www 25 yaşında
İngiliz fizikçi Tim Berners-Lee’nin, 1989’da CERN’de çalışırken, farklı bilgisayarlar arasında veri / bilgi alışverişini sağlamak amacıyla oluşturduğu sistem “www,” 12 Mart’ta 25 yaşında oldu. Biz, içimize dönük gündelik siyasetle meşgulken, bilgi toplumları, 25 yıl içinde onları “bilgi toplumu”na dönüştüren “mucize”ye teşekkür ediyordu.
Berners-Lee’nin, CERN’deki şefine sunduğu “Veri / Bilgi Yönetimi: Bir Öneri” başlıklı kısa raporuna şefinin yorumu, “Muğlak ama heyecan verici” olmuş. Bunu, raporun üstüne paraf gibi yazmış. İşin önemini şef pek anlamamış. Bugün, Berners-Lee’nin “şefinin adını” hatırlayan yok, ama mütevazı Berners-Lee küresel bir kahraman. Çünkü, kendisine trilyonlar kazandırması mümkün bu buluşunun patentini bile almadı. İnsanlığa armağan etti. Bundan zengin olmadı. Zenginliği, İngiltere Kraliçesi’nin onu şövalye (Sir) ilan ederek ulusun takdirini göstermesi ve dünyanın ona saygısından ibaret.
Burada bir parantez: Web ile internet aynı şey değil. Yetersiz bir örnek olsa dahi, interneti karayoluna, web’i farklı adreslere sürekli mal taşıyan TIR’lara benzetebiliriz. “World Wide Web” yokken de internet vardı. Bugünkü teknolojik düzeyde değildi elbette. 1900’deki otomobil ile 2014’deki otomobil ne kadar benzer, ama ne kadar farklı? Aynen öyle. ABD’de askeri bilgisayarlar arasında iletişimle başladı internet. İlk eposta 1965’te yollandı. Epostada kullanılan @ işareti 1971’de ilk kez kullanıldı. www öncesinde internet, sadece bir bilgisayar ile öteki arasında telefonla kurulan bağla sağlanan veri / bilgi alışverişinden ibaretti.
Her konuda olduğu gibi, sözü Türkiye’ye getirmeden olmaz. Türkiye’de 1986’da, “araştırma ağı alt yapısı”nı (yani, interneti) oluşturmak üzere Ege Üniversitesi’nde Türkiye Üniversiteler ve Araştırma Kurumu Ağları (TÜVAKA) kuruldu. 1990’a geldiğimizde büyük üniversiteler TÜVAKA yoluyla EARN (European Research and Education Networking Association) ve BİTNET’e (1981’de City University New York ile Yale Üniversitesi ağı) bini aşkın terminalle bağlanmıştı.
www sistemiyle, 12 Nisan 1993’te ODTÜ’den Ankara-Washington arasında ilk kez internet bağlantısı sağlandı. Aynı yıl ODTÜ ve Bilkent, ilk Türk web sitelerini yayına açtı. 1994’te kurumlara ve firmalara internet hesapları verilmeye başlandı. İlk internet servis sağlayıcısı “tr.net” hizmete girdi. Türkiye, “internet devrimi”ne hızla katıldı. Gütenberg’in matbaasını Osmanlı Türkleri 273 yıl gecikmeyle kör topal kullanmaya başlamışken internette böyle olmadı. (İstanbul, Selanik, Halep’te Yahudi, Rum, Ermenilerin 1494-1729 arasında 37 matbaası vardı.)
Berners-Lee’ye geri dönersek, 25. yıla dair yorumlarında yoğun karamsarlık ve uyarılar var:
“İnternet, açık ve tarafsız olmadan, açık devlet olmaz. İyi demokrasi olmaz. İyi sağlık hizmeti olmaz. Birbiriyle iletişim halinde toplum olmaz. Kültürde çeşitlilik olmaz. Bütün bunların olmasını talep etmek saflık gibi görülebilir. Ama, arkamıza yaslanarak, bütün bunların kendiliğinden gerçekleşmesini beklemek de saflıktır. Demokrasi için mahremiyet, düşünce ve ifade özgürlüğü esastır. Web’de sansür, iletişim ve ifade özgürlüğüne doğrudan saldırıdır.”
Haftaya, bu 25. yılda neden Berners-Lee kadar, Facebook / Zuckerberg’in de karamsar olduğuna değineceğim.