Womenable CEO'su Julie Weeks: Beyin gücü talebi ve teknolojik geliş
Gelişmiş ülkelerde kadın istihdamı hızla artıyor. Kadınların ekonomik olarak güçlenmesi son elli yılın en önemli devrimlerinden biri olarak kabul ediliyor. Uzmanlar ise bu değişimin ekonomiye getireceği değişimleri tartışıyorlar. Geçmişte erkeklere bağımlı yaşayan milyonlarca kadının, bugün kendi ekonomik kaderlerini kontrol altına almış olmaları, gerek tüketim, gerekse sosyal yaşam açısından önemli değişikliklere yol açabilecek nitelikte.
Avrupa Birliği'nde, 2000 yılından bu yana 8 milyon yeni istihdam yaratıldı. Bunların altı milyonunu kadınlar oluşturuyor. ABD'de ise kriz başladığından bu yana işten atılan her dört kişinin üçünü erkekler oluşturdu. ABD'de kadın işsizlik oranı yüzde 8.6 iken, erkek işsizlik oranı yüzde 11.2. ABD'de istihdamın yüzde 49.9'unu kadınlar oluşturuyor. ABD ve AB'de üniversite mezunlarının yüzde 60'ı da kadınlardan oluşuyor. Tabi ki kadın istihdamında ülkeler arasında farklılıklar mevcut. Örneğin İtalya ve Japonya'da erkek istihdam oranı kadın istihdam oranından yüzde 20 daha fazla. Kadın-erkek istihdamı arasındaki farkın en az olduğu ülke ise yüzde 5 ile İsveç. İsveç'i yüzde 7 ile Danimarka, yüzde 9 ile Fransa, yüzde 11 ile Almanya izliyor.
Kadın istihdamının artması ve GSYİH artışı
Goldman Sachs tarafından gerçekleştirilen bir araştırmaya göre, kadınların istihdama katılımının erkeklerle aynı seviyeye ulaşması İtalya'da GSYİH'nın yüzde 21, İspanya'da yüzde 19, Japonya'da yüzde 16, ABD, Fransa ve Almanya'da yüzde 9, İngiltere'de ise yüzde 8 oranında artmasına neden olacak. Gelişmiş ülkelerde kadınların istihdamdaki rolünün önümüzdeki senelerde de artmaya devam edeceği kesin gibi görünüyor.
Peki kadın istihdamının artmasındaki temel faktörler neler ve bu artışın beraberinde getireceği değişiklikler neler olacak?
2005 yılında kurulan ve dünya genelinde kadın istihdamını ve kadın girişimciliğini destekleyen Womenable'ın CEO'su Julie Weeks, gelişmiş ülkelerde kadın istihdamının artışını DÜNYA'ya değerlendirirken, dünya genelinde kadınların sadece şirket çalışanı olarak değil, aynı zamanda şirket sahibi olarak da sayılarının ve rollerinin arttığını söylüyor. ABD'de kadınların sahip olduğu şirket sayısının, genel ortalamanın iki kat üzerinde bir artış gösterdiğine dikkat çeken Weeks bu artışın nedenlerini ise şöyle açıklıyor: "Gelişmiş ülkelerde kadınların eğitim düzeyleri artıyor. Gelişen teknolojilerin günlük hayatı kolaylaştırması, kadınların iş dünyasına daha rahat bir şekilde girebilmelerine neden oluyor. Gelişmekte olan ülkelerde ise, kadınların iş dünyasına girmeleri bir fırsattan çok, ekonomik bir ihtiyaç olarak kendini gösteriyor."
Güçlü kadınlar, sağlıklı, güvenli toplumları doğuracak
Kadın istihdamındaki artışın küresel ekonomiye etkileri neler olacak? Weeks'in bu soruya verdiği cevap şöyle: "Kadın istihdamındaki artış küresel ekonomiyi son derece olumlu etkileyecek. İki kişinin çalıştığı ailelerin sayısının artması, öncelikle yaşam düzeylerinde artışa neden olacak. Çocukların daha iyi bir eğitim alma şansı artacak. Geliri yükselen aileler sağlık hizmetlerinden daha iyi faydalanabilecekler, dünya genelinde çocuk ölümleri azalacak. Kadınların güçlenmesi, daha sağlıklı ve güvenli toplumların oluşmasına neden olacak. Öte yandan kadınların siyasette de daha fazla görülmesi, toplumlarda hukukun güçlenmesine, çatışmaların azalmasına neden olacak."
Kadın-erkek ayrımcılığı hala sürüyor
Julie Weeks, bu olumlu tablonun ardından, gelişmekte olan ülkelerde yaşanan zorlukları da gündeme getiriyor. "Gelişmekte olan ekonomilerde, hatta bazı gelişmiş ekonomilerde bile, kadınların ekonomik hayatta daha fazla söz sahibi olmaları çok alışılmış bir durum değil" diyen Weeks, kadınların gerek evde, gerekse iş yaşamında zorluklarla karşılaşabildiklerine; ev ve iş arasındaki hassas dengeyi kurmakta zorlanabileceklerine dikkat çekiyor. Kadınlar ve erkekler arasında hala önemli ölçüde gelir farklılıkları olduğuna da dikkat çeken Weeks, ABD'de aynı iş için bir erkek 1 dolar kazanırken, kadının 0.78 dolar kazandığını; dolayısıyla ayrımcılığın hala devam ettiğini vurguluyor.
Weeks'e göre, gelişmekte olan ülkelerdeki kadınlar, gelişen ülkelerdeki kadınlara oranla daha fazla zorlukla karşı karşıya. Bu zorluları şöyle sıralıyor Weeks: "Çoğu durumda, kadınlar ve erkekler arasında eğitim düzeyi farklılıkları izleniyor. Bu da kadınların ekonomik hayatta daha sınırlı sayıda fırsat yakalamasına yol açıyor. Diğer yandan kültürel engeller kadınların iş aramasına veya bazı işlerde çalışmasına engel oluşturabiliyor. Bu engellere gelişmiş ülkelerde de rastlansa da, gelişmekte olan ülkelerde engeller çok daha fazla. Tüm bu engellere rağmen, hükümetler kadın nüfusun yeteneklerinden yararlanmanın daha güçlü bir ekonomik büyüme için vazgeçilmez olduğunu anladılar. Dolayısıyla kadınların eğitimine, girişimciliğine daha fazla öncelik veriyorlar. Uluslararası kalkınma bankaları da bu konuda önemli destekler sağlıyor. Bu destekler sadece kadın-erkek istihdamı arasındaki uçurumun kapanmasını değil, gelişmekte olan ülkelerin gelişmiş ülke olabilmeleri açısından da çok büyük önem taşıyor."
Beyin gücü önem kazanıyor
Öncelikle hükümetlerin kadın-erkek eşitliğine yönelik çıkardıkları yasalarn bu konuda etkili olduğunu söylemekte fayda var. Fakat tabi ki bu artışın tek nedeni yasalar değil. En önemli faktörlerden birisi zengin ülkelerde kadın istihdamına yönelik talebin artış göstermesi. Kaba kuvvetin beyin gücünden daha önemli olduğu koşullar, erkeklere avantaj sağlıyordu. Oysa bugün beyin gücü önem taşıyor ve bunun sonucunda da kadın-erkek istihdamı arasındaki fark ortadan kalkıyor. Hizmet sektörünün önem kazanması da kadın istihdamının artışında öne çıkan unsurlardan bir diğeri.
Kadın istihdamına yönelik talebin artışı, arzdaki artışla da uyum içinde. Teknolojide yaşanan gelişmeler, kadınların evde yaptıkları iş hacmini ve zamanını önemli ölçüde azaltmış durumda. Kadınların yüksek öğrenimdeki sayılarının artması, profesyonel hayattaki paylarını ve değerlerini de artırıyor. Yaşlanan nüfus ve yeteneğe dayalı ekonomi modelleri kadın istihdamına duyulan ihtiyacı artıran diğer unsurlar arasında yer alıyor.
Ekonomik özgürlükten çok, ekonomik ihtiyaç
Bugün gelişmiş ülkelerdeki kadınların istihdam oranlarının artması, ekonomik özgürlükten çok, ekonomik bir ihtiyaç olarak ön plana çıkıyor. Zengin ülkelerde hızla büyüyen bekar anneler ordusunun tek seçeneği çalışmak. Fakat kadınların üst düzey pozisyonlardaki yüzdesi erkeklerin gerisinde kalmaya devam ediyor. Fortune 500 şirketlerinin sadece yüzde 2'si kadınlar tarafından yönetiliyor. ABD'de şirket yönetim kurullarının sadece yüzde 15'ini kadınlar oluşturuyor. Danışmanlık şirketlerinin ve bankaların üst düzey yönetimleri hala erkeklerin elinde. ABD ve İngiltere tam zamanlı çalışan kadınların gelir düzeyi erkeklerin gelir düzeyinin yüzde 80'ine denk geliyor.