Ya onlar, yani üniversiteli gençler ne düşünüyor, neyi merak ediyor?

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Bir taşla birkaç kuş vurmak böyle olsa gerek. Sevgili dostum Sevinç Engin, Atılım Üniversitesi'ndeki dersine katılıp öğrencilerle birlikte olmamı istediğinde elimdeki bir taşı iyi değerlendirmem gerektiğini düşündüm. Üniversiteye ancak yazı günüm olmayan bir cuma gelebileceğimi söyledim. Yani gün yönünden pek da rahat olmadığımı ifade ettim; öyleydim de, sanki derse katılma konusunda pek istekli değilmişim gibi davrandım. Oysa üniversitelilerle birlikte olmaktan her zaman için büyük keyif alırdım, bu kez de alacağımı biliyordum. 

Derse katılmak ve öğrencilerle deneyimlerimi paylaşmak ve sohbet, elimdeki tek kozdu, tek taştı. Oysa geri dönüşlerden çok yarar sağlayacaktım, sağladım da. 

Konferansa katılan yaklaşık 70 öğrencinin en az birkaçının kafasında daha sonra işlerine yarayacak bilgi kalmıştır ya da oluşmuştur, bu kardı benim için. 

Nelere ilgi duyduklarını tahmin etmekle birlikte bunu bir kez daha birebir gözleme fırsatım oldu. Hemen her konuya ilgi duyuyorlardı; ekonomiye de, siyasete de, gazeteci olduğum için medyaya ve medyanın içinde bulunduğu duruma da... 

Sevinç de, öğrenci arkadaşlar da hep benden bir şeyler aldıklarını sandılar, ama ben de onlardan bazı şeyler öğreniyordum. Karşılıklı bir alışveriş vardı aslında. 

Konferansa katılan bazı öğrencilerin kafasındaki bir soru da bu yazıyla yanıtını bulmuş oldu. Her gün yazı konusu bulmak zor oluyor muydu, bu sorulmuştu. Bu konferans, benim için bir yazı konusu olmuş, bugün için başka konu düşünme durumunda kalmamıştım işte. 

"Lider Öyle Olmaz Böyle Olur" 

Sevinç Engin, "Lider Öyle Olmaz Böyle Olur" adlı kitabını 2012 yılı ortasında yayımladı; biz de, alanında lider sayılabilecek siyasetçi, işadamı ve gazetecilerin "Lider olunur mu, doğulur mu" sorusuna ne yanıtlar verdiğini bu köşede 25 Haziran 2012 tarihinde ele aldık. Bu konu Atılım Üniversitesi tarafından bir anlamda ders haline dönüştürüldü. Şimdi üniversitede "Liderlik Teorileri ve Uygulamaları" dersi var. Ve tabii ki dersi veren de Sevinç Engin. 

İşte 31 Ekim Cuma günü bu ders kapsamında düzenlenen "Medya ve Liderlik" konulu konferansa da konuşmacı olarak ben davet edildim. 

Anıdan kaçınarak... 

Her mesleği yapanın vardır da, gazetecide anı pek çoktur. Ta öğrenciliğimizden biliriz, herhangi bir nedenle derse gelen gazeteciler adeta yalnızca anı anlatırlardı. Ağzımız açık dinlerdik doğrusu, hoş şeylerdi bunlar. Ama öğrenciye pek bir şey vermezdi. Bunu dikkate alarak elden geldiğince anılara dalmadan, (yalnızca bir örnek verdiğimi hatırlıyorum) genç arkadaşlara deneyimlerimi ve hangi alanda çalışırlarsa çalışsınlar, lider olabilmek için taşımaları gereken özellikleri aktarmaya gayret ettim. 

Özellikle üstünde durmaya çalıştığım ve zihinlerinde yer etmesini istediğim, "neyi nerede bulacaklarını bildikleri takdirde başarılı olabilecekleri" ve bunun başarıya giden yolun ilk basamakları olduğuydu. Kendimden örnek verdim, bir yazı için yola çıkarken o yazıda gerekecek verilere ya da bilgiye nasıl ulaşacağımı bilmem gerekiyordu, hareket noktam o oluyordu. Ve devam ettim: 

"Bir veri arıyorsunuz ya da bir bilgi... Bulacağınız yeri bilmedikten sonra boş yere dolanırsınız demektir. Bırakın iş ya da ders için olanı; arkadaş mı arıyorsunuz ya da sevgili, yine doğru yerde olmalısınız. Gözünüze sevgili olabilecek birini mi kestirdiniz, bu kez de onunla yeniden ve daha iyi hangi ortamda karşılaşacağınızın hesabını yapmak durumundasınız. Her zaman ilke, doğru zamanda doğru yerde bulunmak ve neyi nerede arayacağını bilmek..." 

Üniversiteliler neleri merak ediyor? 

Genç arkadaşlar karşılarında haftada beş gün köşe yazan birini bulunca öncelikle bunun zor olup olmadığını merak ettiler. Ben bunun çok zor(!) ve büyük fedakarlıklarla(!) gerçekleştirilebildiğini belirtmekle yetindim. Sonra da ekledim; "Ama bazı günler birden fazla yazı konusu çıkar, örneğin bugün (31 Ekim Cuma) yazım olsaydı iki konu vardı" dedim. Merkez Bankası yılın son enflasyon raporunu açıklamıştı, TÜİK de eylül ayı dış ticaret verilerini ilan etmişti. Öğleden sonraydı ve Erdem Başçı'nın enflasyon raporu açıklamasını dinleme fırsatım olmamıştı. Arkadaşlara, Merkez Bankası'nın 2014 enflasyon tahminini hangi düzeyde açıkladığını, bunu bilen olup olmadığını sordum. Bakalım, dediler ve ben o arada tahminimin yüzde 9.4 olduğunu söyledim. Merkez Bankası'nın tahmininin de yüzde 9.4 düzeyinde açıklandığını söyledi bir arkadaş. Birden, nokta tahmin yapmış gibi göründüm. (Merkez Bankası'nın tahmininde yüzde 9.4'ün üst sınır olduğunu, ortalamanın yüzde 8.9 olarak beklendiğini daha sonra öğrenecektim.) 

"Arkadaşlar, ben yüzde 9.4'ü tam tahmin etmiş gibi oldum, ama bunun altında başka bir bilgi yatıyor. Zaten 2015-2017 dönemine ilişkin OVP'de bu oran yüzde 9.4. Dolayısıyla Merkez çok farklı bir oran belirleyemezdi" dedim. Klasik olacak ama, gerçekten de öyleydi, arka sıralardan bir ses duydum: "Hükümetle aynı oranı açıklıyorsa nerede kaldı Merkez Bankası'nın bağımsızlığı?" "Ulus'taki binada" diye yanıtladım. Merkez Bankası'nın elbette bağımsız olması gerektiğini, ama bunun gereği gibi yerine getirilmesinde sıkıntı yaşandığını söylemek durumundaydım ve söyledim de zaten. Ama konferansta dile getirmeyi unuttuğum şu gerçeği de vurgulamam gerekiyor. OVP'deki oran da hükümet ve Merkez Bankası'nca ortaklaşa belirlendiği için, aynı oranın ortaya konulmasında şaşılacak bir yön yok. 

Siyaset de çok ilgi çekiyordu doğal olarak. Bir öğrenci, 2023'e ilişkin olarak ne düşündüğümü sordu. 2023 benim için çok uzun bir vadeydi, öncelikle bunu vurgulama gereği duydum. Çok daha kısa vadeye, 2015'e ve genel seçime odaklanmak durumunda olduğumuzu, bu seçimin Türkiye'nin siyasi geleceği açısından büyük önem taşıdığını, siyasi sistemin değişip değişmeyeceğini belirleyecek bir seçim olduğunu dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım. 

Bir ekonomik kriz bekliyor muydum? "Bana krizi tarif edin, daha kolay yanıtlayabilirim" dedim önce. Sonra da, "Kriz bir gün mutlaka gelir de, tarih verilemez" diye devam ettim. Örneğin "Doların 5 lira olacağı konusunda da iddiaya girebilirsiniz, ama tarih vermemek kaydıyla" diye konuştum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar