Yabancı yatırımcı çekmek için şeffaf yönetim kurulları şart

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN [email protected]

Türkiye’de yönetim kurullarının işler hale getirilmesi için 2012’de yapılan düzenlemeyle yönetim kurullarına bağımsız üye ve en az bir kadın üye zorunluluğu getirildi. 2013’te ise şirketlerden toplumsal cinsiyet eşitliği için kendilerine bir hedef koymaları ve gelişmeleri raporlamaları istendi. Bu önlemlere rağmen şirketlerin yönetim kurullarında kadın üye sayısı azaldı. Bunun üzerine Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu “Bağımsız Kadın Direktörler” projesini hayata geçirdi. Geçtiğimiz Aralık ayında, proje kapsamında hazırlanan “Bağımsız Kadın Direktörler Türkiye 2014” raporu açıklandı. Rapora göre, BIST'te yer alan şirketlerinin yüzde 44.1’inin yönetim kurullarında hiç kadın üye yok. Genel toplamda kadın üye oranında artış olmamasına rağmen bağımsız yönetim kurulu üyeleri arasında kadın üye oranı 2013’e göre artış gösterdi. 2014 yılında yeni atanan bağımsız yönetim kurulu üyelerinin yüzde 24’ü kadın oldu. 

Geçtiğimiz günlerde görüşlerini aldığım Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği Başkanı Mehmet Göçmen de, Türkiye’de şirketleri yönetim kurullarının değil, başkanlarının yönettiğini söylemişti. 
Türkiye'deki bu durum ışığında, İktisadi Kalkınma Vakfı’nın Yeditepe Üniversitesi ile birlikte düzenlediği Avrupa Birliği’nde Şirketler Hukuku konulu konferansta Prof. Marco Ventoruzzo'yu dinledik. Prof. Ventoruzzo, işletmeler hukuku konusunda uzman bir isim. ABD Penn State Hukuk Fakültesi ve Milano Bocconi Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan Ventoruzzo, İtalya “Kurumsal Yönetişim” Yasası'nı hazırlayan komitede görev yapmış ve 2001-2008 yılları arasında İtalyan Menkul Kıymetler Borsası’nda özel hukuk danışmanı görev almış. 

Ventoruzzo'nun öncelikle dikkat çektiği konu şu: "Ülkeye yabancı yatırımcı çekmek istiyorsanız, yönetim kurullarının esnek ve şeffaf bir yapıya sahip olması gerekiyor." Ventoruzzo, Türkiye'de yönetim kurullarına bağımsız üye ve en az bir kadın üye zorunluluğu getiren düzenlemenin olumlu bir gelişme olduğunu ifade ediyor. 

Ventoruzzo bu konuda İtalya'nın bir adım daha ilerini gittiğini ve yönetim kurullarına küçük hissedarları temsil eden direktörleri dahil ettiğini söylüyor. Bu direktörler, sermayeyi kontrol eden büyük ortaklardan bağımsız bir ses olarak, yönetim kurullarında küçük hissedarların haklarını temsil ediyorlar. Ventoruzzo her ne kadar bu uygulamanın iş dünyasının bazı kesimlerinden tepki gördüğünü söylese de, büyük hissedarları kontrol etmek açısından gerekli olduğunu düşünüyor. Azınlık hissedarlarının haklarını savunan bir şirketin toplumdaki imajı da daha güçlü oluyor.
Bu uygulama şu için İtalya'ya özel. Bir kaç küçük örneği de İspanya'da var. Türkiye'ye baktığımızda ise hala tam olarak kurumsallaşmayı başaramayan aile şirketlerinin olduğunu; yönetim kurullarını aile bireylerinin oluşturduğunu görüyoruz. Aslında İtalya'da da durumun çok farklı olmadığını söylüyor Ventoruzzo. 

Geleceğin iş dünyasında sürdürülebilir bir şirket olmanın temeli ise şeffaflıktan, hesap verebilirlikten, esneklikten geçiyor. En büyüklerin olduğu kadar en küçüklerin de kendilerini temsil edebildikleri, haklarını koruyabildikleri ortamlara ihtiyaç var. Bu yüzden, Ventoruzzo'nun bahsettiği küçük hisseedarları temsil eden bağımzsız yönetim kurulu direktörleri Türkiye'nin de üzerine düşünmesi gereken bir konu olmalı.    
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar