Yabancılar 15 Temmuz Türkiyesi’nde ekonomiye nasıl bakıyor?
15 Temmuz darbe girişimi ve ardından gelişen politik sürecin etkileri, sadece politik alanla sınırlı kalmayacak ve ekonomiyi de yakından etkileyecek. Ekonominin seyrini içerideki siyasi ve ekonomik aktörler kadar, global fonların ve uluslararası yatırımcıların tavrı da belirleyecek.
Bu nedenle yabancıların 15 Temmuz’un ve sonrasında Türkiye’nin sürüklendiği siyasi zeminin ekonomiyi nasıl etkileyeceği konusundaki yorumları önemli.
Bir önceki yazımızda yabancıların 15 Temmuz Türkiye’si hakkında yaptıkları politik yorumları özetlemeye çalışmıştık. Bugün de yabancı analistlerin 15 Temmuz ve sonrasının ekonomik etkilerini nasıl değerlendirdiklerini özetlemeye çalışacağız.
Yapılan değerlendirmeler iki temel soru üzerinde odaklanıyor. Birincisi “Darbe girişimi ve sonrasındaki gelişmelerin, global ekonomi ve piyasalara etkisi olur mu, nasıl olur, ne kadar olur?” sorusuna yanıt arıyor. İkincisi ise darbe ve sonrasındaki siyasi gelişmelerin Türkiye ekonomisini nasıl etkileyeceği konusuna odaklanıyor.
Birinci soruya verilen yanıt genelde Türkiye’deki gelişmelerin global ekonomi ve piyasaları pek etkilemeyeceği şeklinde. Bu noktada tartışmalar darbe girişiminin, petrol fiyatlarına etkisi ve yükselen piyasalara etkisi noktasında odaklanıyor.
Dünya petrol taşımacılığının yüzde 3’ünün boğazlardan deniz yoluyla, yüzde 3’ünün de boru hatlarıyla Türkiye üzerinden taşındığına dikkat çeken değerlendirmeler, Türkiye’deki istikrarsızlıkların ancak kısa süreli olarak petrol yollarında tıkanıklığa yol açacağı görüşünde birleşiyor. Bu nedenle petrol fiyatlarında ortaya çıkacak bir etkinin kısa süreli ve güçsüz olacağı vurgulanıyor.
Darbe girişiminin, yükselen piyasalara yönelik kaygıları az da olsa artıracağı ama bunun çok büyük bir farklılık yaratmayacağı da ortak bir görüş. Bu noktada global fonların Türkiye’deki yatırımlarını zaten oldukça azaltmış oldukları belirtilerek, Türk piyasasındaki kayıpların global fonlara etkisinin de sınırlı kalacağı belirtiliyor.
15 Temmuz ve sonrasındaki siyasi gelişmelerin Türkiye ekonomisine etkilerinin olumsuz yönde olacağı ortak bir görüş olarak öne çıkıyor. Bu etki birinci olarak turizm gelirlerinin azalması, ikinci olarak yabancı kaynak girişinin azalması şeklinde ortaya çıkacak.
İç karışıklıklar ve Atatürk Havalimanı’na yapılan kanlı IŞİD saldırısı sonrasında zaten ciddi bir tehdit altında olan turizm gelirlerinin, darbe girişimi sonrasında iyice olumsuz etkileneceği vurgulanıyor.
Darbe girişimi ve sonrasındaki siyasi gelişmelerin doğrudan yabancı sermaye yatırımlarında bir yavaşlamaya yol açabileceği ve global sıcak par tercihlerinde Türkiye’nin çekiciliğini iyice azaltacağı vurgulanıyor.
Bu arada Türkiye’nin kredi notunun yatırım yapılabilir seviyenin altına düşürülmesi halinde, mevcut portföy yatırımlarında zorunlu çıkışların yaşanmasının tahribatının yüksek olacağı belirtiliyor. Ayrıca bankaların finansman kaynakları içinde yabancı fonların ağırlığını dikkat çekilerek, bankaların dış kaynak bulmakta zorlanacağı ve bunun büyümeyi ciddi ölçüde etkileyebileceği hatırlatılıyor.
Darbe girişimi başarısız olmasına rağmen, bu etkilerin sınırlı ve geçici olacağı pek de düşünülmüyor. Tam tersine 15 Temmuz sonrasında anti-demokratik gidişin güçlenme ihtimali, olumsuz ekonomik etkilerin de güçlenme ihtimalini doğuracağı yorumu yapılıyor.
İçeride hukuk devleti ve kuvvetler ayrılığından uzaklaşarak yönetimdeki otoriterleşmenin iyice güçlenmesi, dışarıda ise Avrupa Birliği ve ABD ili ilişkilerin bozulması ihtimalinin, ekonomi için büyük risk oluşturduğu değerlendirmesi yapılıyor. Bu durumun jeopolitik riskleri de artırarak Türkiye’nin global piyasalara olumsuz etkisini de artıracağı belirtiliyor.
Özetle iç politikada anti-demokratik gidiş güçlenirse ekonomideki tahribat artacak, demokrasi yönünde bir gidiş ortaya çıkarsa ekonomi de bundan olumlu etkilenecek.