Vize krizini dinlemedi, ABD’de fabrika kuruyor
Türkiye ile ABD arasındaki vize sorunu yumuşama dönemine girse de siyasi etkisinin süreceği bekleniyor. Her ne kadar iki ülke arasında kriz yaşansa da ekonomiye olan etkisi şimdilerde sınırlı görünüyor. Borusan Holding’den Koç Grubu’na Türk ekonomisine yön veren şirketlerin yatırım yaptığı ABD’de KOBİ’ler de dikkat çekiyor. Hem de vize krizinin göbeğinde… Türk şirket Elastron Kimya bunlardan biri. Plastik sektöründe sessiz sedasız büyüme gösteren Elastron, Türkiye dışındaki ilk fabrikasını ABD’ye açıyor. Tesis yaklaşık 36 milyon liralık maliyete kurulacak.
ABD’deki otomotiv yan sanayiye yönelik hizmet verecek tesisin kurulacağı yer ise Atlanta. Termoplastik bileşenlere yönelik yapılacak yatırım 2018’de üretime başlayacak.
İlk hedefte tesisin 3 bin 500 tonluk üretim kapasitesinde olacağı, 2020’de ise bu rakamı 6 bin metrik tona çıkaracağı kaydediliyor. Yeni tesiste ilk planda 30 kişi çalışacak.
İkinci fabrika 2020’de Çin’de
2009’da Detroit’e ofis kurarak ABD pazarına giren Elastron’un hedefi 2020’de de Çin’de üretim yapmak. Şirketin Şangay ve Hong Kong’ta deposu ve ofisi bulunuyor.
Biraz da Elastron hakkında bilgi vermek gerekiyor. Sosyetenin yakından tanıdığı ve sanat koleksiyonerliği ile bilinen Mızraklı Ailesi’nin 1980’de kurduğu Elastron’un sermayesi 12.5 milyon lira. Ayakkabı tabanlığı ile üretime başlayan şirket, şu anda ilaçtan ambalaja farklı sektörlere çalışıyor.
Buğdayda mütekabiliyet ithalatçıyı ‘un ufak’ ediyor
Moskova ile Ankara’yı karşı karşıya getiren domates-buğday savaşıyla ilgili ilk gelişmeleri sizlerle mart ayında DÜNYA Gazetesi’nde duyurmuştuk. O haberde Rusya’nın başlattığı Türk domatesi alımını durdurma kararına Türkiye, aralarında buğday, ayçiçek yağının da bulunduğu 7 ürünün ithalatına yönelik amgargo kararını uygulamasını ilk kez açıklamıştık. Türkiye ile Rusya’yı geren bu gelişmelerde yumuşama sinyalleri yaşanırken geçtiğimiz hafta yeni bir gelişme yaşandı ve Türkiye, Rusya’dan ithal ettiği ve aralarında ayçiçek yağı ile buğday gibi ürünlerin de bulunduğu 7 kalem ürün için ataşelik veya müsteşarlık onayı şartı getirdi. Bundan böyle Rusya’dan ithal edilecek bu ürünler, faturalarında Türk makamlarının kaşesi olmadan yurda giriş yapamayacak. Bu konuyla ilgili Gümrük Bakanı Bülent Tüfenkci de bir açıklama yaparak, kararın mütekabiliyet ilkesi gereği alındığını söylemişti.
Şanslı olan Litvanya’dan alıyor o da daha pahalı oluyor
Sektörde yaşanan bu değişimin ithalatçıya nasıl yansıyacağı merak konusuydu. İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Mete’yle buluşup yaşanan gelişmeleri sorduk.
Zekeriya Mete ilk iş olarak yanımızda “Sektörün temsilcilerini soralım” diye başladı.
Telefonla aradığı Türkiye’nin en büyük un üreticilerinden biri “Yapılan değişiklik bizi çok zor duruma soktu. Rusya’dan 215 dolara aldığımız buğdayı bir anda kaybettik. Litvanya’dan 20 dolar daha fazla verip 235 dolara aldık. Dünyanın en büyük un üretici ülkesinden biri Türkiye. Pazar boşluk dinlemiyor. Pahalı da olsa gemileri dolmalı. Bir gemide 30 bin ton un var. Kaybımız 600 bin dolar. Yılda 5 milyon ton getiriyoruz. Bu da 15- 20 milyon dolar demek” diye anlatıyor.
“Fuarla kazandığımız pazarı anlık kararla kaybediyoruz”
Zekeriya Bey, başka bir un üreticisini arıyor telefonla. Onun da söyledikleri benzer. “Fiyatta yüzde 10 kayıp yaşıyoruz. Şu anda getirdiğimiz üründe azalma yaşanacak. Yüzde 50’lik bir azaltma bu. Yeni kazandığımız Afrika pazarını başkaları dolduracak. Bazı ülkelerde bu başladı kısa bir süre olmasına ragmen” diyor.
Peki buğdayın daha pahalı olması ne anlama geliyor?
Zekeriya Mete pazar kaybının sadece Afrika ile sınırlı kalmayacağını anlatıyor: “Alınan müsteşarlık ve ataşelik kararının lider olduğumuz Güneydoğu Asya’ya da yansıyacak. Biz fuarlarla, ikili görüşmelerle birkaç yılda kazandığımız pazarları anlık kararlarla kaybetmek üzereyiz. Daha önce Litvanya, Ukrayna ile çalışan şirketler yüzde 10 kayıpla yola devam edebilir. Yeni ülke arayanlar ne yapacak?”
Rusya ile yaşadığımız domates-buğday savaşının sadece un sektörüne yansımasından bahsediyoruz.
Bununla ilgili biraz rakam paylaşmak şart...
Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu’nun açıkladığı verilere göre un ihracatı 1.2 milyar dolar civarında. Geçen yıl yaklaşık 1,1 milyar dolar değerinde 3,5 milyon ton un ihracatı yapılmış...
Türkiye ihracatta dünya lideri. İhraç edilen unun yüzde 30’una Türkler yön veriyor.
İç pazarda Rusya’ya karşı alınan bu kararın yansıması pek olmayacak gibi…
Ancak unda küresel rol alan Türk üreticisi şu anda Rusya’ya alternatif pazar aramakla meşgul…