Yabancılar referandumda ne istiyor
Mevcut konjonktürde en önemli sorun kısa vadede ekonomide nelerin yapılacağıdır. Ekonomistler doğal olarak yapısal reformlara ağırlık verilmesini istiyor. Tabii bunları söylemek dışarıdan kolaydır. 2016’da Türkiye’nin başına gelmedik olay kalmadı. Artçı sarsıntılar da devam ediyor. Geçen sene yaşananların, ekonomi ve finans piyasaları üzerindeki etkileri ortadadır. Bu nedenle orta-uzun vadeden ziyade kısa vadede atılacak adımlar önemlidir. Vergi indirimleri ve teşviklerle ekonomi destekleniyor. Kritik konu yabancı yatırımcıların Türkiye’ye tekrar nasıl çekileceğidir.
Yabancı finans kurumlarının Hazine’nin ihraç ettiği finansal araçlara olan ilgisine bakarak, ‘‘Yabancılar Türkiye’ye uzak duruyor’’ yorumu yapılabilir. Batı medyasında Türkiye ile ilgili ağırlıklı olarak negatif haberler çıkıyor. Bunlardan etkilenen yatırımcıların Türkiye algısı bozuluyor. Diğer taraftan uzun vadede Türk şirketlerinin fırsatlar sunacağını düşünen yabancılar var. Aslında yabancı yatırımcıları kategorize etmek gerekiyor. Örneğin bizim Arap ülkelerinden beklentimiz fazladır. Oysa Basra Körfezi’ndeki ülkeler arasında Türkiye’ye yatırım yapmaya sıcak bakmayanlar da var. Bu bölgedeki stratejik ortaklarımız Katar ve Suudi Arabistan’dır. Bu ülkeler her daim Türkiye’de yatırım yapıyorlar. Öte yandan Birleşik Arap Emirlikleri daha mesafeli duruyor. Dubai ve Abu Dabi’de, Türkiye’nin bilhassa dış politikasıyla ilgili eleştirel makaleler yayımlanıyor. Görünen o ki bu bölgelerden yatırımların çekilmesi, Türkiye’nin Suriye’de atacağı adımlara bağlı olacak. Suriye politikamızda bir netlik olmadığı için Dubai ve Abu Dabi merkezli sermayenin gelmesi zor olabilir. Ben Asya ülkeleriyle olan temasımızın artması gerektiğini düşünüyorum. Bu bölge ihmal ediliyor. Arap ülkelerinin yatırımları politik gelişmelerden fazlaca etkilenir. Asyalılarda duygusallık yoktur. Uzun vadeli düşünürler. Kazanç fırsatı varsa gelirler. Çin, Türkiye’de zaten yatırım yapıyor. Önümüzdeki dönemde Çin menşeli yatırımlar artabilir. Asya’dan başka ülkelere de ağırlık verilmelidir. Dünyada yatırımlar yapmak isteyen Asya ülkeleri var.
Batıda çıkan olumsuz Türkiye haberlerine, euro bölgesi ülkeleriyle ile yaşanan gerginliklere rağmen Hollanda’nın enerji devi Vitol, Petrol Ofisi’ni satın aldı. Böyle şirketler bir ışık görünce yatırım yapıyorlar. Türkiye ekonomisinde eleştirilecek unsurlar çoktur. Yüksek enfl asyon ve işsizlik oranları gibi hayati sorunlar ortadadır. Türkiye’nin genç bir nüfusu ve tüketim ağırlıklı bir ekonomisi var. Bu etmenler uzun vadeli düşünen yatırımcıların iştahını kabartıyor. 16 Nisan’daki referandum bu yatırımlar açısından belirleyicidir. Gözlemlediğim kadarıyla fırsatçı, yüksek getiri arayışında olan yabancılar referandum sonucunun ‘evet’ olmasını istiyor. Hayır oyunun kazanmasının, bir erken seçimi ve dolayısıyla belirsizliği getireceğini düşünüyorlar. Belirtmeye çalıştığım nokta, yabancı yatırımcıların Türkiye’de uzun vadede ışık görmesidir.
Hükümetin atacağı majör adımlardan birisi de Türk şirketlerinin yatırımlarının dışarıya çıkmasını önlemektir. Arka arkaya yaşanan olaylar moralleri bozdu. Her şirketin kendine göre bir hesabı olabilir. Ancak ekonomi yönetimiyle belli bir ölçeğin üzerindeki şirketler arasında bir iletişim sorunu var. Halka arz aşamasındaki bazı şirketler, yabancı borsalara kote olmaya hazırlanıyorlar. Türkiye’de KOBİ’lere destek verilmesi doğrudur. Fakat prestij açısından büyük şirketlere ihtiyaç var.