Yabancılara göre Erdoğan-Gülen savaşı ekonomiyi nasıl etkileyecek?
Yabancılara göre Erdoğan-Gülen savaşı ekonomiyi nasıl etkileyecek?
İç kamuoyunda olduğu gibi uluslararası medya ve analistler de Türkiye’deki son dershane tartışmasını ve bu haftaki yolsuzluk operasyonlarını, Başbakan Tayyip Erdoğan ile Fethullah Gülen cemaati arasındaki güç savaşının adımları olarak görüyorlar. Son yolsuzluk operasyonu ve buna karşı hükümetin emniyet teşkilatında yaptığı görev değişiklikleri, iki eski ortak arasındaki kavganın şiddetinin yıkıcı düzeye tırmanması olarak değerlendiriliyor.
Uluslararası basın, yatırım analistleri ve bloglarda Erdoğan-Gülen savaşının doğurabileceği politik ve ekonomik sonuçlar konusunda şu yorumlar öne çıkıyor:
• Erdoğan’ın Gülen’e karşı tavrını şimdi sertleştirmesinin nedeni, cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde, Gülen cephesinin elini görmek istemesi. Son dönemde birçok konuyu “paranoya” haline getiren Erdoğan’ın, “Gülen-İsrail ekseni”nin kendisini devirmek istediğine inanması da, savaşın şimdi patlak vermesinin bir nedeni olarak değerlendiriliyor.
• Savaştan hangi tarafın galip çıkacağını öngörmek için henüz çok erken olduğu söyleniyor.
• Gülen’in devlet içindeki gücünün oy oranından daha yüksek olduğu kabul ediliyor.
• Erdoğan, giderek daha otoriter bir lider haline geldiği için içeride ve dışarıda sert eleştirilerle karşılaşıyor.
• Muhalif açıklamalar yapan işadamlarının şirketlerine vergi soruşturmaları açılması ve bu yolla cezalandırılmaları dikkat çekiyor. Son dönemde vergi soruşturması açılan iş adamları arasına Gülen yanlısı olanlar da eklendi.
• Yolsuzluk davasının yürüme biçimi ve ne hızla yürüyeceği, Türkiye’de hukukun üstünlüğüne güvenin artması veya azalmasında etkili olacak. Hükümetin polis şeflerini görevden alması, bu konuda olumsuz işaret olarak değerlendiriliyor.
• Hukukun üstünlüğü ve düzgün işlemesi, yabancı doğrudan yatırımcılar için hayati önemde bir husus. Bu noktada çatışan iki tarafıın da hukukun üstünlüğü konusundaki sicilinin iyi olmadığı not ediliyor. Türkiye’nin bu sınavdan kötü not alarak çıkması, uzun vadede yabancı sabit sermaye yatırımlarının azalmasına neden olur. Bu da büyüme hızını azaltan bir etki yaratır.
• AKP bu yolsuzluk operasyonunu atlatsa bile gelecek seçimleri kazanabilir. Ancak oy kaybına uğrar ve seçimi ancak küçük bir farkla kazanır. Bu durumda zayıf bir koalisyon hükümeti ortaya çıkabilir. AKP içindeki kavga, bu zayıf hükümetin zamanla daha da zayıflamasına yol açabilir. Bu da ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyecektir.
• Eğer iktidar değişirse, izlenen politikalarda önemli değişiklikler olabilir. Bu değişiklikler sosyal ve demokratik imkanların genişlemesiyle topluma olumlu yansıyabilir. Ama bunların muhtemel sonucu da ekonomik büyümeyi yavaşlatıcı yönde olacaktır. Muhalefet partilerinin akıllı bir politika izlemeleri halinde bu piyasalar için olumlu olabilir, ama şimdiye değin muhalefet partileri böyle bir işaret vermediler.
• Politik risklerin artmasının, ABD Merkez Bankası’nın (FED) para musluklarını kısmaya başlamasının Türkiye’ye yapacağı olumsuz etkinin şiddetini artıracak.
• Yolsuzluk soruşturması doğru bir şekilde yürütülmezse, kısa vadede Gezi olayları benzeri sokak gösterileri de çıkabilir.
• Şu ana kadar Erdoğan’ın gelecek yılki seçimlerle güçlü bir cumhurbaşkanlığına geçeceği yerine de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ya da Erdoğan’ın tayin edeceği zayıf bir adayın başbakan olacağı kanaati hakimdi. Ancak gezi olayları bu ihtimali büyük ölçüde ortadan kaldırdı.
• Buna rağmen Erdoğan, öyle ya da böyle iktidarda kalmak isteyecektir. Son gelişmeler karşısında Erdoğan’ın üç dönem sınırını kaldırarak başbakan olarak yoluna devam etme ihtimali iyice arttı.
• Bu durumda Gül’ün ikinci kez Cumhurbaşkanı seçilme ihtimali de artmış olacak. Ancak tüm bu hesaplar, yolsuzluk soruşturmalarının nasıl yürütüleceğine ve yolsuzluk iddialarının bizzat Erdoğan’a ne kadar bulaşıp bulaşmayacağına göre çok değişebilir.
• Bu değerlendirmeler yapılırken, Türkiye’nin Uluslararası Şeffaflık Kurumu’nun yolsuzluk ve rüşvet araştırmalarındaki notunun kötü olmasına da dikkat çekiliyor. Türkiye bu konudaki notu 50 ile “ciddi yolsuzluk düzeyi”nin tam sınırında bulunuyor. Global Yolsuzluk Barometresi 2013 raporuna göre “Türkiye’de son iki yılda yolsuzluklar artış gösterdi.İzinlerin alınması sırasında rüşvet arttı. Ayrıca politik partilerin karıştığı üst düzey yolsuzluklar fazla dikkat çekmeye başladı.” Bu arada IMF başta olmak üzere uluslararası kurumların son yıllardaki uyarılarına rağmen Türkiye’nin kara para aklamasına karşı önlemlerini yeterince güçlendirmemiş olmasına da dikkat çekiliyor.