Vivaldi’nin sonbaharında Eylül’ün fırtınalı dansı

Bora Tamer YILMAZ
Bora Tamer YILMAZ Ekonoritmiks [email protected]

Eylül ayı, Vivaldi’nin yazdan sonbahara geçişini resmeden notaları gibi, değişimin eşiğinde bir zaman dilimidir. Bu ay, yazın enerjik sıcaklığından sonbaharın serin dinginliğine geçişin temsilidir. Tıpkı Vivaldi’nin “Dört Mevsim” eserinde yer alan “Sonbahar ” konçertosunun hissettirdiği gibi, Eylül ayının ritmi yıldan yıla farklılaşabilir.

Sonbaharın serin esinti­leri nasıl yazın yoğun sı­caklarını yatıştırıyorsa, Eylül de ekonomik faaliyetler­de bir dönüşüm dönemi diye değerlendirilebilir. Ancak, bu geçiş her zaman pürüzsüz ya­şanmaz. Tıpkı sonbaharın ani ve şiddetli fırtınaları gibi, Eylül beklenmedik ekonomik şoklar veya piyasa dalgalanmalarıy­la karşılaşılan bir ay diye yatı­rımcı çevrelerinde dikkat çe­ker.

Vivaldi’nin müziğinde his­settiğimiz geçiş ve değişimler, özellikle konçertonun üçüncü ve son bölümdeki av sahnesin­de heyecanı artan tempo Eylül ayının mevsimsel düzensizlik­leriyle paralellik gösterir. Hem doğada hem de piyasalarda, bu geçişler bazen dikkatli strate­jiler gerektirir; çünkü sonba­harın rüzgarlarına karşı yelken açmak, her zaman sürprizlerle dolu çıkabilir.

Gerçekten de Türkiye’de Tüketici Fiyatları Endeksi’ni (TÜFE) bileşenlerine ayırın­ca yılın son çeyreğinde yüksek düzensizlik karakteristik bir özelliğe sahip. Salgın öncesin­de TÜFE henüz şok yememiş­ken tahmin etmesi en zor ay Eylül idi. Mevsim etkisinden arındırıldığında aylık enflas­yonun rasgele öğesi Eylül ayı­na gelindiğinde %1,2 oranına kadar yükseliyordu. İlginç bir şekilde gıda, enerji gibi oynak­lığı yüksek kalemler hariç tu­tulduğunda bile çekirdek seri­de aylık rasgele bileşenin ölçü­tü %1,4 oranındaydı.

Artık Eylül belirsizliğin en yüksek olduğu ay değil

Salgın sonrası gerek gıda ve enerji fiyatlarında yaşanan şoklar gerek hizmet fiyatlarının aşırı yükselmesi TÜFE serisin­deki analiz kapasitesini daralt­tı. Keskin yükseliş trend alma­yı zorlaştırdığı için belirsizlik aralığı yılın tüm 12 ayı için ar­tış kaydetti ve özellikle hizmet sektörünün iyice canlandı­ğı yaz ayları düzensizlikte öne çıktı. Hatırlarsak ay başında Temmuz enflasyonu sürpriz bir şekilde beklentilerin üze­rinde açıklandı. İlaveten gıda fiyatlarındaki şok da normalde düşük seyreden yaz aylarında kendini gösterince TÜFE seri­sinde rasgele faktörler güçlen­di.

Dolayısı ile artık Eylül be­lirsizliğin en yüksek olduğu ay değil. Ancak zaten bu özelliği taşımak bir istatistik için ma­rifet olmadığı gibi halen Eylül için hem manşet hem de çekir­dek serideki gözlemlenen dü­zensizlik ölçütü %1,3 gibi cid­di bir oranda. Merkez banka­sının aylık enflasyon trendini %2’nin altına çekmeye çalıştı­ğı bir ortamda %1,3 ölçeğinde rasgele faktörlerin boyutu el­deki işin zorluğunu yansıtıyor.

Salgın sonrası dönemde hem çekirdek hem de manşet seride düzensizliğin artışı hizmet fi­yatlarına gelen kalıcı şoku yan­sıtıyor. Çünkü hizmet ürünle­ri normalde ağır değişen fiyat­lardır. Ancak istikrarlı ve kalıcı şekilde neredeyse üç haneli se­viyelere ulaşan hizmet enflas­yonu TÜFE trendinde bozul­mayı kalıcı hale getirince be­raberinde çekirdek serideki düzensizliği arttırmış oldu.

Faiz indiriminin ölçüsü şiddeti ve derinliği halen meçhul

Eylül ayının bir diğer rasge­lesi altın. Ons altın son 10 yıl­lık periyotta 2016 yılı hariç her Eylül ayında gerileme kaydet­miş durumda. 2016 yılında­ki istisnada ise artış yalnızca %0,5 gibi son derece cüzi bir de­ğer. Üstelik ortalamaya bakın­ca Eylül ayındaki değer kaybı son 10 yılda reel anlamda ABD Doları bazında %3 sınırında. 2016 yılını hatırlarsak, Fed’in faiz artırım döngüsüne başla­dığı dönemdi. Aslında uzay me­kiklerinin fırlatışından ilham alınarak “lift-off” diye adlandı­rılan ilk faiz artışı 2015 yılı Ara­lık’ında gerçekleşmişti.

Ancak 2016 yılında piyasalar Çin kay­naklı çalkantılara maruz kalın­da faiz indirim döngüsünün fii­li başlangıcı Eylül ayı pas geçi­lip Aralık ayına kalmıştı. Faizin 2016 yılı içerisinde sabit bıra­kılması o yılın Eylül’ünde altın fiyatını desteklemiş olabilir. Benzer şekilde bu yıl ise Fed’in indirim döngüsüne başlayaca­ğını biliyoruz. Eylül ayında fa­iz indirimi yapılacağını kuru­mun başkanı Jerome Powell, Jackson Hole toplantısında açıkladı. Ancak faiz indirimi­nin ölçüsü şiddeti ve derinliği halen meçhul. Dolayısı ile al­tın fiyatlarına Eylül ayı başlar­ken dikkat edilmesi gerekiyor.

Sonbaharın dinginliğine al­danmadan, piyasalarda beliren risklere karşı hazırlıklı olmak, ekonominin bu dönemi sağlık­lı bir şekilde atlatmasını sağla­yabilir. Vivaldi’nin sonbaharı nasıl geçişleri ve ani değişim­leri anlatıyorsa, yatırımcıların Eylül ayındaki dalgalanmala­ra karşı dayanıklı kalması la­zım. Salgın sonrası enflasyon­da rasgele düzensizliğin art­ması trendi bozmuş durumda (kutucuklarla işaretli dönem). Merkez bankası, enflasyon trendini %2’nin altına çekmeyi amaçlıyor. Düzensizlik ölçüsü­nün kendi başına %1,3 oranına yükselmesi eldeki işin zorluğu, ciddiyeti ve ehemmiyetinin de göstergesi.

Son 10 yıldır altın, her Eylül ayında değer kaybetti. Tek is­tisna 2016 yılında Fed’in faiz arttırım döngüsüne başladığı dönem. Bu sene de Fed, faiz in­dirim döngüsüne giriyor. Eylül toplantısında piyasa ile iyi bir diyalog kurulamazsa altın çal­kantı yaşayabilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar