Yabancı dil meselesi
Günah keçileri
Dünyadaki en kolay işlerden birisi, hemen bir günah keçisi bulmak ve suçu onun omuzlarına yüklemektir. Buna en güzel örnek, üniversitelerdeki yabancı dil okullarıdır. Örneğin, yabancı diller okulunda bir yıl İngilizce okuyup, öğrenimine başlayan öğrencilerin İngilizceleri genel olarak yetersizdir. Bu durumda üniversitelerde hemen Yabancı Diller Okulu suçlanır. Bu suçlama bazen doğrudan da yapılmaz; ortaya konuşulur. Yabancı Diller Okulu öğretmenleri tarafına bakılarak, örneğin şöyle denir: “Efendim, bu İngilizceyi çocuklarımıza öğretemiyoruz”. Ama bir sorun bakalım: Diğer konuları öğretebiliyor muyuz? Diğer konuları da öğretemiyoruz. Peki neden sadece İngilizce gündeme geliyor? Çünkü öğrenci daha ilk derste konuşunca, ya da ilk sınavda verdiği kağıtla seviye belli olur. Halbuki diğer konularda bilgi düzeyini anlamak bu kadar kolay değildir. Eğer öğrencinin aldığı diğer dersler için de bir sınav yapsak, aynı seviye düşüklüğünü onlarda da görürdük.
Daha Türkçeyi bilmezken
Yabancı dil öğrenmek ve öğretmek o kadar kolay iş değildir. Lise yıllarımda çok iyi bir İngilizce öğretmenimiz vardı. İngilizce yanında iyi derece Fransızca da bilirdi. Okul dışından kişilere İngilizce dersi verirdi. Başarılı bir öğretmendi. “Ben, herkesi öğrenci olarak kabul etmem” derdi. Bir gün bir arkadaş sordu: “Hocam, öğrencilerinizi nasıl seçiyorsunuz?” Hoca şöyle konuşmuştu: “ Matematik ve Türkçe derslerinde aldığı notları sorarım. Eğer bu ikisi de zayıfsa, öğrenci olarak almam”. Yabancı dil öğrenmedeki önemli zorluk buradan gelmektedir. Daha Türkçeyi doğru dürüst bilmeyen, analitik kafa yapısı gelişmemiş birisine, yabancı bir dili, hem de üniversite çağında öğretmek zordur.
Hazırlık okulu tatil kampı değildir
Yabancı dil öğrenmenin o kadar kolay olmadığının öğrenci farkında değildir. Üniversiteye giren genç, zorlu bir sınav hazırlık döneminden geçer. Bu yorucu dönemden sonra girdiği hazırlık okuluna bir tatil kampı gibi bakar ve gereken biçimde çalışmaz. Çoğu öğrenci yabancı dili, öğrenmesi gereken bir şey değil de, geçilmesi gereken bir ders olarak görür. Onu her zaman kullanacağının, her zaman ona gerekli olacağının farkında değildir. Dersi geçtiğinde yabancı dili öğrendiğini, olayın orada bittiğini sanır. O dili geliştirmek gerektiğinin farkında değildir.
Konuşma meselesi
Yabancı dil konusundaki yanlış algılardan birisi de, konuşma meselesidir. Örneğin, bir anne çocuğunun ingilizcesinden şikayet eder: “Bizim oğlanın grameri iyi de, konuşmada sorunu var”. Onca yıl İngilizce okumuş oğlunun, bir yabancıya yol tarif edemediğini görünce durumu böyle görür anne. Bu nedenle, yabancı dil bilmek, konuşmakla özdeşleştirilir. Konuşmadan konuşmaya da fark vardır. Günlük hayatta kullanılan sözcük sayısı sınırlıdır. Basma kalıp ifadelerle iletişim kurulabilir. Eğer yabancı dil bilgisini böyle değerlendirirseniz, Kapalı Çarşıdaki bir satıcı en az 4-5 dil biliyor kanısına kapılabilirsiniz. Ama bir konuda fikir tartışmasına girebilmek için ciddi bir sözcük dağarcığına ve sağlam bir yabancı dil alt-yapısına ihtiyaç vardır.
Emek yoğun iş
Yabancı dil öğrenmek, ciddi emek isteyen bir uğraştır. Çünkü dil, sürekli değişen ve gelişen bir varlıktır. Bir de bildiğini unutmamak meselesi vardır. “Hocam, üniversiteyi İngilizce okudum. Ancak işimde hiç İngilizce kullanmıyorum. Bu nedenle İngilizcemi unutuyorum” diyenleri çok dinlemişimdir. Ben de “Evet işte İngilizce konuşmuyorsunuz. Peki, evde de İngilizce kitap okumanızı, televizyonda İngilizce program ve film seyretmenizi de mi yasaklıyor şirketiniz?” diye sorarım. Yabancı dili unutmamak için onu kullanmalıdır. Sözcük dağarcığını geliştirmek, bildiğini unutmamak için sürekli okumak, yazmak ve dinlemek gerekir. Gelişen teknoloji ile bu işler şimdi, geçen yıllara göre çok daha kolaydır.
Sonuç
Birçok üniversitemizde yabancı dilde eğitim yapılmaktadır, ya da yapıldığı izlenimi verilmektedir. Üniversitelerin açılacağı şu dönemde yabancı dil konusunu gündeme getirmek istedim.
Yabancı dili öğrenmek, öğrencinin sorumluluğudur. Genç, küresel bir dünyada yabancı dil bilmenin hayati değerini ve bunun ciddi bir emek istediğini anlamalıdır. Üniversite yönetimleri, gençlere kazandıracakları en önemli becerilerden birisinin yabancı dil olduğunun bilincinde olmalıdır; yabancı dil okullarına gereken desteği vermelidir.