Yabancıların bir haftada 268 milyonluk DİBS almasının nedeni ne?

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Yabancı yatırımcılar şubat, mart ve nisan aylarında toplam 4.3 milyar dolarlık hisse senedi ve devlet iç borçlanma senedi aldıktan sonra 4 Mayıs operasyonuyla oluşan belirsizlik ortamında bir anda alımlarını sona erdirdikleri gibi satışa başlamışlardı. Nitekim mayıs ayının ilk haftasında hisse senedi ve DİBS'te 481 milyon dolarlık net satış gerçekleştirilmişti. 

Ama mayısın ikinci haftasında pek de beklenmeyen bir gelişme oldu. Yabancı yatırımcılar hisse senedi satmaya devam ettiler, buna karşılık devlet iç borçlanma senedinde yüklü sayılabilecek bir miktarda alım yaptılar. 9-13 Mayıs günlerini kapsayan haftada yabancıların 174 milyon dolarlık hisse senedi sattıkları, buna karşılık 268 milyon dolarlık kamu kağıdı aldıkları görüldü.

Peki ne oldu da yabancı yatırımcılar yeniden devlet iç borçlanma senedi aldılar ki... 4 Mayıs'taki Başbakan değiştirme operasyonunun yarattığı kaotik ortam tümüyle yok mu olmuştu yani... 

Yabancı yatırımcıyı tedirgin eden koşullarda bir değişiklik yoktu. Hükümet özünde değişmiyordu tabii ki, iktidarda yine AKP vardı. Başbakan değişecekti, değişti de nitekim, hükümet üyelerinde de yer değiştirmeler ya da bakanlığa yeni getirilecek isimler olabilecekti. 

Herkesin merak ettiği ekonomi politikasında ne gibi değişikliklere gidileceğiydi. Bazı radikal adımlar atılacağı bekleniyordu beklenmesine ama bunun boyutunu kestirmek zordu.  Ama temelde beklenen, artık üstünde çok sık ve yoğun biçimde durulan faiz konusunda eskiye göre çok daha belirgin adımlar atılmasıydı.

Bu adımların atılması nasıl sağlanacaktı... Ya Merkez Bankası'nın yeni yönetimine daha yoğun baskı uygulanacaktı, belki de baskıya zaten gerek kalmayacaktı, ya da Merkez Bankası yasasında düzenlemeye gidilecekti. Yani özünde bir şeyler olacaktı.

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu da işte tam da hükümetin değiştiği günlere denk gelen bir günde, 24 Mayıs'ta (yarın) toplanacaktı. Bir önceki toplantıda gecelik borç verme faiz oranı yüzde 10.50'den yüzde 10'a indirilmişti. Biliniyordu ki öyle çeyrek puanlık, yarım puanlık indirimler siyasileri tatmin etmekten çok uzaktı. Daha yüklü miktarlarda indirime gidilmesi isteniyordu.

Faiz indiriminin etkisi 

Yabancılar faizin indirilmesinin çok güçlü olasılık haline geldiği bir dönemde niye bir hafta gibi kısa bir sürede 268 milyon dolarlık DİBS almışlardır ki? 

Yanıt, aslında soruda gizli: "Yabancılar faiz indirileceği için alım yaptılar."

Bunu çok somut olarak ortaya koyma şansına kimse sahip değilse de yapılan yorumlar bu yönde. 

Vade sonundaki nominal değeri 100 lira olan ve bugün için örneğin yüzde 10 faizli olarak, yani bu oranda iskontoyla (100/1.10=90.9) 90.9 liraya el değiştiren bir kağıdın fiyatı, Merkez Bankası faizi birden ve hızlı bir şekilde aşağı çektiği takdirde, örneğin yüzde 10'dan yüzde 7'ye çektiği takdirde, (100/1.07=93.5) 93.5 liraya yükselir. 

Yani elinde kağıt bulunduranlar, faiz düştüğünde bundan karlı çıkarlar. Faiz yüzde 10'dan yüzde 7'ye indirilse, eldeki kağıdın fiyatı bir çırpıda yüzde 2.9'a yakın artarak 90.9 liradan 93.5 liraya yükselir. 

İşte öyle görünüyor ki; bir yanda "Faiz inmeli, öyle çeyrek puanlarla olmaz, çok daha yüksek oranlı indirimlere gidilmeli" söylemleri, diğer yanda Merkez Bankası Başkanı'nın değişmesi ve ekonomi yönetiminin de büyük ölçüde değişeceği beklentisi, "Faiz indiriminden kaçış yok ve bu kez yüklü bir indirim gelecek" beklentisini iyice körükledi. 

Rakamlar da ortada. Merkez Bankası yarınki toplantısında faizi belirgin bir şekilde indirdiği takdirde elinde görece yüksek faizden alınmış kağıt bulunduranlar, bundan ekstra kar sağlayacaklar. 

İşte bu gelişmeler ve beklentiler, sanırız önceki hafta gerçekleşen 268 milyon dolarlık devlet iç borçlanma senedi alımını açıklıyordur. 

Devamı gelmeyebilir

Ama bu demek değil ki faizin artırılacağı beklentisi tek başına çok önemli bir etkendir ve yabancı yatırımcı Türkiye'de kamu kağıdı alımına yüklenir. TL, FED'in haziran ayında faiz artırma olasılığının daha da arttığına dönük kaygılardan dolayı giderek daha hızlı değer yitiriyor. İşte TL'deki değer kaybı, Türkiye'de elde edilecek karı silip süpürme durumuna gelirse, bu kaygı iyice depreşirse, işte o zaman bizdeki faize kimse bakmaz. 

Dolayısıyla mayısın ikinci haftasında gerçekleşen alım bizi yanıltmamalı. Bu, uzun soluklu bir portföy yatırımın işareti olarak görülemez. 268 milyon dolarlık alım, olsa olsa faizin mutlaka düşürüleceği beklentisine dayalı çok kısa süreli iyi kar elde etme çabasının bir sonucudur. Hepsi o kadar...  

Merkez yarın ne yapar? 

Murat Çetinkaya, Merkez Bankası Başkanlığı koltuğuna oturduktan hemen sonra gerçekleşen Para Politikası Kurulu toplantısında rahattı. Koşullar faiz indirimi için çok elverişliydi, yarım puanlık indirim de kimse için sürpriz olmamıştı. 

Ama yarınki toplantı öncesinde durum farklı. Dışarıdan hiç de hoş bilgiler, veriler gelmiyor. Ama içerideki baskı da hafiflemek bir yana her geçen gün artıyor. 

Şu durumda yarınki toplantıda ne çıkar, kestirmek zor. Faiz düşürülse yabancı için tüm beklenti bitecek; hem yeni yatırım portföy yatırımı gelmeyecek, hem mevcutlar çıkmak için iyi bir fırsat yakalamış olacak. 

Faiz düşürülmese ya da çok az düşürülse bu kez de hükümetle ve özellikle de Saray'la ipler daha şimdiden gerilmiş olacak. Öyle anlaşılıyor ki, Merkez Bankası yönetimi yarın en zor kararlarından birini alacak. 

catsvddsvvds.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar