Yabancı alımı geçen yıla fark atıyor
Yurt dışında yerleşikler ya da alışılmış ifadeyle yabancı yatırımcılar yılbaşından 11 Ağustos'a kadar olan dönemde hisse senedi ve devlet iç borçlanma senedi (DİBS) almak suretiyle Türkiye'ye tam 8.3 milyar dolar getirdiler. Bu tutarın 2.8 milyar doları hisse senedi alımından, 5.6 milyar doları ise DİBS alımından oluştu.
Yabancıların Türk menkul kıymetlerine ilgisi geçen yıla göre bir kattan fazla artmış durumda. Yabancılar, geçen yıl hemen hemen aynı dönemde, yılbaşından 12 Ağustos'a kadar olan dönemde 3.9 milyar dolarlık alım gerçekleştirmişlerdi. Bu alımın 503 milyon doları hisse senedi, 3.4 milyar doları ise devlet iç borçlanma senedinden oluşmuştu.
Yabancıların toplam alımları geçen yıla göre yüzde 140 oranında arttı. Hisse senedi alımında yüzde 449 gibi çok yüksek oranda artış gözlendi. Yabancı yatırımcıların DİBS alımları da yüzde 62 artış gösterdi.
Yabancı yatırımcılar, bu yılki DİBS alımlarının üçte birini yalnızca temmuz ayında gerçekleştirdiler. Temmuz ayı, DİBS alımının etkisiyle toplam alım açısından da yedi buçuk aya yaklaşan dönemde yüzde 27'lik paya sahip oldu.
Yabancının ilgisi niye arttı?
Yabancı yatırımcıların hızı son üç haftada biraz kesilmişe benziyor. 21 Temmuz'dan 11 Ağustos'a kadar olan son üç haftada hisse senedi alımı 85 milyon dolarda kaldı; DİBS'te ise net 322 milyon dolarlık satış gerçekleştirildi.
Ancak bu üç haftalık dönemdeki hareket bir kalıcılığa ve yabancıların Türkiye'den çıkacaklarına işaret mi, pek sanılmıyor. Bu durumun geçici olduğu yönündeki yorumlar ağır basıyor.
Belki hisse senedi piyasasında daha dingin hareketler görülebilir, çünkü fiyatlar görece çok arttı; ama devlet iç borçlanma senedindeki faiz ve getiri hala göz kamaştırıyor.
Türk parasının değerindeki oynaklığın büyük ölçüde geride kalmış olması yabancının Türkiye'ye olan ilgisini artıran en büyük etkenlerden biri.
Yüzde 10-11 dolayında seyreden bir faizi Batı ülkelerinde bulmak biliyoruz ki hiç mi hiç mümkün değil. Dolayısıyla faizin yüzde 1'i bile bulmadığı, hatta negatif faiz uygulamasının söz konusu olduğu ülkelerden borçlanıp Türkiye gibi yüzde 10-11 dolayında faiz uygulayan ülkelere portföy yatırımı yapmak inanılmaz bir kazanç sağlıyor.
Bu ilgiyi sekteye uğratacak en büyük etken hiç kuşku yok ki Türk parasının hızla değer kaybetme olasılığı. Ne var ki bu olasılık da şimdilik azalmış görünüyor. Dolayısıyla yabancı da bu kar fırsatını kaçırmıyor.
Ama bize kalıcı para lazım
Hisse senedi ve devlet iç borçlanma senedine getirilen para her an çıkma riski taşıyan bir para. Tamam, Türkiye ekonomisinde çarkların dönmesi, döviz ihtiyacının karşılanması için bu kaynağa da ihtiyaç var ama bizim için aslolan doğrudan yatırımlarla gelecek döviz.
Doğrudan yatırımdan da anlaşılması gereken burada kurulu bir tesisin yabancıya devredilmesi olmamalı tabii ki. Önemli olan sıfırdan bir tesis kurulması, yeni üretim doğması, yeni istihdam yaratılması.
Bu şekilde gelecek para bir anlamda kalıcı paradır; ama daha da önemlisi üretime, istihdama, vergi gelirlerine olan katkıdır. Türkiye'nin sıkıntısı da burada işte. Çok uzunca bir süredir bu tür yatırımları çekemiyoruz.
Bu durumun oluşmasında bizim hiç mi kabahatimiz yok!