Yabancı yatırımcıya ‘ortak’ olabilmek…
Yerliyi çok görmüştüm de TÜİK’i eleştirirken, yabancıya rastlamamıştım.
O da oldu…
Büyükelçilerden biri…
Derdini anlattı:
“Bazı firmalarımız Türk ortakla, Türkiye’de yatırım planlıyor.
Kısacası ortak arıyor.
Ortaklık teklif edeceği firmayı da önceden tanımayı istiyor.
Ve firma hakkında bilgi toplamamızı rica ediyor.
Ama toplayamıyoruz.
TÜİK’te dahi böyle bir veri bulamıyoruz.”
Anladım ki, çaresizlik suçlu aratıyor…
Galiba bizden öğreniliyor!
Top hemen TÜİK’e atılıyor!
Yabancı sermayeye ihtiyaç duyuyoruz…
Bu yönde yoğun çaba da harcıyoruz…
Ancak, dünya ülkelerine yapılan yabancı yatırımların sadece binde birini çekebiliyoruz…
Farklı pazarlar kazanmak ve teknoloji geliştirebilmek için kısa vadede yabancı ortaklara ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde, yabancıların bu türde arayışlarına, sitemlerine yanıt verememek bizim sorunumuz, bizim çaresizliğimiz olmalı aslında…
İstatistiksel yöntemler, toplanmış verilerin özetlenmesi veya açıklanması amacıyla kullanılır.
Yani istatistik biliminde, veriye ihtiyaç duyulur.
Verileri ise ilgili kurumlar kuruluşlar sağlar.
Tüm dünyada böyledir bu.
Mesela tarım hakkındaki istatistikler için sağlıklı tarım; sanayi hakkındaki istatistikler için sağlıklı sanayi verileri gerekmektedir.
Bu veriler Türkiye’de var mıdır?
Tabii ki vardır ve başta Maliye olmak üzere bakanlıklardadır.
Bu veriler ‘kayıt dışı’ nedeniyle tam olarak toplanamıyorsa, toplanabilenler ise ‘özele müdahale’ gibi nedenlerle paylaşılmıyorsa, TÜİK ne yapsın?
Büyükelçilerle, ticari ataşelerle, yabancı işadamlarıyla konuşurken hep aynı nokta üzerinde duruyorlar.
“Türkiye’ye yatırım için tüm dünyadan yoğun ilgi var.
Biz de ilgileniyoruz.
Ancak birlikte yatırım için önce partneri tanımamız gerekiyor.”
Çözüm mü?
Finlandiya iş dünyasının, Türkiye’de de yatırım planlayan önemli isimleriyle bir aradaydık önceki hafta…
Bu konu orada da ilk maddeydi…
Öneride sunuldu:
“Biz de bir kurum var.
Vergi daireleri ile ortak veri tabanını kullanarak firmalar hakkında (firma sorumluları, firmanın kuruluş tarihi, çalışan sayısı, cirosu, vergi dairesi ile işbirliği, firmanın bankalarla ilişkisi ve kredibilitesi vb.) risk analizi yapıyor.
O anlayışta bir kuruma ihtiyaç var Türkiye’de.
Bu kurum, genel olarak firmalarınıza olan güveni ve dolayısıyla yatırımları ve ticaretinizi artırır.”