Yabancı şirketlere yapılan hizmet ödemelerinin vergilendirilmesinde dikk
Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 30'uncu maddesine göre, dar mükellefiyete tabi kişilere yapılan serbest meslek kazançları, gayrimaddi hak bedeli, faiz ve temettü ödemeleri üzerinden (avanslar dahil), nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından kurumlar vergisi kesintisi yapılması gerekmektedir. Bununla birlikte, ödemenin yapıldığı dar mükellef kurumun mukimi olduğu ülke ile Türkiye arasında imzalanan Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması varsa anlaşmanın ilgili hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
Dar mükellef kuruma yapılacak ödemelerin Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması'nın hükümlerinden yararlanabilmesi için "gelir üzerinden alınan vergilere ilişkin mükellefiyet tesis ettirmiş olması" ve "mukimlik" konularının ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir.
1) Ödeme yaptığınız şirketin hangi ülkenin mukimi olduğundan emin olun
Merkezi başka bir ülke olan şirketlerin Türkiye ile anlaşması olan ülkelerdeki bürolarından fatura düzenleyerek, sanki o ülkenin mukimi imiş gibi bir hava verdiklerine şahit olduk. Ayrıca bazı hukuki yapıların özelliklerinden kaynaklanan sebeplerle o ülke mukimi kabul edilmediklerini gördük.
Önceki deneyimlerimize dayanarak, "adi ortaklık" olarak faaliyet gösteren ve genel olarak Limited Liability Partnership ("LLP") veya Kommanditgesellschaft ("KG") vb. hukuki formda örneklerini gördüğümüz dar mükellef kurumlar, mukimi olduğu ülke mevzuatına göre, "transparan ya da pass-through-" olarak değerlendirilmektedir. Burada "transparan -pass-through" ifadesi ile kastedilen, dar mükellef kurumların elde ettiği gelirin vergisel olarak, adi ortaklığın ortaklarının geliri olarak değerlendirileceğidir. Bu sebeple ilgili gelirin vergilemesi de, nihai olarak kurumun mukimi olduğu ülke ile Türkiye arasındaki Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması'na değil, ortakların mukimi olduğu ülke ile Türkiye arasındaki Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması'nın hükümlerine bakılması gerekmektedir.
Nitekim Maliye Bakanlığı verdiği muktezalarda yurtdışında mukim ve ilgili ülke mevzuatına göre "adi ortaklık" olarak faaliyet gösteren şirketlerin gelirlerini;
- "Adi ortaklığın ortaklarının geliri" olarak, ve
- "Kurumun kendisinin değil, ortaklığın ortaklarının mukimi oldukları ülkelerin yetkili makamlarından alacakları mukimlik belgesini ibraz etmeleri halinde, ortakların gerçek kişi veya kurum olmaları dikkate alınarak" değerlendirmektedir.
Prensip olarak, söz konusu kazanç ve iratların vergilenmesinde, mükellefiyet durumlarına ilişkin olarak ilgili dar mükellef kurumun gerçek ya da tüzel kişi ortaklarınca sağlanacak belgelerin değerlendirilmesi gerekir. Bu kapsamda Türkiye ile mükimi olunan ülke arasındaki Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması (varsa) hükümlerinden, ilgili ülkenin yetkili makamlarından alınan vergi mükellefiyetine ilişkin olarak hazırlanan belgeye dayanılarak yararlanmanın uygun olabileceği kanaatindeyiz.
2) Mukimlik belgesi alın
Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması 1 no'lu sirkülerinde, çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları hükümleri anlaşmaya taraf ülkelerde mukim olanlara uygulandığından, anlaşmalardan yararlanmak isteyenlerin tam mükellef oldukları ülkenin yetkili makamlarından mukimlik belgesi almaları gerektiği ifade edilmiştir.
Buna göre, dar mükellef kurumun Türkiye'de elde ettiği kazanç ve iratların ilgili çifte vergilendirmeyi önleme anlaşma hükümleri çerçevesinde vergiye tabi tutulabilmesi için ilgili ülkenin yetkili makamları tarafından düzenlenerek imzalanmış mukimlik belgesinin aslının ve tercüme bürolarınca tercüme edilmiş örneğinin (i) ilgili vergi dairesine veya (ii) kendilerine yapılan ödeme üzerinden vergi sorumlularınca vergi tevkifatı yapılması durumunda ise vergi sorumlularına ibraz edilmesi gerekmektedir.
Mukimlik belgesinin ibraz edilmemesi durumunda ise ilgili anlaşma hükümleri yerine iç mevzuat hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
3) Çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarındaki 183 günün hesabı
Bilindiği üzere 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun (KVK) 30/1(b). maddesi uyarınca, dar mükellefiyete tabi kurumların serbest meslek kazançları üzerinden, avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından kurumlar vergisi kesintisi (tevkifat) yapılır. İlgili vergi oranı 2009/14593 sayılı B.K.K.'ya göre %20 olarak uygulanmaktadır.
Bununla birlikte, dar mükellef kurumun mukimi olduğu ülke ile Türkiye arasında Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması bulunması halinde ilgili anlaşma hükümlerine bakılması gerekmektedir. Çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarında serbest meslek kazancını düzenleyen 14'üncü maddesine göre, dar mükellef kurumun serbest meslek faaliyetleri veya benzer nitelikteki diğer faaliyetler dolayısıyla elde ettiği gelir, genel olarak, 'hizmet veya faaliyetlerin icra edildiği süre veya süreler herhangi bir kesintisiz 12 aylık dönemde (bazı anlaşmalara göre bir takvim yılı içinde), 183 günü aşarsa, söz konusu gelir Türkiye'de vergilendirilebilir' şeklinde ifade edilmektedir.
a)Tüm işler + adam gün
Türk vergi otoritesi, Türkiye'de 183 gün kalış süresinin hesaplanmasında hem dar mükellef kurum tarafından farklı projeler veya başka şirketler için yapılsa bile Türkiye'de icra edilen bütün işleri, hem de Türkiye'ye gelen her bir personeli ayrı ayrı (adam gün hesabıyla) dikkate almaktadır. Örneğin, 5 kişinin Türkiye'de 40 gün kalması toplam 200 gün olarak değerlendirilmektedir.
b)"Sen" kes, "o" iade istesin
Türk vergi otoritesinin görüşü, dar mükellef kurumun Türkiye'de serbest meslek faaliyetlerini icra etmesi durumunda, ilgili serbest meslek ödemeleri üzerinden tevkifat yapmak zorunda olan vergi sorumlusunun, tevkifat yükümlülüğünün doğduğu sırada, dar mükellef kurumun serbest meslek faaliyetinin icrası için Türkiye'de 12 aylık dönemde (veya bir takvim yılı içinde) 183 günü aşan bir süre kalıp kalmadığını bilme imkanına sahip olmadığından söz konusu ödemeler üzerinden vergi tevkifatı yapılması yönündedir. Vergi otoritesi bu görüşüne paralel olarak, dar mükellef kurumların 12 aylık dönemde (veya bir takvim yılı içinde) 183 günü geçmemeleri durumunda tevkifat yoluyla kesilen vergilerin iadesini talep edebilecekleri yönünde görüş vermektedir.
4) Anlaşmaları brüt yapın
Bununla birlikte, özellikle yurtdışından alınan danışmanlık hizmetleri için yapılan sözleşmeleri incelediğimizde net ücret üzerinden anlaşma yapıldığı görülmektedir. Böylesi bir durumda, yukarıdaki bilgileri de dikkate aldığımızda, stopaj yükü, ticari sebeplerle hizmeti alan ve serbest meslek ödemeleri üzerinden tevkifat yapmak zorunda olan vergi sorumlusunun üzerinde kalmaktadır. Halbuki, dar mükellef kurum yapılan ödeme üzerinden Türkiye'de kesilen verginin söz konusu kurumlar tarafından kendi mukimi oldukları ülkenden ödeyecekleri vergiden mahsup etme imkanı olabilmektedir. Bu durumun, danışmanlık sözleşmeleri hazırlanırken önem arzeden bir husus olduğunu belirtmek isteriz.
5) Taahhütname alın
Şayet hizmeti veren yabancı kuruma yapacağınız ödemelerden başlangıçta stopaj yapmıyorsanız, en azından ileride herhangi bir problem çıkarsa Mali İdare'nin talep edeceği tüm vergi ve cezaların kendilerinden talep edileceğine dair bir taahhütname alın. Ancak hizmeti veren dar mükellef kurumdan Türkiye'de 183 gün kalınmadığına dair alınan taahhütnamelerin vergisel sorumluluğu ortadan kaldırmadığını ancak hukuki (ticari) olarak sorumluluğun paylaşılmasını sağladığını belirtmek isteriz.