Volkswagen
1933 yılında Hitler, başbakanlığının daha başında mühendislik firması sahibi Ferdinand Porsche'u çağırarak Alman halkı için bir aile arabası tasarlayıp üretmesini ister. Porsche da Volkswagen'ın sonradan uluslararası üne kavuşan "tosbağa" tasarımının ilkini yapar. Volkswagen (halk arabası) projesi böyle doğar.
Hitler, halkın arabasının halkın erişilebileceği bir fiyata satılmasını ve projeyi özel sektörün gerçekleştirilmesini istemektedir. Bir isteği daha vardır. Motoru, soğuk havalarda donma riskine karşı karşı hava soğutmalı olacaktır. Bunun sebebi Hitler'in o dönemde Rusya'yı ele geçirmeyi kafasına koymuş olması olabilir. Özel sektörün projeyi gerçekleştiremeyeceği anlaşılınca Alman devleti devreye girer. İlk üretimin yapılması 1938'i bulur, ancak savaş yıllarında Wolfsburg'daki Volkswagen fabrikası sadece Alman ordusuna çalışır. Savaştan sonra İngilizler ve Amerikalılar yenilen Almanya'nın diğer bazı fabrikalarında olduğu gibi Volkswagen fabrikasını da söküp ülkelerine taşımayı düşünürler, ancak değmeyeceğini düşünerek vazgeçerler. Alman hükümeti fabrikayı kapatmak yerine çalıştırmaya karar verir ve hazır olan tosbağa modelini üretmeye başlarlar. Sonuçta 1970'lere gelindiğinde tosbağa tarihin en çok satan modeli olmuştur bile. Bu arada Volkswagen tosbağa sayesinde ürünlerini Avrupa ülkelerine ve Amerika'ya satan uluslararası bir şirket haline gelir.
Bugün Volkswagen İspanyol Seat'dan Çek Skoda'ya kadar bir dizi otomobil markasını bünyesine katmış dünyanın en büyük otomobil üreticilerinden birisi. Ortakları arasında Porsche ve Piesch aileleri dışında Katarlı bir yatırım fonu ve diğer ülkelerden kurumsal yatırımcılar ve Alman devleti yer alıyor.
Amerika'da ortaya çıkan skandal Volkswagen'e sadece finansal kayıplar ortaya çıkarmayacak. Volkswagen'in emisyon bilgilerini çarpıtması finansal kayıplarla birlikte "Alman" milli markasına da önemli bir darbe vuracak. “Acaba Volkswagen'deki standartdışı davranış tarzı değişik sektörlerdeki diğer Alman devleri tarafından da paylaşılıyor mu?” ya da “Alman mallarına ne kadar güvenebiliriz?” soruları sorulacak.
20. yüzyılın başında Alman ürünlerine karşı açıktan korumacılık yapamayan İngiliz hükümeti Alman milli markasının İngiliz halkı tarafından benimsenmediğini (bugünkü "Çin malı" sendromu gibi) düşünerek Almanya'dan İngiltere'ye ihraç edilen mallara "Made in Germany" damgası basılması zorunluluğu getirmişti. Ancak İngiliz halkı ucuz Alman mallarından memnun kalmış ve bu önlem tam tersine Alman şirketlerinin işine yaramıştı. Çünkü İngilizler Alman mallarını ucuz ama dayanıklı bulmuştu. Şimdi Alman malı imajı tersine tüketiciyi ve regülatörü yanıltan dev bir firma ile karşı karşıya.
Amerika'da böyle bir sahtekarlığı yeni farketmiş olamaz diyeceksiniz. Muhtemelen Amerikan düzenleyicilerin kararı tamamen teknik faktörlere dayalı değil. Avrupa ile Amerika arasında veri kanunlarından tutun değişik alanlardaki 'rekabetin' yansımaları bu kararı etkilemiş olabilir.
Volkswagen bu durumu daha evvel Siemens'in yaşadığı sorunlarda olduğu gibi yöneticileri sorumlu tutarak çözmeye çalışacak. Bunda başarılı olup olamayacağını birlikte izleyeceğiz.
Bu arada Türkiye'de yetkililer Volkswagen'in Türkiye'de sattığı araçlardaki durumla ilgili henüz bir açıklama yapmadılar. Kamuoyu bu konuda bir açıklama bekliyor.