Yabancı döviz getiriyor, Türk vatandaşı taşıyor

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Yabancı yatırımcı Türkiye'ye geliyor, dövizini Türk parasına çevirip çeşitli yatırım araçlarında değerlendiriyor. İyi de para kazanıyor. Hele gelişmiş ülkelerde faizler deyim yerindeyse yerlerde sürünürken…

Türk vatandaşı ne yapıyor… Yabancının getirdiği dolarları, euroları topluyor; bu paraların bir gün çok değer kazanacağı umuduyla bekliyor da bekliyor.

Haziran sonu itibariyle yabancıların Türkiye'de portföy yatırımı olarak yaklaşık 93 milyar doları var. Bu tutarın hepsi anapara değildir elbette, daha önce giren paranın karı da bunun içindedir; ama biz varsayalım bunun hepsi bir günde getirildi ve o günkü kurdan bozduruldu. Yabancının eline o gün 146 milyar lira geçti.

Yine dönelim Türk yatırımcılara… Haziran sonunda Türk yatırımcıların 644 milyar liralık portföy yatırımı stokunun 134 milyar lirası döviz tevdiat hesaplarından oluşuyor; yani 85 milyar doları.

Yabancı 93 milyar doları Türk parasına çevirmiş ve eline geçen 146 milyar liranın bir kısmıyla Türk şirketlerinin hisse senetlerini almış, bir kısmıyla Hazine'nin çıkardığı devlet iç borçlanma senetlerine yatırım yapmış, hatta elindeki paranın yüzde 10 kadarını da mevduat olarak bankalara yatırmış.

Yani George getirdiği dövizi dolaylı olarak; yani bankalar aracılığıyla Mehmet'e satmış ve sattığı döviz karşılığı eline geçen TL'yi değerlendirme yoluna gitmiş. Peki Mehmet ne yapmış; aldığı dövizi artacak diye ya bankaya yatırmış ya da yastık altına saklamış. 

Peki Mehmet bu işten para kazanmış mı? Ne gezer!

Türkiye İstatistik Kurumu'nun dün açıkladığı verilere göre, temmuz itibariyle son bir yılda dolar yüzde 1.45 artmış, euro ise yüzde 8.03 gerilemiş. Ama son bir yıldaki TÜFE artışı dikkate alınınca doların değişimi de negatife dönmüş. Son bir yılda dolarda yüzde 5.70, euroda yüzde 14.51 kayıp ortaya çıkmış.

Türk vatandaşı sabırlı, yıllardır olduğu gibi yine bekliyor. Bir gün dövizin patlayıp gideceğine dönük umudunu koruyor. Bu olabilir mi, belki. Ama döviz tırmanıp gittiğinde, örneğin mevduat faizi ne olur, örneğin devlet iç borçlanma kağıtlarının faizi ne olur; onlar yerinde durur mu, yoksa faizler de tırmanır gider mi; doğrusu bunlar pek düşünülmüyor.

Belki de bunca yıl beklendiği halde dövizden pek de kazanç sağlanamaması karşısında adeta hırs yapılıyor; "bunca yıl sabrettik, biraz daha bekleyelim" dürtüsüyle hareket ediliyor.

Haziran sonu itibariyle Türk halkının portföy yatırımı stokunun yüzde 51'ini TL cinsi mevduat oluşturuyor. Döviz tevdiat hesapları yüzde 21'lik paya sahip. Döviz hesaplarının payı zaten aydan aya yüzde 21 ile yüzde 24 arasında dalgalanıyor. Devlet iç borçlanma senetlerinin payı yüzde 9, hisse senetlerinin payı yüzde 7 dolayında bulunuyor. Portföyün yüzde 12'si ise diğer yatırım araçlarında. Yastık altında tutulan da dikkate alınırsa, aslında dövizin Türk halkının tasarrufu içindeki payının beşte birden çok daha fazla olduğunu tahmin etmek hiç de zor değil.

Küresel krizle birlikte dışarıda faizin çok düşük düzeylerde bulunması, hatta neredeyse sıfıra yaklaşması karşısında bizdeki faiz çok yüksek kalıyor. Hem zaten Merkez Bankası'nın açıkladığı ödemeler dengesi istatistiklerinde de sıcak para girişinin tüm hızıyla sürdüğünü görmek mümkün. Tersi olsa dövizdeki bu baskı nasıl açıklanabilirdi. Son bir-iki günde dolarda ortaya çıkan artışın nedeni elbette başka, o hareketi genel eğilim olarak görmemek gerek.

Yani yabancı yatırımcı döviz getirmeye, Türk halkı da "bir gün çok hızlı artış olacak" umuduyla o dövizi almaya ve taşımaya daha uzun süre devam edecek gibi görünüyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar