Washington ve Wall Street arasındaki "şizofrenik" ilişki

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

Prof. Robert Reich, ABD Kongresi'nin bir yandan yeni bir krize yol vermemek için finans sektörüne karşı katı bir tavır sergilemeye çalışırken, diğer yandan siyasetçilerin seçim kampanyalarına bağış toplamak için Wall Street'e başvurmalarının tehlikeli olduğunu söylüyor. Reich, "Washington, kendisi ve ABD için neyin iyi olduğunu bilseydi, özel ve kurumsal sermayenin siyaset üzerindeki etkisini sınırlayan yasal bir uygulama getirirdi" diyor.

Berkeley California Üniversitesi Kamu Politikası Profesörü ve yakında yayımlanacak olan "Şok Sonrası: Bir Sonraki Ekonomi ve Amerika'nın Geleceği" başlıklı kitabın yazarı Robert Reich'a göre Wall Street ile Washington arasındaki ilişki gitgide "şizofrenik" bir boyut kazanıyor.

Bunun nedeni Amerikan Kongresi'nin bir yandan yeni bir krize yol vermemek için finans sektörüne karşı katı bir tavır sergilemeye çalışırken, diğer yandan siyasetçilerin seçim kampanyalarına bağış toplamak için Wall Street'e başvuruyor olmaları.

Bugün ABD'de işsizlik hala yüksek seviyesini korurken, bir çok kişi Wall Street'in üst düzey bankacılarını kriz öncesinden daha fazla para kazanmakla suçluyor. ABD sermaye piyasası kurumu Securities and Exchange Commission- SEC'in Goldman Sachs dolandırıcılık ile suçlaması bu yönde yaşanan son gelişme.

Goldman Sachs'ın mortgage'a dayalı bir finansal ürün için yanlış bilgi vererek ve bazı önemli bilgileri gizleyerek dolandırıcılık yaptığı yönünde açıklamada bulunan SEC, bu çerçevede kamu davası açtı. Açılan kamu davası aynı zamanda Goldman Sachs için 2010 yılının en büyük krizi olarak kabul ediliyor.

Sağlık ve finans sektörü seçim kampanyalarının en büyük destekçileri

Wall Street'e karşı bu katı tavır sürerken, siyasetçilerin seçim kampanlarını yürütmek ve televizyon reklamlarına kaynak sağlamak için Wall Street'in kapısına dayanması tabii ki çok anlaşılır bir durum değil. Prof. Reich son yıllarda finans sanayinin, ABD seçim kampanyalarının, sağlık sanayinin ardından temel destekçilerinden biri haline geldiğine dikkat çekiyor. "Kongre bunu sınırlayacak yasal düzenlemeler üzerinde tartışırken, Wall Street partiler arasındaki savaşı kendi çıkarları doğrultusunda yönetiyor" diyen Prof. Reich, şu ilginç bilgileri veriyor: "2010 seçimlerinde finans sanayi tarafından sağlanan 34 milyon dolarlık bağışın yüzde 60'ı Demokratlara gitti; fakat Ocak ayından bu yana fonların büyük bir bölümü Cumhuriyetçi cepheye kaydı. Ocak ve Şubat aylarında, Citigroup, Goldman, JPMorgan Chase ve Morgan Stanley Demokratlara sağladıkları fonun iki katını Cumhuriyetçilere verdiler."

Kimse yeterince "bağımsız" değil

Reich'a göre demokratlar tarafından hazırlanan finans reformu yasası, bir çok açıdan sert bir çizgiye sahip. Yasa, türev ürünlerin büyük bir bölümünün şeffaf bir yapıda olmasını, böylece alıcıların ne aldıklarını görmelerini ve satıcıların uygun sermayeye sahip olmalarını sağlıyor. Yasa, yeteri kadar bilgi sahibi olmayan müşterilerin korunması için bir ajans oluşturulmasını ve devlet otoritelerinin sorun yaşandığında devreye girmesini gündeme getiriyor. "Demokratlar, Wall Street'e karşı sert bir tavır aldıklarını kanıtlamak için bu yasayı gösteriyorlar, fakat Wall Street'in kendilerine karşı ne derece cömert olduğunu da unutmamak gerekir" diyen Prof. Reich, siyasiler kadar, ABD halkının da bu yasanın gerçekten sert olup olmadığını yargılayabilmek için yeterince "bağımsız" olmadığını düşünüyor. Bu düşüncenin nedenlerini ise şöyle sıralıyor Reich: "İnsanların büyük bir bölümü finansın detaylarını ve Wall Street'in ekonomiyi nasıl bu hale getirebildiğini anlamıyor. Her partinin de siyasi destek için finans sanayine bağımlı olması, yasanın yeterince sert olmadığına dair şüphelerin artmasına neden oluyor. Gündeme gelen çok sayıda soru var. Bunlardan biri krizde çok büyük oldukları için batmalarına izin verilemeyen bankaların boyutlarının neden sınırlandırılmadığı. Bir diğeri ise yasanın yatırım bankacılığı ile özel bankacılık ve varlık yönetimi faaliyetlerinin neden birbirinden ayrılmadığı."

Yakın ilişkiler

Washington ve Wall Street arasındaki bağların güçlü olması yeni bir konu değil aslında. Reich'a göre, Goldman Sachs, bu yakın ilişkilerin en somut kanıtlarından birisi. Reich bu ilişkinin diğer örneklerini şöyle sıralıyor: "Hank Paulson, George W. Bush'un Hazine Sekreteri olmadan önce Goldman Sachs'ı yönetiyordu. Robert Rubin ise Bill Clinton döneminde aynı yolu izledi ve daha sonrasında Citigroup Yönetim Kurulu Başkanı olarak Wall Street'e geri döndü. Eski Kongre üyesi olan 250 kişi bugün finans sektörünün lobiciliğini yapıyor. ABD Başkanı Barack Obama da 2008 seçim kampanyası sırasında  Wall Street'ten yaklaşık 15 milyon dolar bağış sağladı. Bunun 1 milyon doları Goldman çalışanlarından ve ailelerinden geldi." 

"Gıda için rekabet ettiğinizde, sizi besleyen elleri ısırmak zordur"

"Gıda için rekabet ettiğinizde, sizi besleyen elleri ısırmak zordur" diyen Prof. Reich, bu ilişkinin bu şekilde devam edemeyeceğinin altını çiziyor. Washington ve Wall Street arasındaki bu yakın ilişkinin hükümete duyulan güveni zedelediğini söyleyen Reich, "Eğer Washington, kendisi ve ABD için neyin iyi olduğunu bilseydi, Wall Street ile arasındaki finansal bağları ciddi bir boyuta taşırdı. Daha da fazlası, özel ve kurumsal sermayenin siyaset üzerindeki etkisini sınırlayan yasal bir uygulama getirirdi" diyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar