Ya tavanı kaldır ya makyaj yap
Piyasalar açısından yine beklenmeyen oldu. ABD’de federal devlet kısmen de olsa kapandı. Ağustos 2011’de ve yılbaşında olduğu gibi, Cumhuriyetçi bazı senatörlerin desteği ile bir son dakika anlaşmasının olacağı düşünülüyordu. Bu sefer geri adım atan olmadı. ABD’de bundan önce 17 kez devlet kurumları çalışmaz hale geldi. Kapanma sürelerinin, bir günden üç haftaya kadar değiştiği görülüyor. Piyasalar ‘‘Nasıl olsa anlaşırlar’’ düşüncesiyle, pek negatif bir tepki vermedi. Süre uzadıkça algı da değişebilir. Geçen her gün Amerikan ekonomisine darbe vurur.
Amerika’nın risk primi arttı. Aslında bu artış, geçen hafta başlamıştı. ABD’nin temerrüde düşmesi, yani yükümlülüklerini karşılayamaması durumu fiyatlara girdi. Ekim ortasına kadar, gereksiz bir kural olan borç tavanının artırılması gerekiyor. Amerikan para sisteminin özüne aykırı bir durum olan temerrüt durumu, risk olarak önümüzde duruyor. Politikacıların ABD’yi bilerek temerrüde düşürmesi, aklın almayacağı bir durumdur. Küresel piyasalar yangın yerine dönebilir. İşin trajikomik tarafı, Kongre’deki senatörlerin karar vermesi ile borç tavanına ulaşılmasıdır. Kongre izin verdiği için harcamalar yapıldı. Şimdi yapılan harcamalar için borçlanılması gerekiyor. Aynı senatörler, borçlanmaya izin vermemekle, ülkeyi temerrüt durumuna düşürmekle tehdit ediyorlar. Ne halleri varsa görsünler demek istiyoruz da, ucu bize de dokunuyor.
Siyasetçilerin çılgınlığı dışında, Amerika’nın borçlarını ödeyememesine yol açacak bir güç yoktur. Para sistemi bu şekilde düzenlenmiştir. Federal hükümet, gelecekteki harcamalar için bankacılık sisteminden her zaman kaynak temin edebilir. Hazine ihaleleri, başarılı olma üzerine kurulmuştur. Piyasa yapıcı bankalar, bu ihalelerde her zaman teklif vermek zorundadır. Bu mekanizmanın işleyişinden de New York Fed sorumludur. Zorunlu olduğu halde, bir banka ihalelerde teklif vermeme yoluna gidebilir mi? Olabilir, ama sonuçlarına da katlanır. New York Fed o kurumu listeden çıkarır. Üzerini çizer.
Kredi derecelendirme kuruluşlarının zaman zaman yaptıkları ‘‘ABD’nin borcu yükseliyor. Temerrüt riski var.’’ yorumlarının içi boştur. Sistemin özünü bilmemekten kaynaklanır. ABD’de sadece enflasyon riski olabilir. Standard and Poors, iki sene önce ABD’nin notunu ‘‘borç durumu’’ nedeniyle düşürdükten sonra ne oldu? ABD 10-yıllık faiz yüzde 1.40’a kadar düştü. Yani tahvillere giriş tam gaz devam etti. İhaleler sorunsuz yapıldı. Şu aşamada ekonomide enflasyon değil de deflasyon riski varken (bunu Bernanke söylüyor), ahmak politikacıların eylemleri dışında sistemi tehlikeye sokacak bir durum yoktur. Diyelim ki ekstrem bir senaryo yaşandı. Finans kurumları çok yüksek enflasyon veya başka bir nedenle ihaleleri boykot etti. Hazine bu kanaldan para bulamadı. Bu durumda Fed devreye girer. Birincil piyasadan tahvil alarak kaynak sağlar. Fed’in bu durumda tahvil almasının, mevcut tahvil alım programından farklı olduğunu da belirtelim.
Borç tavanı sorunu uzadıkça, çözüm için alternatif fikirler ortaya çıkabilir. Bunlardan birisi de Hazine’nin 1 trilyon dolarlık madeni para basımına izin vermesidir. Madeni para basılması önceden de tartışılmıştı. Gündeme yine gelebilir. Madeni para basıldıktan sonra, Hazine’nin Fed’deki hesabına aktarılır. Mevcut borçta 1 trilyon dolarlık azalma olur. Aslında borç tavanını 1 trilyon dolar artırmakla aynı şeydir. Beş yıldır ABD’de yüksek enflasyon bekleyenler, bunu da ‘‘enflasyonist’’ olarak değerlendirebilir. Yanlış bir bakış açısı olur. Çünkü bu, 1 trilyon dolarlık yeni harcama değildir. Sadece bir bilanço makyajıdır. Kaos yaşanacağına, bu uç çözüm tercih edilebilir.