Yabancı riskten kaçıyor, görece daha az kazançlı repoyu tercih ediyor

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Yabancıların devlet iç borçlanma senedi piyasasındaki yatırım tercihleri, son haftalarda belirgin bir değişime işaret etmeye başladı. Merkez Bankası'nın kur hareketi ve fiyat değişiminden arındırarak hesapladığı veriler, yabancı yatırımcıların doğrudan DİBS almak yerine, getirisi görece daha az olan repoyu tercih ettiklerini ortaya koyuyor. 

Bu durum, özellikle 20-27 Haziran haftasında çok belirginleşti. Söz konusu hafta yabancıların doğrudan DİBS alımları 108 milyon dolar oldu. Ancak buna karşılık, gerçekleştirilen repo işleminin tutarı 1 milyar 673 milyon doları buldu. Bu tutar, repo işlemlerinde şimdiye kadar bir haftada gerçekleştirilmiş en büyük tutara işaret ediyor. Yani yalnızca 2014'ün değil, tüm yılların rekoru 20-27 Haziran haftasında kırılmış durumda. 

Repoda söz konusu hafta rekor düzeyde işlem yapılmasının altında yatan en büyük etken kuşkusuz 24 Haziran'daki Para Politikası Kurulu toplantısı ve o toplantıda faizin az ya da çok, mutlak surette düşeceği beklentisiydi. 

Yabancı yatırımcı, Başbakan Erdoğan'ın faiz konusundaki sert çıkışından hemen sonra, yani mayısın son haftasında rekor düzeyde DİBS almış ve yine yüklü miktarda repo yapmıştı. 23-30 Mayıs haftasında doğrudan alımı gerçekleştirilen DİBS 1.3 milyar doları aşmış, yapılan repo da 588 milyon dolar olmuştu. Yani yabancılar, söz konusu hafta içinde DİBS'e 1.9 milyar dolarlık yatırım yapmışlardı. Bu "Türkiye aşkı"nın nedeni belliydi. Her ne kadar biz faiz lobisini, faizin yükselmesinden para kazananlar sanıyorsak da, lobi aslında faizin düşmesinden para kazanırdı. Bir kez daha vurgulamakta yarar var; görece yüksek faizden, yani düşük fiyattan kağıt almak, sonra da bu kağıdı düşük faizden, yani yüksek fiyattan satmak iyi bir kazanç kapısıydı. Türkiye de davul çala çala faizin düşürülmesi gerektiğini, düşürüleceğini açıklıyordu. Şu durumda, faiz düşmeden önce kamu kağıdı almaktan daha akıllıca ne olabilirdi ki! 

Ağırlık repoya kayıyor 
Kuşkusuz devlet iç borçlanma senedi almak, repo yapmaya göre daha karlı. Ama her zaman kar ve risk kol kola! Ne kadar çok kar söz konusuysa, risk de o ölçüde yüksek. Bir devlet iç borçlanma senedini vade dolmadan satmak mümkünse de, en azından repodaki gibi getiri garantisi yok. Oysa repoda vade kısa, hatta çoğu kez gecelik, getiri de garanti. 

Faizlerin, son dönemde genel yön aşağı olmakla birlikte orta vadede dalgalanma riski göstereceği bir ülkeye, ulusal parasının her an yüksek oranda değer yitirme olasılığı bulunan bir ülkeye yatırım yapmak biraz cesaret ister. İşte yabancı da bu riske girmeyip, doğrudan DİBS almak yerine, repo yapmayı tercih ediyor. 

Yabancı yatırımcı bir haftada 1.7 milyar dolara yakın repo yaptı diye bu tutarda bir paranın Türkiye'ye girdiğini, yani sıcak para girişi olduğunu düşünmek de pek doğru değil. Bu para bir zaman girmiş zaten, Türkiye'den de pek çıkmıyor. Üç gün bir yere park ediyor, kimi dönem hisse senedinde duruyor, çıkıyor oradan bu kez repoya yatırılıyor, sonra başka yere. Dolayısıyla 1.7 milyar dolarlık tutarı, "Aman yabancılar Türkiye'ye akın etmeye başladı" diye okumaya çalışmak pek de doğru olmaz. 

Bu yüzden önemli olan devlet iç borçlanma senedine yapılan doğrudan yatırımdır. Orada artış var mı, yok mu? Çünkü doğrudan alım, repoyla kıyaslanmayacak ölçüde kalıcı sayılır. Repo bugün var, yarın yok! 

Yabancı yatırımcının doğrudan DİBS almak yerine repoyu tercih etmesi kendisi açısından çok doğru bir karardır kuşkusuz. Yatırımcı ticari düşünmek, muhtemel risklerden olabildiğince kaçınmak durumundadır. Bize düşen de, yabancının neden böyle davrandığı, Türkiye'de menkul kıymet yatırımı yapmaktan bile neden kaçındığı üzerinde durmak, biraz özeleştiri yapabilmektir.

xcvxcv.jpg

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar