lerdeki çözülmeden kaynaklanmıştı.
Yabancı DİBS ve hisse portföyü 11,8 milyar dolar eridi
Yurt dışı yerleşiklerin Türk menkul kıymetlerinden oluşan portföyünün (stok) piyasa değeri ise 14-21 haftasında 9 milyar 241,2 milyon ve 21- 28 Mart haftasında 2 milyar 515,3 milyon dolar olmak üzere iki haftada 11 milyar 756,5 milyon dolar küçülerek 45 milyar 663,9 milyon dolara indi. Anılan iki haftadaki azalmanın 6 milyar 609,2 milyon doları Borsa’daki, 5 miyar 74,3 milyon doları DİBS, 73 milyon doları da ÖST portföyündeki değer kaybından kaynaklandı.
Yabancıların menkul kıymet portföyünün 11 Eylül 2020’de 26,3 milyar dolar olan değeri, ilk kez 24 Mayıs 2024 haftasında 50 milyar doları aşmıştı. Aylık bazda bu yıl ocakta 54,6 milyar, şubatta 52,7 milyar dolar olan yabancıların Türk menkul kıymet portföyü, 14 Mart itibarıyla 57,4 milyar dolara kadar ulaşmıştı.
Küresel belirsizlikle risk büyüdü
İçeride kırılgan ekonomik dengelere yansıyarak dalgalanmalara yol açan siyasi ve sosyal gerilim devam ederken, ABD’nin 2 Nisan’da açıkladığı ve dünya ekonomisinde taşları yerinden oynatan radikal gümrük tarife değişiklikleri ile küresel planda da artan gerilim ve belirsizlik buna eklendi. ABD’nin dış ticaretinde Çin başta rakip ülkelere ağır vergiler getirmesi küresel ticaret savaşları yeniden alevlendi. Karar üzerine tüm dünya borsalarında sert düşüşlerle finansal piyasalarda çalkantılı bir döneme girildi.
İçeride yaşanan ve ekonomik dengeleri olumsuz etkileyen gerilimin yanı sıra dünyada artan belirsizlikler ve devam etmesi beklenen finansal dalgalanmalar dolayısıyla ülkedeki yabancı sıcak parada daha büyük boyutlarda kaçış olasılığı, ciddi risk oluşturuyor.
Merkez Bankası 41,5 milyar dolar kaybetti
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da aralarında bulunduğu çok sayıdaki kişiye yönelik 19 Mart’ta başlatılan operasyon sonrası ortaya çıkan gerilim sürecinde yerleşiklerin dövize atağı nedeniyle yükselen kurları dengelemek için Merkez Bankası’nın yaptığı döviz satışları ile swaplar hariç net rezervi 61,1 milyar dolardan 19,3 milyar dolara geriledi.
Gerilimin ardından ekonomi yönetimi, piyasaları kontrol altına almak için ek önlemler uygulamaya koyan Banka’nın bu dönemde uğradığı rezerv kaybı 26 milyar dolardan fazla bir bölümünü sürecin ilk üç gününde olmak üzere toplamda 41,5 milyar dolara ulaştı. Banka, bu satışların 39,2 milyar dolarının rezervlerden, 2,3 milyar dolarının ise fiziki olmayan vadeli döviz işlemlerinden gerçekleştirdi.
Kaçış eğilimi güçlenirse
“Para ile para kazanma” esasına dayanan ve faiz-kur makasından yararlanarak spekülatif kazanç hedefleyen sıcak para yatırımları, Borsa’daki hisse senedi ve borçlanma senetlerine park eden yabancı parasının yanı sıra, yüksek faiz cazibesiyle ülke merkez bankası ve bankalarında tutulan efektif ve mevduatlar, ülkenin kamu ve özel sektörüne kullandırılan kısa vadeli krediler ve kısa vadeli ticari kredileri de kapsıyor. Düşük getirili bir ekonomiden sağlanan kaynakla, yüksek getirili bir ekonomideki finansal araçlara yapılan kısa vadeli yatırımlar, ilgili ülkenin ulusal parasının diğer dövizler karşısındaki değeri düştüğü ya da sabit kaldığı durumlarda, yüksek getiriler sağlıyor.
Siyasal alanda ve ekonomide risklerin artması durumlarında, sıcak para fonları hızla pozisyon değiştirme imkânı sayesinde ülkeden kaçabildiği için bulunduğu ekonomi için risk oluşturuyor. Sıcak para getiren yabancıların, siyasi istikrarsızlığın giderek artacağı algısının güçlenmesi durumunda çıkışların hızlanarak sürebileceği belirtiliyor.
Böyle durumlarda genelde önce Borsa’daki hisse senetleri ve ülke tahvillerine park etmiş yatırımlarda çıkış yaşanıyor. Kısa vadeli spekülatif yabancı sermaye yatırımlarındaki ani çıkışlar, kur şokları, ani faiz yükseltme ve benzeri radikal önlemler olma zorunluluğu doğurabiliyor, büyük hacimli çıkışlar ekonomik dengeleri alt üst edebiliyor.
Türkiye'nin risk primi arttı
ABD’nin açıkladığı gümrük vergileri ve bazı ülkelerin buna misilleme niteliğindeki kararları üzerine dünya borsaları sert düşüşler yaşarken ardından Türkiye'nin risk primi de hızla yükseldi. Ülkenin kredi ödeyebilme durumunu gösteren ve beş yıllık Türk tahvillerinde 19 Mart’ta 255 olan kredi risk primi (CDS), gerilim sürecinde 377 baz puanla son bir buçuk yılın en yüksek düzeyini gördü, 7 Nisan itibarıyla 372 düzeyinde oluştu. 10 yıllık tahvillerde ise 21 Mart’ta 400’e yaklaşan CDS, inişli çıkışlı bir seyirle yüksek düzeyini korudu.
CDS’nin yükselmesi, borçlunun iflas riskinin, yani borçlarını geri ödeyememe olasılığının arttığı anlamına geliyor. Başka deyişle yükselen CDS değerleri, ülkenin borç yükümlülüklerini yerine getirme kapasitesi konusunda piyasa kaygılarını yansıtıyor. Artan risk pirimi, borçlanma senedi olarak ülke tahvillerine ilgiyi azaltıyor, bunları elinde bulunduranları satışa yöneltiyor.