Yabancı yatırımcı Kapıkule Sınır Kapısından giriş yaptı
Borsa İstanbul’da 8 bin puan civarında yaşanan savaş sürüyor. Bu süreçte yabancı finans kuruluşlarından Türkiye'ye ilişkin olumlu değerlendirmeler art arda gelmeye devam ederken yabancı yatırımcılar da hem tahvil hem de hisse senedi piyasasında alımlarını artırmaya başladı.
Yüksek volatilite ile birlikte son 2 aydır denge arayışında olan Borsa İstanbul cephesinde 8000 puan üzerinde tutunma çabası devam ediyor. Şuan kritik ortalamaların üzerinde teknik olarak pozitif görünüm korunurken 8000 puan üzerinde kaldıkça da bir önceki zirve seviyeleri hedef konumda kalmaya devam edecek.
Ancak son haftalarda hareket çok seçici sektör ve hisselerde yoğunlaşmış durumda. Bu anlamda hisse bazında seçici davranmak kritik önem taşıyor. Endekste yaşanan bu seçici hareketin ardında da temel olarak 2024 yılının ilk yarısına ilişkin beklentiler ve girişlerinin artmaya başladığını gözlemlediğimiz yabancı yatırımcıların tercihleri kritik rol oynuyor.
Bu yılın başından Mayıs sonundaki genel seçimlere kadar volatil ve zayıf bir seyir izleyen BIST 100 endeksi, seçim belirsizliğinin sona ermesi ve yeni ekonomi yönetimiyle birlikte uygulamaya konan daha öngörülebilir, rasyonel ve şeffaf politikaların etkisiyle ciddi bir toparlanma yaşadı.
Mayıs ayı sonundan buyana yaklaşık %75 değer kazanan BIST100 endeksinde yılbaşından beri getiri de %45’lere ulaşmış durumda. Ancak özellikle son dönemde sektör ve şirket bazında getirilerdeki ayrışma iyice belirginleşmeye başladı. Sektör endeksleri arasında yılbaşından bu yana en çok kazandıran, %165 yükselişle sigorta olurken bankacılık endeksi yüzde 75 yükseldi.
Son dönemde iletişim, havacılık, gıda perakende gibi sektörlerde pozitif ayrışma eğiliminde. Otomotiv, cam, demir çelik gibi sektörler ise endeksin gerisinde kalıyor. Bu ayrışmanın temelinde seçim sonrası, enflasyonla mücadeleyi öncelikleyen yeni politika setinin yarattığı ekonomik tablo olduğunu söylemek gayet mümkün. %8,5 düzeyinde TCMB politika faizi bu süreçte %40 seviyesine yükselirken ekonomide yeni bir dengelenme süreci yaşanıyor.
İç talebi bastırmaya yönelik atılan adımlar sürerken diğer taraftan, özellikle ihracata yönelik üretimi artırıma çabasının öne çıktığı bu süreçte bir yandan da yüksek faizin şirketleri ve yatırımcı tercihlerini yönlendirmeye başladığını görüyoruz. TCMB verilerine göre, 24 Kasım haftası itibariyle ortalama ticari kredi faizi yüzde 52,19 ile 2002'den bu yana en yüksek seviyeye çıktı.
Bireysel kredi faizlerinde de ortalama yüzde 60 seviyesindeki seyir devam ediyor. Ortalama mevduat faizleri de %46 düzeylerinde. Gelinen bu faiz seviyeleri ve önümüzdeki birkaç çeyrek boyunca ekonomide kaçınılmaz görünen yavaşlama süreci yatırımcı tercihlerinde ister istemez bir dönüşüme neden olmuş durumda.
BIST cephesinde 6,5 düzeyindeki FK oranı (2024 kar beklentilerine göre bu oran 4,5-5 düzeyinde) temel anlamda hala ciddi bir iskontoya işaret ediyor olsa da %50’lere dayanmış olan sabit getirili enstrümanların portföylerdeki ağırlığı artıyor.
Hissede kalmaya devam eden yatırımcılarda büyüme ve faiz duyarlılığı yüksek olan otomotiv, beyaz eşya, cam, demir-çelik gibi sektörlerden; talep esnekliği düşük, büyüme duyarlılığı zayıf, defansif ve kendi hikayesi olan, iletişim, gıda ve gıda perakendeciliği, enerji dağıtım, sigorta ve havacılık gibi sektörlere yöneliyor. Diğer taraftan seçim sonrası yeni ekonomi yönetiminin uyguladığı politikalar sonrası uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından Türkiye'ye ilişkin olumlu değerlendirmeler art arda gelmeye devam ederken yabancı yatırımcılar da hem tahvil hem de hisse senedi piyasasında alımlarını artırmaya başladı.
Her ne kadar daha yoğun bir girişi 2024 yılında bekliyor olsak da, özellikle BIST cephesine gelen yatırımcıların ağırlıklı olarak BIST-30 dahilindeki banka ve büyük sanayi şirketlerini ( likidite ve ucuz çarpan dolayısıyla) tercih ediyor olması da endekste son dönemde gözlemlediğimiz sektör ve hisse bazındaki ayrışmanın önemli nedenlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. 2024 beklentilerinin satın alınmaya başladığı bu dönemde bir süre daha mevcut eğilimlerin bu yönde şekillenmeye devam edeceğini düşünüyoruz.