Yabancıların geçen haftaki alımı 1 milyar doları aştı
Yabancıların hisse senedi ve devlet iç borçlanma senedi alımları geçen hafta rekor düzeye ulaştı. Yabancılar, 12-16 Haziran günlerini kapsayan beş gün içinde net olarak 1 milyar 7.5 milyon dolarlık alım gerçekleştirdiler.
Yani geçen hafta ortalama olarak her gün 200 milyon doların üstünde alım yapılmış oldu.
Bir haftada gerçekleştirilen 1 milyar doları aşkın alımın 252 milyon doları hisse senedi, 756 milyon doları da devlet iç borçlanma senedinden oluştu.
Kısaca yabancı yatırımcılar olarak ifade edilen yurt dışında yerleşiklerin haziran ayındaki alımı da son haftadaki yüklü alımın etkisiyle 1.3 milyar doları buldu.
Vurgulamakta yarar var. Yurt dışında ikamet eden, yani bulundukları ülkelerde yerleşik Türk vatandaşlarının alıp sattıkları hisse senedi ve devlet iç borçlanma senetleri de yabancılar başlığında verdiğimiz işlemler kapsamında. Ama tanımı kısa tutmak adına genel bir ifade olarak yabancılar kavramı kullanılıyor, biz de öyle yapıyoruz.
Merkez Bankası verilerine göre, yabancı yatırımcıların yılbaşından 16 Haziran'a kadar olan beş buçuk aylık süredeki alımlarının toplamı da 5.6 milyar doları buldu. Yabancılar, bu sürede 2 milyar 224 milyon dolarlık hisse senedi, 3 milyar 368 milyon dolarlık da devlet iç borçlanma senedi alımı gerçekleştirdiler.
Bu veriler Merkez Bankası tarafından açıklanıyor. Merkez Bankası, söz konusu verileri oluştururken kaynak olarak hem kendi veri tabanını, hem de Takasbank ve Merkezi Kayıt Kuruluşu ile saklama hizmeti veren bankalar ve aracı kurumların verilerini kullanıyor.
79 milyar dolarlık varlık var
Yurt dışında yerleşiklerin elindeki hisse senedi ve devlet iç borçlanma senetlerinin tutarı 16 Haziran itibariyle 79 milyar 60 milyon dolara ulaştı.
Bu tutarın 47 milyar 838 milyon dolarını hisse senedi, 31 milyar 222 milyon dolarını da devlet iç borçlanma senedi oluşturuyor.
TL döviz girdiği için artmıyor
Türk Lirası, uzunca bir süredir dar bir bantta hareket ediyor. Dolarda bir ara 3.50'nin altı da görüldü ama genel olarak 3.50-3.55 gibi bir aralık söz konusu. Belli ki yabancı girişi ve bu sayede artan döviz arzı döviz kurunun yükselmesini önleyen bir etki yapıyor.
Ne var ki bu döviz bizim değil; Türkiye'ye para kazanmak amacıyla getiriliyor ve bir süreliğine bir anlamda emanet ediliyor. Bu dövizin her an geri gitme olasılığı da var tabii ki.
Ekonomide çarkların dönebilmesi için bu dövize ihtiyacımız var. Ama yabancı bizim menkul kıymetlerimizi almak suretiyle döviz getiriyor, diye döviz kazandırıcı faaliyetleri savsaklama lüksümüz de bulunmuyor.
Unutmamak gerek; bu döviz emanet, bizim değil, bize borç olarak verilmiş bir para ve her zaman geri götürülmesi de söz konusu.
Dolayısıyla bizim özellikle döviz kazandırıcı faaliyetleri; yani ihracatı, turizmi, taşımacılığı artırmamız ve bu yolla döviz kazanmamız gerekiyor. Bunları yapabildiğimiz ölçüde büyüyecek, yurt içinde işlerin ve üretimin canlanmasını sağlayacak ve işsizliği aşağı çekebileceğiz zaten.
Yoksa, tümüyle yabancının getireceği dövize bel bağlarsak, taşıma suyla değirmen döndürmeye çalışan konumuna düşeriz, ki bu da bir yere kadar sürdürülebilir. Ya da o suyu getirenlerin isteklerine (örneğin yüksek faiz gibi) boyun eğmek zorunda kalırız.