Verileri okuma alışkanlığı değişmeli

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

Baştan beri aynı görüşü dile getirdik. Normal ve sıradan bir ekonomik konjonktür döneminde oluşan veriyle dünyanın gördüğü ikinci en büyük kriz döneminin verisini karşılaştırmak ve bundan bir takım sonuçlar çıkarmaya çalışmak pek de sağlıklı bir değerlendirme değildir, görüşünü savunduk. Bu görüşü ilk kez dile getirdiğimiz zamanlarda, ağır eleştiriler de almadık değil. Eleştirilerini hakarete vardıracak ifadelerle yöneltenler bile oldu, gülüp geçtik.

Her veri için değilse de, en azından bir kısmı için bunları okuma, değerlendirme ve kıyaslama ölçütlerinin değişmesi gerektiği ortada. Bazı veriler var ki, bir önceki aya göre değişim hesaplamanın aslında hiç sakıncası yok. Örneğin sanayideki üretim, sanayideki kapasite kullanımı. Bu verilerin bir önceki aya göre sapma göstermesine yol açabilecek iki etken var; bunlardan biri çalışma günlerinin sayısını çok etkileyecek bayram tatili gibi günlerin söz konusu olup olmadığı, diğeriyse yıllık bakım ve izin kullanılan aylara denk gelinip gelinmediği. Hem ayrıca, örneğin fiyat hareketlerini de bir önceki aya göre kıyaslamıyor muyuz? Ama tutup, Türkiye'ye gelen turist sayısını bir önceki aya göre kıyaslamaya kalkarsanız, bir çuval inciri berbat edersiniz ya da müthiş bir performans sonucu doğuracak verilere ulaşabilirsiniz.

Türkiye'de normalde geçen yılın aynı dönemiyle kıyaslanan temel verileri mevsimsellikten arındırmak kaydıyla bir önceki ayla karşılaştırmanın elbette hiçbir sakıncası yok. Ancak, verileri bu şekilde masaya yatırmaya olanak verecek altyapı eksikliğinin varlığı da yadsınamaz. Veriler, niye bir önceki yılın aynı dönemiyle kıyaslanır, yanıt açık, mevsimsellik etkisinden doğal yolla arınabilmek için. İşte bu mevsimsellik etkisinden arındırmayı bilimsel yolla yapmaya başladığımızda ve daha çok veriyi kapsar hale geldiğimizde artık verileri bir yıl önceki dönemin aynı günleri ya da aylarıyla kıyaslama zorunluluğumuz ortadan kalkacak demektir. Böylece, mevsimsellik etkisi varolduğu halde "kriz dönemini kriz dönemiyle kıyaslama" gerekliliği yüzünden bir önceki ayla yapılmakta olan kıyaslamaların sayısı artacaktır. Türkiye İstatistik Kurumu da, bazı veriler için mevsimsellik etkisinden arındırma çalışmalarına başlamış ve bunu giderek yaygınlaştırma hedefi doğrultusunda çalışma kararı almış durumdadır. 

Ekonominin en temel göstergesi olan büyümeye ilişkin verilerde ABD'nin uyguladığı yöntemle bizimki tümüyle farklıdır. Biz, çeyrekler itibariyle oluşan rakamı bir önceki yılın aynı çeyreğiyle kıyaslıyoruz. ABD'deki kıyaslama ise hem bir önceki yılın aynı dönemine, hem bir önceki döneme göredir; ancak kamuoyuna açıklanan ve uluslararası platformda kabul gören oran bir önceki döneme göre olandır. Bizim, GSYH'de bir önceki çeyreğe göre değişim hesaplayıp açıklama şansımız şu aşamada neredeyse hiç yoktur. Bunda, GSYH'nin tarımın etkisi yüzünden çok dalgalanıyor olması da büyük öneme sahiptir. Ancak, işte o meşhur mevsimsellik etkisini yok edebilsek, tarımın GSYH'ye katkısını da mevsim etkisinden arındırabilecek ve GSYH'yi bir önceki üç aya göre kıyaslama şansına sahip olacağız demektir. Ancak bu, bugünden yarına gerçekleştirilebilecek bir değişim değildir.

Batı'nın ekonomi kültüründe zaten uzun süredir var olan "tahmine göre gerçekleşme ve bu iki verinin kıyaslanması" ise bizim ekonomi dünyamızda yeni yeni yer bulmaya başladı. Bu yıl olduğu gibi bir önceki yılla kıyaslama yapmanın neredeyse tümüyle anlamını yitirdiği dönemler için tahmine göre gerçekleşme, çok daha önem kazanıyor. Tahminler, piyasada söz sahibi olan ve piyasaya yön verebilecek konumda bulunan, açıklanacak veriye göre, finans ya da reel sektör temsilcilerinin öngörüleriyle oluşturuluyor. Türkiye'de bu tahminlerin oluşumu için her veri açıklama dönemi öncesinde ciddi çalışmalar yapan basın kuruluşları var artık. Bu tür çalışmaların yaygınlaşması, önemli bir kazanç. Verinin, beklentiye göre olumlu gelip gelmemesi, artık neredeyse önceki döneme göre olumlu olup olmamasından daha büyük önem taşıyor.

Küresel kriz, ekonomik verileri okuma alışkanlığını da değiştiriyor, değiştirmeli de…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar