Yabancıların DİBS piyasasına girmek istiyor görünmesi yanıltıcı

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Dolar 2.33’ü, 2.34’ü buldu. Yükselmekte olan faiz günlerdir yüzde 10’un üstünde seyrediyor. Aslında gelecek günlerde TL’nin daha da değer yitirmeyeceği, faizin daha artmayacağı bilinebilse, devlet iç borçlanma senetlerine yatırım yapmak için ideal günlerden geçiyoruz. Özellikle yabancılar açısından. 

Düşünsenize; bir yabancı yatırımcı dolar 2 lirayken yatırım yapmış olsa ve yüzde 8 faizli bir DİBS alsaydı, 1.000 doları bir yıl sonra 2.160 liraya çıkacaktı. 2.160 lirayla da değil 1.000 dolarını kurtarmak, ancak 923 dolar alabilecekti. Yani zarardaydı. 

Oysa şimdi aynı yatırımcı 1.000 dolarını 2.33’ten TL’ye çevirse ve yüzde 10 faizli DİBS’e yatırım yapsa, bir yıl sonra parası 2.563 liraya çıkacak. Dolar bir yıl sonra 2.56’nın altında kaldığı takdirde, bu yatırımcı karda. Yok eğer dolar 2.56’yı da geride bırakırsa, o da zarar edecek.

Ama; dolar bir şekilde hızla geri döner, bir yıl sonra örneğin 2.10 düzeyinde gerçekleşirse, bu yatırımcının bir yıl sonra 2.563 liraya çıkacak parası, 2.10’luk kur üzerinden 1.220 dolar edecek. 

Yani dolar bazında tam yüzde 22 getiri. Yani, ekmek kadayıfının kaymaklısı!

Giriş var, ama...

Dövizi TL’ye çevirmek için iyi bir kur düzeyi söz konusu. Ama kurun daha da artmayacağı bilinirse...

Getirilecek paraya yüksek faiz var, ama faiz daha da yükselmezse...

Yani içinde bulunduğumuz koşullar, “kur daha dave çok hızlı artmazsa” ve “faiz daha da yukarı gitmezse” yabancı yatırımcının yeniden Türkiye’ye gelmesi için, daha hızlı bir şekilde gelmesi için ideal koşullar taşıyor. 

Elimizdeki son veriler, 10-17 Ocak haftasına ait ve sanki yabancı yatırımcı Türkiye’ye yeniden dönüyor izlenimi veren rakamlar dikkatçekiyor. Yabancı yatırımcıların ya da teknik ifadeyle yurtdışı alacaklıların 10 Ocak’ta 105.3 milyar lira nominal değerde olan devlet iç borçlanma senetlerinin tutarı, bir haftada 1.9 milyar liralık artışla 107.2 milyar liraya çıktı. Bu senetlerin piyasa değerindeki artış, faiz yükseldiği için 1.6 milyar lirada kaldı. (Faizin yükselmesi, fiyatın düşmesi anlamına geldiği için.) 

Yabancıların borçlanma senetlerinde 1.9 milyar liralık artış oldu; ancak kur da yükseldiği için döviz cinsinden artış 411 milyon dolarda kaldı. Piyasa değerinde TL bazında 1.6 milyar olan artışa karşılık, döviz bazındaki artış ise 245 milyon dolar olarak belirlendi.
Yabancı yatırımcının elindeki DİSB 10-17 Ocak haftasında 1.9 milyar lira artarken, yerli yatırımcının elinde bulundurduğu DİBS’in nominal tutarında 2 milyar, piyasa değerinde 4.1 milyar lira azalma oldu. Döviz bazındaki azalmaise nominal tutarda 2.2, piyasa değerinde 3.3 milyar dolar olarak hesaplandı. 

Bunlar, görünür rakamlar. Merkez Bankası’nın fiyat değişimleri ve kur hareketlerinden arındırılmış biçimde aldığı farka göre, yurtdışı alacaklıların DİBS stoku 10-17 Ocak haftasında 943 milyon dolarlık artış kaydetti. 

Yani, bir artış var. Ancak, hep denir ya, şeytan ayrıntıda gizli, bu artışın kaynağı ne acaba?

Artışın kaynağı bizim bankalarımız

Yurtdışı alacaklıların elindeki iç borçlanma senetlerinin nominal tutarının 10-17 Ocak haftasında 1.9 milyar liralık artış gösterdiğini belirttik. “Aman ne güzel” diyebilir, “Yabancılar geri dönüyor, sıkıntı aşılıyor” diye kendimizi avutabiliriz. Ama biraz detaylı bakınca, yurtdışı yerleşikler başlığı altında söz konusu hafta içinde DİBS alanların ağırlıkla yurtiçindeki bankaların yurtdışı şubeleri olduğunu görüyoruz. 

Yurtiçi bankaların yurtdışı şubeleri bir haftada portföylerini 1.9 milyar lira büyüttüler. Aynı hafta yabancı bankalar da 468 milyon liralık DİBS aldılar. Banka dışı kesim ise 469 milyon liralık satış yaptı ve böylece toplamdaki artış 1.9 milyar lira oldu. Yani eğer yurtiçi bankaların yurtdışı şubelerinin bu yüklü miktardaki alımı olmasaydı, yabancı yatırımcının DİBS stoku TL bazında nominal olarak sabit kalacak, piyasa değeri açısından gerileyecek, döviz bazında ise çok daha belirgin bir düşüş olacaktı.

Yani eğilimde bir düzelme yok! Yabancı yatırımcı görünürde DİBS yatırımını artırdı, ancak gerçekte yön hala aşağı doğru. 

Son haftadaki eğilimin yönü

Eğer devlet iç borçlanma senetlerine yabancılar yeniden ilgi göstermeye, ciddi tutarlarda yatırım yapmaya başlamış olsalardı, enazından net yatırım tutarı pozitif olsaydı, herhalde dövizde geçen haftaki hızlı çıkışı yaşamazdık. Dolar, bir haftada 2.21’den 2.33’e, euro 3’ten 3.16’ya çıkmazdı.

Ancak, kur artışı tek başına yabancı hareketine bağlanamaz elbette. Belki yabancı yatırımcı yeniden DİBS piyasasına giriyordur da, döviz talebini körükleyen başka etkenler vardır. 

Örneğin, reel sektör. Geçen yılın ekim ayı sonundaki verilere göre, reel sektörün döviz pozisyonu açığı 164 milyar dolar düzeyinde. Hani, kur artışı ekonomide kalıcı tahribat yaratmaz deniliyor ya, bu görüşü savunanlar çıkıp 164 milyar dolarlık pozisyon açığının nasıl olup da reel sektörde tahribat yaratmayacağını açıklasa, ne güzel olur!

Diyelim reel sektör çok “rahat”, umursamıyor bile 164 milyar dolarlık pozisyon açığını, “Ha dolar 2 lirayken kapatmışım açık pozisyonumu, ha 2.40’tan, 2.50’den” diyor... “Denizde kum, bende TL, bastırırım TL’yi, alırım doları, kapatırım pozisyonumu.” Varsayalım ki böylesine rahat. 

Döviz talebinin bir ayağı daha var; vatandaş. Eğer döviz trenine vatandaş da binmek isterse, seyreyleyin gümbürtüyü, çığ daha da büyüyecek demektir.

tablo-086.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar