WhatsApp’ın şifrelenmesi ne anlama geliyor?
Bu yılın şubat ayında açıklanan rakamlara göre WhatsApp’ın dünya çapında 1 milyarın üzerinde kullanıcısı var. Geçtiğimiz sene nisan ayında açıklanan rakamlar 800 milyon aktif kullanıcıyı gösteriyordu. Neredeyse her ay 25 milyonun üzerinde yeni kullanıcı WhatsApp üzerinden mesajlaşıyor, fotoğraf ve video gönderiyor veya sesli görüşme yapıyor.
Kurulduğu günden bu yana hızla büyüyen WhatsApp, 2014 yılında 19 milyar dolara Facebook tarafından satın alınmıştı. Henüz 6 yaşındaki şirket için büyük rakam, büyük başarı. Burada küçük ve ilginç bir anekdot aktarayım. WhatsApp ilk yatırımını 2011 yılında 7 milyon dolar olarak alıyor. Ancak yatırımcı firma aslında çok daha önceden WhatsApp’ı uygulama mağazasındaki hızlı çıkışı ile keşfediyor. Ama WhatsApp uygulamasında hiç iletişim bilgisi olmadığı için geliştiricilere bir türlü ulaşamıyorlar. En sonunda Silikon Vadisi'nde kamp kurup sokaklarda gezerek geliştiricileri aramaya başlıyorlar. Yatırım firması 2011’de ilk önce 7 milyon daha sonraki sene yaptığı 50 milyon dolarlık iki yatırımının karşılığını milyar dolar olarak geri kazanmış oldu.
WhatsApp fikri aslında çok yeni değil. Bilişim sektöründe 90’lı yıllardan bu yana var olanlar, önce IRC’leri sonra ICQ veya MSN gibi anında mesajlaşma yazılımları bilgisayar platformlarında yoğun olarak kullanıyordu. Bunların cep telefonlarına geleceğini tahmin etmek zor değildi. SMS mesajlaşma paketleri satma iştahındaki operatörlerin bu işe zamanında el atmamış olmaları kendileri açısından büyük bir kayıp.
Tüm dünyada 1 milyarın üzerinde kişinin kullandığı, her ay 25 milyonun üzerinde yeni kullanıcının geldiği bir platform, Facebook patronu Marck Zuckerberg’in internet.org hayali ile tam olarak örtüşüyor. Herkese eşit, özgür ve ücretsiz bilgi paylaşım platformu sunabilmek.
Ancak bundan çok fazla keyif almayanlar da var. Özellikle hükümetler, 1 milyar insanın birbirleri arasında gizli kapaklı fısıldaşmasından, dosya göndermesinden ve sesli görüşmeler yapmasından çok memnun değiller.
2013 yılında Suudi Arabistan, anında mesajlaşma servisi verenlerin hükümet ile işbirliği yapmamaları durumunda erişimlerinin kısıtlanacağını söyledi.
2015 yılında Brezilya hükümeti WhatsApp’ı 48 saatliğine yasakladı. Yasak şimdilik kalktı ancak Brezilya hükümetinin bu konudaki ısrarı devam ediyor. Mesela 1 Mart tarihinde Facebook’un Latin Amerika başkanı Diege Dzodan, hükümet ile işbirliği yapmadığı için tutuklandı. Dzodan ertesi günü salıverildi.
WhatsApp konusundaki en önemli çıkış ise Charlie Hebdo saldırılarından sonra İngiltere başbakanı David Cameron tarafından yapıldı. Cameron terörist aktiviteleri takip etmek için WhatsApp, Snapchat ve iMessage gibi uygulamaların içeriklerine gizli servisin bakması gerektiğini, aksi takdirde bu servislerin yasaklanacağını belirtti. Mesele şimdilik kapanmış görünüyor.
Marck Zuckerberg, dün yapılan güncelleme ile aslında tüm devletlere ve otoritelere tekrar meydan okuyor. WhatsApp’a getirilen uçtan uca şifreleme sayesinde artık herhangi bir mesajı bırakın gizli istihbaratların, WhatsApp’ın kendisinin bile okuması mümkün görünmüyor. Çünkü AES256 ile şifrelenmiş çok katmanlı bir mesajlaşması çözmek için 1 milyardan fazla bilgisayar gerekiyor. Her bilgisayarın ortalama 150 Watt enerji çekeceğini düşünürseniz, böyle bir veri merkezini çalıştırabilmek için 1 gigawatt enerji üreten 150 nükleer santral kurmak zorundasınız. Dünyanın en güçlü süperbilgisayarı olan Tianhe-2 bu işi biraz daha hızlı yapabilir. Ancak yalnızca 1 tane üretilmiş olan bu süper bilgisayardan tam 1038 adet gerekiyor. Bu şifreleme mantığını şöyle düşünebilirsiniz, 10 bin parçalık puzzle bozmak çok kolaydır, ancak toplaması zaman ister. Ancak puzzle’ı ters çevirir ve her bir tanenin arkasındaki sayıları görürseniz, bu sayılara göre parçaları yerleştirmek çok kısa zamanda halledilebilir.
WhatsApp, şifrelenmesi sayesinde 1 milyarın üzerindeki mesajların içeriğine ulaşmak neredeyse imkânsız. Ya da bir başka ihtimal var ki, birileri böyle düşünmemizi istiyor olabilir. Ancak şifreleme ile birlikte önümüzdeki birkaç yılda hükümetler ve Facebook’un çok daha fazla karşı karşıya geleceğini kestirmek çok da zor değil.