XIV. Louis, tek adamlar ve şirketler

Dr. Bertan KAYA
Dr. Bertan KAYA YENİ DÜNYADA YÖNETİM [email protected]

XIV. Louis güçlü ve otoriter bir liderdi ve “Devlet benim!” demişti. Bugün iş dünyasındaki liderler de “Şirket benim” diyorlar, ya da demek zorunda kalıyorlar!

Günümüzde çok yaygın bir yönetim anlayışı var; insiyatif kullanmadan kararları veya onayları bir üstündeki yöneticiye göndermek! Herkes silsile ile karar ve onayları üste doğru göndermeye başladığında, en basit operasyonel konuların dahi en üste kadar çıktığını, liderlerin belirli bir zaman sonra, en basit konularda dahi tek karar verici haline geldiklerini görüyoruz.

Bu durum ülkemizde kamu idareleri, özel sektör şirketleri ve hatta bankalarda dahi son dönemlerde gözlemlediğimiz bir olgu ve aslında çok tehlikeli. En çok da kurumsallaşma süreci devam etmekte olan şirketlerde görülüyor. İşin en kötüsü de en tepedeki liderleri aşırı bir operasyonel karar ve onay yükü altına sokarak, stratejik konulardan uzaklaşmalarına neden oluyor.

Tek adamlık

Tek bir karizmatik lider ve onun vizyonunu itaatkar şekilde takip eden, ancak hiçbir önemli konuda karar veya onay süreçlerinde aktif olmayan profesyonel takipçiler.

Bir süre sonra bu durum liderin de hoşuna gitmeye başlıyor çünkü bu bir sağlıksız bir durum olsa da, lidere güç kazandırıyor. Dolayısıyla bu durumu düzeltmesi gereken lider, hoşnut vaziyette devam ettirmek isteyebiliyor. Tam bir kısırdöngü.

Bu anlamda strateji, değişim, dönüşüm, yapılanma, marka, itibar gibi kavramlar da bu güçlü lider ile özdeşleştiriliyor. Bir organizasyon lidere göre şekilleniyor, lidere göre dönüşüyor, düşünce sistematiği liderinkine benzemeye başlıyor. Burada belirtmek gerek ki, hem lidere yapılan bir haksızlık söz konusudur, hem de “tek adamlık” modeli başlı başına sakat bir modeldir.

Neden? Çünkü lider, vizyonu ve kararları sorgulanmayan, kayıtsız şartsız takip edilen bir kurumsal süper kahramana dönüştürülürken, şirketin tüm karar alma kasları, insiyatif kullanma mekanizmaları, eleştirel düşünme ve istişare süreçleri zarar görür.

Tek adam şirketlerinde yaşanan sorunlar

“Tek adamlık” modeli, örgüt içinde herkesin kolayına gelen bir modeldir ama size birbirine bağlı bir topluluk, başarıya adanmış ekipler, mikro inovasyon peşinde koşan yetenekli takımlar kazandırmaz. Herkesin amacı bir üstü memnun etmek olur ki en çok da en üst memnun edilmeye çalışır. Oysa en üstte herşeyin doğru yapılmadığı kesindir.

Bazen sırf bu sebeple strateji veya yönetsel kararlarda hatalı olunduğu bilinse de ısrar edilir. Tek adam şirketlerinde müşteri odaklılık olmaz, mikro inovasyon olmaz, problem çözme olmaz. Bu şirketler sadece ölçekleme ve hızlı büyüme odaklı yönetilir ki, liderin de esasen varlığı daha çok bu parametre ile belirlenir. Bu da ayrı bir yanlıştır.

Tek adamlık sorunu için yapmak gerekiyor?

Liderin; müşteri odaklı, mikro inovasyonların ve problem çözmenin hakim olduğu bir kültür oluşturması, insanları şirket ve birbirleri için tutku duyan bir topluluk haline getirmesi, şirketin dört bir yanında ve her seviyede yönetici ve çalışanları geleceğin iş becerileri ile donatmaları ve insiyatif kullanabilmelerini sağlaması gerekir.

Yönetim kurulları, CEO’larını ciro ve kar kadar, bu tür “soft” katkılar ile de değerlendirmeye başlamalıdır. Yönetim Kurulları, en başta liderlerinden beklentilerini değiştirmek, bunu açıkça tebliğ etmek ve gelişmeleri izlemek suretiyle, “tek adamlıktan” “her seviyede güçlü liderlik ve topluluk” modeline geçişi sağlayabilirler.

“Müşteri odaklılık, fikirlerin özgürce paylaşılabileceği cesur bir kültür oluşturmak, mikro inovasyon ve problem çözmenin yönetici bazında değil takımlar halinde gerçekleştiği bir örgüt oluşturmak” liderin temel karne notu haline getirilir ise, bu iş başarılır. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar