Vur deyince öldürmek mi, doğru adım mı?

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Merkez Bankası'nın zorunlu karşılık oranlarında yaptığı artış, genel olarak yüksek bulundu. Kamuoyu, daha ılımlı bir artış beklentisi içindeydi. Ama en kısa vadelilerde daha fazla olmak üzere kısa vadelilerin karşılık oranlarında beklentileri çok çok aşan artış yapıldı. Örneğin; vadesiz mevduat ile ihbarlı mevduatlar ve özel cari hesapların yüzde 8 olan karşılık oranı tam 4 puan artırılarak yüzde 12'ye yükseltildi.

Merkez Bankası munzam karşılık kararıyla bir taşla iki kuş vurmaya çalışıyor. Hem piyasadaki likiditenin azaltılması amaçlanıyor, hem de mevduattaki vadenin uzatılması. Likiditenin ne miktarda azaltılacağı Merkez Bankası'nca açıklandı. Son munzam karşılık kararı, likiditeyi 9.8 milyar lira aşağı çekecek. Bir önceki munzam karşılık artırımı kararıyla da likiditenin 7.6 milyar lira azaltıldığı belirtilmişti.

Piyasadan çekilecek likiditeyi belirlemek kolay da, munzam karşılıkların bankaların mevduat faizlerine nasıl yansıyacağını, daha da önemlisi mevduat sahiplerinin olası bu faiz değişikliğinden dolayı vade tercihlerinde önemli bir değişikliğe gidip gitmeyeceklerini kestirebilmek pek kolay değil. Ama en azından şunu söylemek gerek; toplam mevduatta vadesiz ve üç aya kadar vadeli mevduatın yüzde 95 dolayındaki payını öyle kolay kolay aşağı çekmek hiç mümkün görünmüyor. Dolayısıyla mevduatta 31-32 gün dolayında bulunan ortalama vadeyi artırmak da belli ki öyle kısa vadede pek mümkün olmayacak.

Merkez Bankası abarttı mı?

Başta da belirttik; Merkez Bankası'nın munzam karşılık artışını yüksek, hatta abartılı bulanlar çoğunlukta. Peki, Merkez Bankası neden böyle bir adım attı ki? Ya da Merkez Bankası'nın bu operasyonu gerçekten abartılı ve daha da önemlisi yanlış mı?

Bu soruya en sağlıklı yanıtı eski Merkez Bankacılar verebilir, diye düşündük. Ve onların kapısını çaldık.

Görüşüne başvurduğumuz eski yöneticilerin ortak düşüncesi şuydu:

"Merkez Bankası'nın elindeki veri seti kimsede yoktur. IMF ile özel ilişkiler yürütülür, dışarıya bilgi sızmayan özel Basel toplantıları gibi uluslararası toplantılardan bilgi gelir. Yani Merkez Bankası'nın elinde özel bir dizi bilgi vardır. Dolayısıyla, sahip olunan veri ve bilgi açısından hep birkaç adım önde olan Merkez Bankası, geleceği de doğal olarak çok daha iyi okur ve ona göre karar alır."

Merkez Bankası'na dönük değerlendirmeyi derinleştirmek istedik. Dün alınan munzam karşılık kararı, Merkez Bankası'nın yıllardır uygulamakta olduğu politikalar zincirinin aslında küçük bir halkasıydı, bu halka yanlış da olsa, resmin bütününe bakmakta yarar vardı. Nasıl değerlendirmeler mi yapılıyordu… İşte bize aktarılanların özeti:

"2008 sonunda çokları yadırgadı, faizlerin bir yılda 10 puan düşürülmesini. Hem de öyle bir yılda. Ama Merkez Bankası Lehman Brothers sonrasını iyi gördü. Gelelim 2009 ekimine. Söz konusu ayda enflasyon çıkmaya başladı. Merkez Bankası yine bir şey yapmadı, adeta bekledi. Belli ki bir şey biliyorlardı, nitekim bildikleri görüldü. Yunanistan ve Avrupa'nın durumu patlak verdi.

2010 sonuna geldik, yeni politikalar açıklandı. Biri, faiz indirimi, dışarıdan gelen etkiyi azaltmak için. Diğeri aşırı genişleme. Ve bunlar enflasyonist etki yapacak. Merkez Bankası'nın büyümeye ilişkin gözleminin ne kadar doğru olduğu çıktı ortaya. 2010'da toparlanacaktık, ama bu kadar değil. Beklenenin üstünde oldu büyüme. Kabul etmek gerekir ki, Merkez Bankası bunu hepimizden önce gördü. Hükümetten bile önce…

Dışarının durumu çok kötü. Avrupa'da en kötü senaryolara en büyük ihtimali veriyorlar. Merkez Bankası bunu da gördü.

Bu tabloda karşımıza ne çıkıyor? Bir tarafta aşırı kredi genişlemesi. Maliye politikası için ise gerçek anlamda sıkı demek söz konusu bile edilemez. Öyleyse Merkez Bankası'nın yeni adımlar atması gerekiyordu."

"Hiçbir şeye ezbere yaklaşmaz"

Görüşüne başvurduğumuz eski Merkez Bankacıların ısrarla vurguladıkları bir başka görüş de Merkez Bankası'nda hiçbir konunun yüzeysel biçimde ele alınmayacağı. Bu konudaki görüş, "Merkez Bankası hiçbir şeye ezbere yaklaşmaz. Ne önceden öyleydi, ne şimdi öyle" ifadesiyle özetleniyor. Daha başka ne gibi görüşler mi dile getirildi, kulak vermeye devam edelim:

"Maliye politikasından gerçek anlamda bir destek yok. Dışarı bakıyorlar, Türkiye büyüme sergileyeceği için sermaye çekmeye devam edecek. Merkez Bankası bu durumu göz önünde bulundurarak diyor ki, ben önce ince bir ayar yapmalıyım. Dışarıya karşı yapılacak olan, kısa vadelinin faizini düşürmek. Çünkü yabancı, bonoya, tahvile gelecekse yine gelir. Ama para piyasasından çıkar.

İçeriyi düzeltmek için munzam karşılıkları yükseltiyor. Yetmezse daha da yükseltirim diyor.

Bu kararlar ne zaman mı yanlış görünür… 2011 sonuna doğru hangi nedenle olursa olsun enflasyon şirazesinden çıkarsa, Merkez Bankası faizleri bu kadar düşürmekle iyi bir iş mi yaptı, diye sorgulanır. Ama belli ki Merkez Bankası sorun görmüyor enflasyonda, 'Çekirdek enflasyon kontrol altında' diyor. Hem gözden kaçırılıyor, Merkez Bankası iki yıldır enflasyon hedefini yakalıyor. DATE:25-01-11

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar