Yabancı takas oranında dip seviyeye gelmiş olabilir miyiz?

UZMAN GÖRÜŞÜ
UZMAN GÖRÜŞÜ [email protected]

Hakan Tezcan / Yatırım Finansman

Uluslararası fon istatistiklerine bakıldığında 2010 yılının tersine bu yılbaşından itibaren gelişmekte olan ülke piyasalarından bir çıkış, gelişmiş ülke piyasalarına ise bir girişin olduğu göze çarpıyor. Bu durumu yurtiçindeki yabancı takas oranı istatistiklerinden ve dünya endekslerine göreceli olarak çizilen İMKB-100 grafiklerinden de izlemek mümkün. Yılbaşından itibaren bakıldığında yabancı payının %66.2'den %63.4'e gerilediği, İMKB-100 endeksinin de gelişmekte olan ülke endekslerinden arındırılmış dünya endeksine göre %10 daha kötü performans gösterdiği görülüyor. Peki, bundan sonra bu durum İMKB lehine değişebilir mi? Açıkçası son dönemde açıklanan dış ticaret verilerine ve yüksek petrol fiyatlarına baktığımızda cevabımızın "evet" olması zor. Üstelik hem gelişmekte olan hem de gelişmiş ekonomilerde artık merkez bankalarının gündeminde enflasyonla mücadele programı yer alıyor. Bu nedenle merkez bankaları politika faiz oranlarını ya artırıyor ya da artış olabileceği yönünde beklenti oluşturuyor. Dolayısıyla, özellikle hisse senedi piyasalarının son iki yıldır beslendiği "düşük faiz, bol likidite" ortamı yavaş yavaş terk ediliyor. Öte taraftan bir süredir gözlerden uzak kalan Euro bölgesindeki sorunlar da devam ediyor. Kredi derecelendirme kuruluşlarının son değerlendirmeleri, bölge ülkelerinin borç sorunlarına ilişkin kaygıları yeniden gündeme taşıyacakmış gibi duruyor. Dahası, ECB'nin politika faiz oranlarında artışa gitme olasılığını yüksek sesle dile getirmeye başlamış olması, mevcut risklerin giderek artabileceğine işaret ediyor. Peki, tüm bu gelişmeleri bizden daha yakından izlediğini tahmin ettiğimiz global ölçekteki bazı büyük aracı kurumlar, neden son dönemde "Türkiye'nin ağırlığını artır" yönünde tavsiyelerin yer aldığı raporlar yayınlıyor? Aslında raporların içeriğinde temel olarak vurgulanan husus: Rusya'nın yerine Türkiye'yi almanın artık daha cazip hale geldiği. Bunda tabii yılbaşından itibaren %25'in üzerinde artan petrol fiyatlarının desteğinde yaklaşık %18 yükseliş kaydeden Rusya borsasının, bu dönem içinde İMKB'nin %27 üzerinde getiri sağlamış olmasının payı büyük. Ancak Kuzey Afrika ve Ortadoğu'da devam eden karışıklıklar nedeniyle petrol fiyatlarındaki yüksek seyrin korunacağının tahmin edildiği bir dönemde böyle bir değişimin öngörülmesi de ilginç. Aslında bu türden tavsiyelerin tipik bir portföy ayarlaması mı yoksa temel dinamikler açısından kalıcı bir tavsiye mi olduğunu zaman gösterecek. Yine de benzer raporların yayınlanmaya devam etmesi halinde Türkiye'ye en azından belli bir miktarda fon akışının olması muhtemel. Belki o zaman, Kasım 2010'dan itibaren yaklaşık beş yüzde puan gerileyerek %63.42 seviyesine kadar inmiş olan yabancı takas payının da yukarı yönde hareket etmeye başladığına tanık olabiliriz. Söz konusu oranın Mart 2009 tarihinde global krizin yaşandığı bir dönemde en düşük %62.1 seviyesine kadar gerilediğini ve o dönemde de İMKB-100 endeksinin 25.000 seviyesinin altında olduğunu hatırlatmak isteriz.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Euro nereye koşuyor? 03 Ağustos 2017